Görünen o ki saraydan ayrılamıyorum.
Neyse ki bu sefer ana bina değil de ek binaya gideceğim. İkinci Prenses orada yaşıyor.
En azından can sıkıcı insanlarla karşılaşmama gerek yok.
Ek bina ana bina kadar olmasa bile oldukça büyük ve gösterişli. Arabadan indiğimde prenses beni kapının önünde karşıladı.
Bu bir iyi niyet göstergesi olarak sayılabilir.
-Bay Adrian sizi tekrar görmek ne kadar güzel.
-Aynı şekilde prenses.
-Neden içeri geçmiyorsunuz?
İkimizde hazırlanan koltuklara oturduk. Bir hizmetçi bardaklarımızı doldurduktan sonra odadan çıktı.
Ve artık tamamen yalnızdık.
Prenses konuşmayan başladı.
-Geçen sefer kaldığımız yerden devam edelim isterseniz.
-Tabi.
-Bana nasıl veliahtı yeneceğinizden bahsediyordunuz.
Yani bahsetmeyi reddettiğimi hatırlıyorum ama eh ne yapmalı senin kurallarına göre oynayacağım.
Şimdilik.
-Hmm en basitinden şöyle düşünün imparatorluktaki en ünlü üç kadın benim takılarımı taktı.
-Para kazanacağınız doğru. Ama bu yeterli mi?
-Bunun üzerine düşünüyordum ve bir planım var.
Şu kahraman... Benimle anlaşması yapmak isteyen.
Bir karara vardım. Sadece mücevher satarak sonsuz gelir elde edemem. Ama eğer madenlere sahip olsaydım.
Sadece bir veya iki değil... Böylece çok güçlü olurdum.
Eğer onun dediği doğruysa ve bir anlaşma yapmayı o kadar istiyorsa bu durumdan yararlanabilirim.
-Mesela ne planı?
-Bunu neden size söyleyeyim?
-hmph. Bana hiç bir somut delik göstermediniz ama yine de size inanıyorum. Bu çok garip.
-Tabi ki sizde iyi bir göz var. Altın adamı görmeniz normal.
Nefesini tuttu ve konuşmaya başladı. Heyecanlı görünüyor.
-O zaman size bir teklifim var.
-?
Başka bir teklif mi? Bu ara çok fazla...
-Benimle evlenin!
Huh?
-Yani bir anlaşmalı evlilik. Ben başa geçene kadar birbirimizin desteğine ihtiyacımız olacak. Başa geçtiğimiz zaman boşanacağız ve ben size toprak statü ve veliahtla Ariel'i canlı bir şekilde sunacağım.
Fena plan değil aslında. İkinci prensesle evlenseydim statüm artardı.
Ama...
-Taht kavgasına dahil olamam.
-Neden sen beni tahta geçire...
-O başka. Şahsi anlamda taç kavgası bana göre değil.
Bir zamanlar sevdiğim adamın tahta geçmesi için yeterince uğraştım. Her gün ölümle yüz yüze gelmek gerçekten zor.
-Ama bu sayede kesinlike etki alanınız artardı ve...
-Yine de ihtiyacım yok. Yeterli parayı kazanırsam bunlar zaten olacaktır.
Hem de başa geçecekseniz sizin için en Uygun aday dük Khan olurdu.Bunu ciddi anlamda söylüyorum. Çünkü prensesin veliahta göre en büyük eksiği onu destekleyen az kişi olması.
Ama Khan veliahtı destekliyor. Yani Khan prensesle evlenecek olsaydı veliahta olan desteğini çekmek zorunda kalırdı.
Prenses yüzünü buruşturup cevap verdi.
-Bir kızda takılı kalmış onunla mı? Hayır bunu almayacağım. Ama hala...
-Üzgünüm prenses bunu kabul edemem. Ama basit bir anlaşmaya varım.
-Tsk sizi ikna etmek gerçekten zor.
-Eh taht savaşlarının zorluğunu en iyi siz bilirsiniz. Yani reddetmem doğal.
Aynı zamanda bu yüzle sizinle evlenseydim beni sevenler konusunda bir şey yapman gerekirdi.Sözlerim üzerine gülmeye başladık.
-Bu da ne büyü bir narsistin doğuşu mu?
-Aynadaki görüntüm ne zamandan beri narsistlik oldu? Belli ki çok yakışıklıyım.
Sonra ona doğru döndüm.
-Yoksa prenseste mi bu yüzden bana teklif etti?
Muhtemelen amacı bu değildi ama ani soru karşısında kızardı.
Ahh bu iş eğlenceli olmaya başlıyor. Tahmin ettiğim gibi onunla iyi anlaşacağız gibi duruyor.
Bardağıma uzanırken gümüş kaşığı cebimin derinliklerine bıraktım. Sanırım bu kişiye güvenebilirim.
İkimiz gülümseyerek otururken ana bina da olanları kim bilebilir di ki?
Sanırım prensesle yan yana gelince bunlar oluyor. Ama şimdilik dostluğumuz için bardaklarımızı kaldıralım.
-Taht için.
-Veliahtın düşüşü için.
_______
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Sahip Geri Döndü
Historical FictionZengin Kont ailesinin tek kızı öldürüldü. Ama onun adına üzülen yoktu. O ona olan nefreti anlamadı. Bir gün gözünü bir hayalet olarak açıncaya kadar. Kendi bedeninin başkası tarafından hareket ettirildiğini gördü ve onun için üzüldü. Ama çok yakında...