Bölüm-36 "Kırılan Şarap ve Yapılan Hata"

205 23 146
                                    

Umarım bölümü beğenirsiniz kelebeklerim. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın:)))


"Yapılan hatalar ödenmeyen bedellerin ardından gelen fırtınadır."


Bağlılık...

Fazlası zarar azı eksiklik. Bazen bağlılığın en koyu tonu sizi engellerken bazen sizi bulunduğunuz yerin üstüne çıkartabilirdi. Bağlandığınız kişinin kimliği sizi tanıtır çünkü herkes kendine benzeyene kapılır. Onda gördüğü ışık kendi ışığını besler ama söndürürse de o zaman bağlılık işkenceye dönüşür ve insanı tüketir.

Yani her şey dengede saklıdır. Denge bizi düzenler, düzen bütünlüğümüzü korur.

Ama benim bağlılığım benim dengemi bozuyor, düzenimi yerle bir edip beni baştan yaratıyordu. Beni önce yakıyor sonra soğutarak nefes aldırıyordu. Beni yaşatıp beni öldürüyordu. Kanatlarım avuçlarında çırpınırken avuçlarını açmıyordu ki uçayım. Beni kendine saklıyor ama bunun yanında beni kendiyle özgürlüğe taşıyordu.

Benim nefesim onun okyanuslarına bakarken içime çektiğim nefeste tat veriyordu ruhuma ve ben bu tada bağımlıydım.

Sırtımda hissettiğim parmaklarla gözlerimi yavaşça araladım. Yazın serinlemek için kendimi attığım denizi, sabahın ilk ışıklarında yatağımda bana bakarken görmek içimde tarifsiz bir duygu oluştururken kalbimde yeşil çimenlerin üstündeki çiçeklerde uçuşan arıların vızıltıları eşliğinde, kelebeklerin son anlarını geçirdiği yaprakları anımsatan gülüşü, yeni doğan gibi hissetmeme sebep olmuştu. Bana bakan parlak gün ışığının yansıdığı okyanusa uykulu şekilde gülümsedim.

"Gece o kadar içmene rağmen yine nasıl benden önce uyanıp beni izleyebiliyorsun?" diye sordum utangaçlıkla. Konuşurken de yataktan hareketlenerek doğruldum ve oturur pozisyona gelerek yanımda yatan kalp hızlandırıcı yakışıklıya bakmaya başladım. Utangaçlığın yansıdığı sesimle orantılı kaçamak bakışlarımla yüzüne yayılan sıcak gülümsemesini bana sunarak içimde sıcak bir meltem yarattı.

"Konu seni izlemekse ne halde olduğumun bir önemi yok. Uyanırım ve bu güzelliği tekrar tekrar ezberlerim." iç kıpırdatıcı sesiyle söylediklerinin hissettirdikleriyle yutkunarak kafamı hızla dizlerime gömüp ayaklarımı yatağa vurdum.

Şu an kesin kıpkırmızıydım.

Gerçeklik algılarımı bana sorgulatan konuşmaları beni kendime değerli olduğumu hissettirirken acaba kendisinin bana hissettirdiklerinden haberi yok muydu bu adamın diye düşündüm.

Yaptığım çocukça hareketle kahkaha atarak beni kolumdan tutup kendine çekti. Göğsüne devrilmemle hızla ellerimle yüzümü kapattım. Sarsılan göğsü şu an bu halime güldüğünü açıkça belli ediyordu ve bu daha da utanmama sebep oluyordu.

Gülüşü odayı doldururken şu anın güzelliği, içimdeki büyüyen huzursuzluğu törpülüyordu. "Aç o kızarmış yüzünü de günüm daha da aysın." eğlenceli tınıdaki sesiyle söyledikleri bir an yutkunarak ona bakmama sebep oldu. Ellerimi yüzümden çekerek gözlerimi onun gözlerine ekledim. Bakışlarında gördüğüm ve adına da aşk dediğimiz duyguyu gözlerinden gözlerime aktarırken; gözlerimizi birbirinden ayırmadan mırıldandım:

"Bu romantiklik işini masaya yatırmamız lazım yoksa ben kalp krizinden öleceğim." dedim fısıldayarak. Kelimeler kalbimden dökülürken dilime Yağız'ın yüzünde önce içimi yakan bir gülümseme oldu ve gözlerini yüzümde dolaştırırken beni yavaşça üstünden iterek yatağa sırt üstü yatırıp üstüme doğru eğildi.

Okyanusları her bir saniye dalgalanırken bedeninin sıcaklığı bedenimi ısıtıyordu. "Ondan önce masaya yatırmamız gereken başka konular." dedi benim gibi kısık sesiyle. Yüzümde dolaşan gözleri gözlerimi bulduğunda dudakları gülümsemeyi keserek yerini ciddiyete bıraktı. İçimden işte şimdi başlıyoruz diye geçirdim ve durumu yumuşatmayı umarak bir elimle üstümde olan kolunu okşarken diğer elimle de göğsünde daireler çizmeye başladım. Bunları yaparken onun bir an afallayan gözlerine tutkuyla karışık sevgiyle bakıp gülümsedim.

OD- Kelebeğin Dönüşü (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin