Bölüm 9 "İsyan Bayrakları"

227 28 40
                                    

Umarım bölümü beğenirsiniz kelebeklerim. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :))


"Aslanın yokluğunda yerine geçmeye çalışan çakallar, aslanın gücünden aldıkları kayıplarla aslanın kuklası olurlar." 

Alışık olduğum adrenalin damarlarımdan süzülürken karşılaşacağım sahnenin beynimde beyaz perdeye hayali yansımasıyla göğsümü kendime olan güvenimle yükselttim ve içime çektiğim havayı tüm soğukkanlılığımla gökyüzüne bıraktım. Ağır demir işlemeli kapı sonuna kadar aralandığında kadının ardındakilerin tüm bağırışları son buldu. Karşımdaki kalabalıkta gezdirdiğim toprak rengi gözlerimin dışarıya yansıttığı sert ve acımasız ifadeyle kendimden emin şekilde kaşlarımı çattım. Şehrin tüm yöneticileri, adamlarıyla karşımızdaydı. Geldiğim gün azlettirdiğim yönetici hariç diğerleri karşımda durmuş bana isyan ettiklerini ifade edercesine ellerinde bulunan üzerinde siyah çarpı işareti olan sarı bayrakları baş kaldırdıklarını ifade edercesine sallıyorlardı. 

Askerler arkamda savunma pozisyonunda belli oldukları fark ettirmek için silahlarını yere vurduklarında bakışlarım daha da sertleşti. Emir, Sedef ve Afra... bakışlarım ön üçlüde dolaşırken zihnimde daha çoğu geziniyordu. Emir ile Afra'dan bu isyanı bekliyordum ama Sedef'in isyan edebileceğine ihtimal hiç vermemiştim. Onun bu yaptığına içten içe şaşırmıştım doğrusu. Olabileceğine ihtimal verdiğim ama yapılabileceğine inanmadığım isyanın tam karşımda olmasıyla içimdeki öfkenin yansıması olan soğuk terler bedenimi ürpertti ama soğukkanlılığımı devreye sokmamla ifadesizliğimi korumayı başardım. Bir adım öne doğru adımlayarak onlara doğru yaklaştım. 

"Hayırdır, savaş mı çıktı? Bu coşku ne?" diye sordum desibeli yüksek çıkan gür sesimle. Ben konuşurken de Yağız, bir adım atıp yanımda durmuştu. Bu hareketiyle içimden tenimin altına bir ürperti yayılmış olsada üstünde durmadım. Yanımda durma sebebinin bir olay olursa müdahale edeceğinden dolayı yapılmış bir hareket olduğunu bilecek kadar onu yakından tanıyordum... 

"Savaş çıkmadı ama yakında çıkacak. Yaptıklarını bile bile o koltukta oturman bizi kanlı bir savaşa sürüklüyor Soylu!" Emir'in bir adım öne çıkarak hırsla konuşması kaşlarımın alaycı şekilde havalanmasına sebep olduğunda üst dudağım yukarı doğru kıvrıldı. Gözlerimin onun gözlerine öfkeyle ve alayla baktığı anda arkasındakilerinin "İstifa et!" diye bağırması bir oldu. Kıvrılmış olan dudağım yerini tek çizgi olacak şekilde alt dudağıma değdirdiğinde omuzlarım gerildi. Geldiğim noktanın yok sayılması ve bana karşı ayağa kalkılmasının aslında benim yüzümden değil de kendi istekleri ve arsız hırsları yüzünden olduğunu bildiğim için kapı açılmadan önce Yağız'a söylediğim şeyi yapamayacağımı anladım. Sakinlik bu ortamda sadece boyun eğmek olurdu... 

"Herkes sussun!" sinirle bağrışımın ardından hız kesmeden devam ettim. "Ne yapmışımda isyan etme cesaretini gösteriyorsunuz? Kimin kapısının önünde olduğunuzun farkında mısınız?" ateşin harlanıp karşımdakileri yakacak şekilde gözlerimden çıktığına emin olduğum alevlerle onlara bakarken Afra'nın Emir'in yanına gelip bana kafa tutmasıyla yüzümde küçük bir küçümseme gülüşü peyda oldu. "Kafana göre yönetici azat ettiriyorsun Alisa, bizi sen mi bu göreve getirdin de attırıyorsun?" her an üstüme atlayacakmış gibi meydan okumasıyla ona doğru yaklaşıp tam önünde durdum. Her birinin bir kuyruk acısı vardı demek ki... 

"Afra, sen o göreve hak ederek mi geldin yoksa Başkan'a sunduğun vasıfsız bedeninle mi? Kuyruk acından dolayı kime karşı geldiğine dikkat et yoksa kuyruğunu kökünden keserim." cümleler karşımdaki beyaz teni kızartacak kadar sıcak bir edayla dudaklarımdan döküldüğünde kazanmanın verdiği keyifle iki adım geri atıp Yağız'ın yanında durdum. Afra'nın şaşkınlıkla bana bakan bakışlarını umursamadan gözlerimi kalabalığa çevirdim ve "Başka problemi olan var mı?" diye sordum sesli şekilde. Hepsi aralarında konuşuyor, mırıldanışlar kuru gürültüye sebebiyet veriyordu. Sedef, Afra'nın yanına geldiğinde onun da derdini anlatacağını anladım. Tek kaşımı kaldırarak sorgular bir edayla siyah, öfkeyle parlayan gözlerine bakmaya başladım. "Bir Soylu olarak ne zamandan beri barda adam döver oldun Alisa?" suçlayıcı sesiyle söyledikleri aklıma bir anı getirdiğinde neden bana isyan etme cesaretini gösterebildiğini fark etmemi sağladı. Kendimi tutamayarak "Yakının mıydı?" diye sordum. 

OD- Kelebeğin Dönüşü (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin