Bölüm 32

3.5K 143 4
                                    

     İyi okumalarrr:))Umarım bölümümüzü seversiniz. Oy ve yorumlarınız şimdiden çook teşekkürler. İyiki varsınız, SEVGİLERİMLEEE

 Hayatta doğum ve ölüm denen iki kavram var. Bu kavramlardan doğum bir sevinçle gelen bir duygu olsada ölüm denen kavram her insanın elbet birgün tadacağı bir kavram. Ölüm denilince bile insanın tüyleri ürperirken bir yakınını kaybettiğinde yaşadığı o duygu tarifi olmayan bir duygu... 

Kimisi annesini kimisi babasını kimisi kardeşini kimisi eşini kimisi evladını yada herhangi bir sevdiğini kaybederek yaşıyor bu acıyı. Bu kavram kimseyi ayırt etmiyor. Yaradan her insana belirli bir ömür verdi. Süresi dolanın bu hayatta yaşamı son bulup gelecek sonsuz hayata gidiyor. Sonsuz hayat denilince insan bir nebze mutlu olsada mevzu bahis yakının yokluğuyla sınanmak olunca mutluluk duygusu ister istemez sınıfta kalıyor. Sevdiğin insanın yokluğunu düşünemezken bu duyguyu elbet birgün yaşayacak olmanın düşüncesi  bile insanı mahvediyor. Bunu bilip sevdiklerimizle daha çok vakit geçirmeyip dünyalık işlerle meşgul oluyoruz. Oysa insan sevdiğine zaman ayırmak değilde zaman yaratmalı değil mi?

Endişe dolu yolculuğun sonunda memleketime geldik. Buraya her geldiğimde içimi huzur kaplardı. Ama şuan bana korkudan başka birşey hissettirmiyor. Ne yapmam ne düşünmem gerektiğini hiç bilmiyorum. Kötü düşünmek istemiyorum. Düşünmeden de edemiyorum. En son ne zaman babamla gülerek birbirimize takıldığımızı sanki hatırlamıyorum. Yol boyunca neden izin kullanıp gelip onları ziyaret etmediğim için kendime çok kızdım. Eğerki babama birşey olursa kendimi affetmezdim. O beni hala küçük kız gibi severken ona zaman ayıramadan ona veda edersem ki bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum, kendimi asla affetmem. Hastanenin önüne geldiğimizde hiçbirşey söylemeden karşıma bakıyordum. Uraz koluma dokunarak 

'Eflin kötü birşey olacak diye birşey yok. Yol boyunca düşüncelerini hep en kötüsüne yorduğuna adım kadar eminim ama şuan bunun sırası değil tamam mı ? önce bir içeri girelim bakalım durum ne? doktorlar birşey söyledimi? hem annende seni bu şekilde görmesin, kadın daha da kötü olur. 'Gözümden akan yaşı Uraz eliyle silerken bende ona dönerek

'Uraz korkuyorum!! içeri girdiğimde bana baban artık yok deseler ne yaparım? ben bunu hayatımın hiçbir döneminde düşünmedim . Ben be ,öyle birşey olsa ben ne yaparım söyle!! ne yaparım?' Uraz saçlarımı okşayarak 

'Güzelim hemen kötüye yoruyorsun. Biraz iyi şeyler düşün olur mu? mesela baban iyileşip hastaneden çıktığında ailecek yapacağınız kahvaltıyı düşün ,bunu düşünerek gir içeri lütfen olur mu?' derin bir nefes alıp 

'Peki öyle yapmaya çalışacağım' arabadan inip derin bir nefes alarak hastaneye doğru yürümeye başladım. Uraz hemen bir adım gerimden yürüyordu. Ameliyathanelerin olduğu bölüme geldiğimizde annemi başını önüne eğmiş ağlarken gördüğümde tüm dünyam başıma yıkıldı sanki . Annem kafasını kaldırıp beni görünce ayağa kalkarak 

'Eflin baban' annemin cümlesinin devamını bitirmesini beklemeden koşarak ona sarıldım. İkimizd hıçkırarak ağlamaya başladık. Hıçkırıklarımın arasından 

'Anne ne olur!! babana birşey olmadı de, ne olur! bizi bırakmaz o değil mi ?her zaman arkamda olacaktı her daim her kararımda olacaktı, anne lütfen birşey söyle bana... Gitmez değil mi bizi bırakmaz' 

'Bilmiyorum kuzum hala biri çıkıp birşey demedi. Ameliyat nasıl gidiyor hiçbirşey bilmiyorum. Ama güzel kızım şunu biliyorum ki baban sana söz verdi, biliyorsun ki verdiği sözleri tutan biri oldu hep' annemin sakinleşip beni toplamaya çalışmasına şaşırmadan edemedim. Ne kadar korksada bana belli etmemeye çalışıyordu. Güçlü gözükmeye çalışıyordu benim aksime 

ÖZEL ASİSTANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin