Bölüm-35 "Sür Ya Da Kaybet"

230 19 201
                                    

Selam kelebeklerim:)) Güzel olduğunu düşündüğüm bir bölümle karşınızdayız. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin. Çokça çokkkkkk seviliyorsunuz:)))

Not: Bölümde yetişkin içerik bulunmakta. Ona göre okursanız sevinirim:)


"Kaybedeceğin yolda kazanmanın hayalini kuruyorsan, korku seninle olacak en son duygudur."


Aldığımız kararların çevresinde dolaşan benliğimiz kendini bulma çabası içindeyken yaptığı hataları kabul edebilirdi. Kendini avutacak bir bahanesi vardı çünkü. 

Gençtim. Toydum. Tecrübesizdim. 

Bahaneleri sıralayan koruma mekanizmamız bizi hatalarımıza karşı yüceltirken olgunluğumuz bu yüceltilişten aşağı düşerdi, bunu fark etmezdik çünkü gençtik, toyduk ve hayal dünyasında yaşıyorduk. 

Önceki hatalarımı hep gençliğime vermiştim, yaptım öğrendim şimdi önüme bakacak ve hata yapmayacağım derdim ama yine yapardım.

Çünkü insan hata yaparak öğrenirdi. 

Peki benim şimdi hata yapma şansım var mıydı? Yoktu, benim hata yapma hakkım yoktu fakat yapmıştım. Ben bir anlık öfkenin koynuna girerek hatanın en büyüklerinden biriyle kaynaşmış kendimi ortaya koymuştum. Pişman mıydım hayır ama geçmişe gitme şansım olsa gider miydim? Evet, giderdim. 

Geçmişe gider o barda Karan'ı dinlemek yerine kalbimi kırıp elime çöp gibi koyan adamı bir güzel döver sonrada benim olduğunu tüm şehir bilirken ona dokunma cürretini gösteren o kadını hallederdim ve hiçbir şey demeden çıkar giderdim oradan. 

Şimdi ise... çok farklı bir yerdeydim. Ve bunu ben seçmiştim. 

Buna ben karar vermiştim. Boktan bir karar vermiştim. 

Şu an şoför koltuğunda oturmuş, topraklarımı trafik lambasına odaklamış bir şekilde göreceğim yeşil ışığı bekliyordum. Evet, şu an baş düşmanlarımdan biri olan şerefsizle sırf inat uğruna yarışmak için bekliyordum. 

Ve bunun suçlusu ben değildim... beni bunu yapmaya o itmişti. 

İçimden gelen düşüncenin hissettirdiği sıkıntı içimde büyürken kalbimde bir balon vardı ve o balon her an patlayarak içindeki zehri vücuduma yayacak gibiydi. Derin bir nefes alıp iki elimle direksiyonu sıktım. Aşkta kaybettiysem kumarda kazanacağımı düşünerek ayağımı pedala bastırdım. Motor, içimdeki kelebeğin kanatları gibi çarparak çığlık attığında Karan'da karşılık olarak arabasının lastiklerini çekerek ardında beyaz bir duman sisi oluşturdu. Gövde gösterisine karşılık omuzlarım gerilirken içimdeki heyecanın dozundan dolayı ona bakmaya bile tenezzül etmedim. 

Zamanın akan kumları bana yaklaşan felaketi hatırlatırken sağ elimi vites koluna doğru götürdüm ve hazır bir şekilde beklemeye başladım. Kalbimle aynı ritimde dilimi damağıma vurarak stresimi sabit tutmaya çalışırken yeşil ışığın yanmasıyla hızla debriyajla gaz pedalına sırayla basıp vites atarak kalktım. İkimizde aynı anda çizgiden hareket etmiştik ve şu an başa baş gidiyorduk. 

İkimizde bu yarışı kazanmak için her şeyi yapabilecek durumdaydık çünkü kaybedecek bir hayatımız yoktu. Tek hak. Tek yarış. 

Gecenin tam o saatinde, eğlencenin merkezinde, kalabalık yolların sürüş kalitemizi etkiledi süreçte arabaları sollayarak kendimi öne atmaya çalışıyordum. Bu tahminimden daha iyi beceri istiyordu çünkü arabamı değecek herhangi bir temas kızımın canını yakardı ve ben bunu istemiyordum. Karan'dan kurtulma çabalarım istediğim şekilde sonuçlanmazken bu olumsuzluk kaslarımı fazlasıyla germişti. Gerilen bedenim oturduğum yerde huzursuzlanmama sebep olduğundan omurgamdan aşağı süzülen ter damlaları stresimin resmiyeti gibi beynime baskı yapıyordu. Fazla gergindim. 

OD- Kelebeğin Dönüşü (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin