Bölüm-31 "Gizli Sırlar Özgür Kelimeler"

145 21 107
                                    




Veee kilit bir sonlu bölümle beraberiz:)) Yorumlarınızı çok merak ediyorum oylarınızla beraber onları benden esirgemeyin. Çokça çooook seviliyorsunuz. Keyifli okumalar...


"Saklamak kaçıştır ama unutma, her kaçışın bir yakalanışı vardır." 


Spor salonuna girdiğimde havadaki ağır koku midemi sarstı ama alışkanlığın verdiği umursamazlıkla adımlarımı yavaşlatmadan kapıyı ardımdan kapatarak etrafa hızlıca bakındım. Daha saat yediye geliyordu ama buna rağmen yine de birkaç öğrenci bunu aldırmıyormuş gibi çalışıyordu. Hırsla çalışmalarını izlerken dudaklarım iki yana kıvrıldı. Şu an hepsi birbirleriyle yarışıyorlardı ve farkındaydılar ki en iyi olanlar bizimle kalacaktı. Yarın yeni dönemin ilk günüydü, bu yüzden burada kalanlar bugünden çalışmaya başlamışlardı. Onlardan gözlerimi alarak tanıdık yüzleri aramaya başladım. Topraklarım Aras ve Seda'yı bulduğunda adımlarım otomatikman onlara doğru ilerlemeye başladı. Seda, alttan giydiği siyah taytı ve üzerine geçirdiği beyaz sporcu atletiyle yeni sayılabilecek zamanda doğum yapmamış gibi kaslarını sergileyerek ağırlık çalışırken Aras, sanki yeni doğum yapmış gibi koşu bandının en düşük seviyesinde kendince spor yapıyordu. Alttan giydiği siyah şortu ve üzerine geçirdiği bol siyah atletiyle bir uyum içindeyken biçimle yapılmış olan siyah saçları birazdan fotoğraf çekimine gidecekmiş gibi görünüyordu. 

Bu adam buraya gövde gösterisi yapmaya mı gelmişti yoksa kaslarını çalıştırmaya mı emin değildim. 

Başımı olumsuzca iki yana sallarken derin bir nefes alarak Seda'nın yanındaki duvara omzumu yasladım. "Günaydın." muzip sesim ikimizin arasında yok olurken onun samimiyetten uzak gülümsemesiyle bu işin kolay kolay kapanmayacağını anladım. 

"Günaydın Soylum." konumumu yüzüme vurarak konuşmasıyla bozuk olan moralim daha bozuldu ama bunun onun için önemli olduğunu sanmıyordum. Kimsenin hisleri kimsenin umurunda değildi. Başımı eğerek yapma dercesine bakarken elindeki dambılı kaldırarak sırtının eğip ağırlığını dizlerine verdi. 

"Ciddi misin Seda? Bari sen yapma." kabullenemeyen bir tonda çıkan üzgün sesimle duruşunu düzelterek derin bir nefes aldı. Elindeki ağırlığı yere bırakırken bana soğuk bir bakış attı. 

"Neyi yapmayayım Alisa? Sen bize yapacak bir şey bırakmadın ki. Her şeyi sen yapıyorsun zaten." damağımda acı tat bırakan tavrı arkadaşımdan ziyade ablamdan yediğim bir azar gibi kalbimi sıkıştırdı. Bu hisle yüzümü buruştururken dudaklarımı büktüm. 

"Seda, beni tanımıyormuş gibi davranıyorsun. Ben sence böyle olsun istiyor muyum? diye sordum bıkkınlıkla. Neden beni anlamaya çalışmıyorlardı da karşımda durup beni daha da dibe çekmek için aralarında yarış yapıyorlardı? 

"Ben seni tanıyorum Alisa ama sen beni tanımıyor gibisin..." dedi ve duraklayarak etrafa bakındı. "Neyse bunun yeri burası değil, sonra konuşalım. Onu da sen istersen tabii..." imalı cümlesiyle beni ardında bırakıp çalışmaya devam etmesiyle sinirlendiğimi hissettim ama bu sinirin daha çok kendime olduğunun bilinciyle susmayı tercih ettim. 

Bakışlarımı ondan kaçırarak Aras'a doğru ilerlerken dışımdaki sessizliğin içimi çürüttüğünü biliyordum ama nedense kötü olmaktansa çürümenin daha iyi olduğunu düşünüyordum. Sanırım kendimi feda etmek arkadaşlarımı kendimden daha da uzaklaştırmaktan daha kolaydı... 

İçimdeki sinir ve haklılıkla haksızlık arasında bocalamış benliğimi rahatlatabileceğim tek kişinin yanında durdum ve gözlerimi bana bakan yüzüne odakladım. "Ne oldu, dövüşmekten mi korktun da burada spor yapıyormuş gibi emekliyorsun?" diye sordum. Aras, alaycı sorumla yüzünü buruşturup bıdı bıdı derken koşu bandını durdu ve üzerinden atlayarak tam önümde durdu. 

OD- Kelebeğin Dönüşü (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin