Bölüm-20 "Kaçınılmaz Son"

365 31 59
                                    

Umarım bölümü beğenirsiniz kelebeklerim. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :)))

Not: Bölüm +18 içermekte.


"Aşkın getirdiği arzu kapınızı çaldığınızda size sunulan tek şey boyun eğmek olur çünkü hiçbir ruh ona meydan okumaz."


Sıkışmışlık hissini en içten hissederken şaşkınlık bir kol gibi boğazımı sarmıştı. İsteği beni kaçırtacak türden zorlayıcıydı. Girdiğim sıkışmışlık psikolojisinden çıkarak kendimi toparlamaya çalıştım. "Buna gerek var mı? Banyoda da değiştirebilirim üstümü, sen de burada rahatça değişirsin." soru sorar gibi konuşmamla içimden kabul etsin diye dua etmeye başlamışken kalbim bir hız trenindeymiş gibi coşkuluydu. Bu coşkuya sebep olma sebebini anlamıştım ve ben şu an bunu yapamazdım. Niye geldiğimden beri böyle giyindiğimi merak ediyor ve şüpheleniyordu. Görürse de açıklama yapmam gerektiğinden bana kaçma şansı vermeyecekti ve ben buna hazır değildim. Kafam tam yerinde değildi, kelimelerim benden bağımsız dökülürken saklamam gerekenler çıkarsa şu an olduğumdan daha berbat bir duruma sokmuş olurdum kendimi. O yüzden susmak en iyisiydi. Gözlerinin içine bakarak ona sunduğum seçenekle bir anda kolunu belime sararak beni kendine çekti. Göğüslerimiz birbirine değerken gözlerimiz dudaklarımızdan önce öpüşmeye başlamıştı. 

"Eskiden birbirimizden utanmazdık, bir şeyler saklamazdık." nefesi yüzümü ısıtırken dudakları yanağıma sürtünerek devam etti içimde patlamalar yaratan fısıldayışına "İkimizin arasında her şey açıktı. Hatta fazla açıktı, değil mi?" kül gibi yakan sıcak dudakları tenimde kayarken yanağımla dudaklarım arasında kendilerine bir rota oluşturmuşlardı. Aklım kelimeleri ve dokunuşuyla benden uzaklaşmaya başlamıştı. Zaaflarımı, hassas noktalarımı çok iyi biliyordu ve bunları kullanarak beni istediği şekilde yönlendiriyordu. Evet, bunun farkındaydım ki asıl sorun da buydu çünkü istiyordum. Bunu, şu an istiyordum. Beni yönlendirsin, bana ikimizin de istediklerini yaşatsın istiyordum. 

Şaşkınlığın ve arzunun doldurduğu gözlerimle kafamı geriye yatırarak dokunuşunda uzaklaşıp ona baktım. Gözlerinde tutku vardı ama yanında merak da vardı. Benimse gözlerindeki tutkuya verecek cevabım vardı ama merakına verecek cevabım yoktu. O yüzden daha da derinliğine kapılmadan ondan uzaklaşmayı seçtim. İçimi soğutacağını umarak bir nefes alıp belimdeki ellerini gevşeterek kafesinden çıktım. Eğer kafesinde durmaya devam etseydim bu kafeste büyük bir savaş yaşanacaktı. 

Adım mesafesinde ondan uzaklaşmış olsamda aslında iki adımdan fazlası ikimizin arasındaki bağda yaşanmıştı. Ruhlarımızın uzaklaştığını benden çok o hissetmişti ki yüzünde bir gülümseme oldu ama bu gülümseme normal bir gülümseme değildi, sinirlenmişti. Siniri şu an hissettiklerimizden daha korkutucu değildi benim için. Şu an içimdeki savaşı görmediğinin farkındaydım ama keşke bilse diye düşündüm içimde onun için nasıl savaştığımı. 

"Kaçmayı tercih ediyorsun, her zaman yaptığın gibi. Sonsuza kadar saklayacak mısın? Tamam, sakla." dedi yüksek sesle ve benim ondan uzaklaştığımdan daha çok uzaklaşarak odanın içinde yürümeye başladı. Kendi içinde sakin kalmak için mücadele ettiğini görüyordum ama sessizdim. İkimizde şu an birbirimize yarar sağlamaz zarar verirdik. "Yaptıklarına rağmen, beni ortada bırakıp siktir olup gitmene rağmen sana adım atmaya çalışıyorum çünkü özlemin ağır basıyor açtığın yaraya." dedi ve gözlerime bakarak beni odanın içinde küçültmeye devam etti. 

"Sana geliyorum ama sen yine istemiyorsun. Her zaman tek başına hareket etmek ve en önde olmak istiyorsun. Sakladığın şeyler var Alisa ve nedense içimden bir ses sakladıklarını ben hariç çoğu kişinin bildiğini söylüyor." bağırışı odada yankılanırken zihnim o kadar doluydu ki sesi çok uzaktan geliyordu. 

OD- Kelebeğin Dönüşü (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin