GİRİŞ

1.7K 69 53
                                    

"İlk karşılaştığımızda verdiğim sözü hiçbir zaman unutmayacağım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




"İlk karşılaştığımızda verdiğim sözü hiçbir zaman unutmayacağım. Seni her zaman koruyup seveceğim ve seni hiçbir zaman bırakmayacağım kelebeğim." 

Hayat kısa bir oyundu, bizde oyuncu. Oyunlarda hata yapan elenirken oyuncuların ikinci şansları olmazdı. Tıpkı bizim de hata yapınca ölümün kıyısından hakemin izniyle dönemememiz gibi. Ölürsün ve büyü bozulur. Gidersen kaybedersin, hata yaparsan dönüşü olmayan yola girersin. 

Ben dönüşü olmayan o yolda hata yapmıştım. Ben hataların doğurduğu hata, acıların sarmaladığı küçük kız. Zalimin kızı, kalpsizin tırtılı. 

Karşımdaki adama gülümseyerek bakan yüzüm sanki bana ait değildi. Yüzümde maske vardı ya da yoktu ama ben güldüğümü hissetmiyordum. Okyanus gözleri parlaklığın kaynağı olduğunu belli ederek bana bakarken demin duyduklarımın kalbimi an be an hızlandırışını hissettim. Yağan kar taneleri havada süzülerek kendilerini yere bırakırken soğuk aksi gibi sıcak hissettiriyordu. Karşımdaki adam ve gözleri de bu sıcaklığın sebebi olabilirdi ama sonuç olarak sıcaktı... 

Parmak uçlarımda yükseldiğim o saniyelerde içimden tek geçen sevdiğim adamın kollarında tekrardan hayat bulmaktı. Konuşamıyordum, sanki dilim lal olmuştu ama hissettiklerim o kadar yoğun ve karmaşıktı ki onunla bu hisleri paylaşma ihtiyacı duyuyordum. Kollarımı boynuna sarma amacıyla kaldırdığım ve yüzümü yüzüne yaklaştırdığım o an da bembeyaz karların evi olan gökyüzü kendini şimşeklerin savaşına çevirdi. Gök gürültüsü melodi şeklinde yeryüzüne yayılırken şimşekler ışıklarıyla geceyi aydınlatıyordu. Korkuyla kapattığım gözlerimi araladığımda karşımda duran adamın güvenli kollarına atılacaktım ki daha beş saniye önce gözleriyle bakışlarımı aydınlatan adam artık orada yoktu. 

Çatılan kaşlarım ve şaşkın bakışlarım afallamış yüzümde yer edinirken korkuyla etrafa bakındım. Sadece karanlık ve gökyüzünü aydınlatan şimşekler vardı benimle. O yoktu. Yokluğuyla bu ıssız yerde, fırtınanın ortasında tek başımaydım. 

Yalnızdım. Her zamanki gibi. 

Ya da sadece yalnızlığı arkadaş bellemiş bir oyuncu. Yalnızlığı kabullenmiş her insanın içinde ulaşılmayı bekleyen küçüklüğü vardı. Ben yalnızlığı arkadaş olarak kabul etmiş ve içindeki küçük kızı en derinine, kimsenin görmemesi için saklamış bir oyuncuydum. Bu satırlar da benim oyunumdu. 

Ayak parmaklarımdan başlayan ürperti bedenimi uyarırken gördüğüm rüyanın kalp acıtan gerçekliğiyle gözlerimi yavaşça araladım. Titrek vücudum soğuktan ve acıdan uyuşmuşken kendimi kalıplaşmış gibi hissediyordum. Sanki bir tahta parçasıydım. Zaman, habersizce akarken bulunduğum odanın pencere yoksunluğundan dolayı saat tahmininde bulunamıyordum. Gece miydi gündüz mü? Kaç gün olmuştu burada kısılıp kalalı? 

Sessizlik ağır bir gürültü hissiyatında kulaklarımı uğuldatıyor, beynim uyuşmuşluk hissinden kurtulmak istercesine zonkluyordu. Yattığım beton zeminde kımıldamadan ayılmaya çalışırken gördüğüm rüyayı düşündüm. Yarım yamalak sahneler gözlerimdeki perdeye yansıdığında onun okyanuslarını gördüğüm sahnede yüzümde acı dolu bir gülümseme oluştu. 

OD- Kelebeğin Dönüşü (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin