Haaah... Bu günlerde çok fazla iç çeker oldum.
Ariel buluşma isteğimi bir nedenden ötürü reddetti ve neden olarak sadece meşgul olduğunu yazdı.
Kahramanlarla buluşma işini de ben açılıştan sonraya erteledim böylece açılışta elde edeceğim gelir ve bundan sonraki zamanlarda kazanacağım paranın hesabını yapabilirim.
Bu sayede de tutarlı bir anlaşma olur.
Dük Khan'a gelince. Sevgili eski dostumla bir kaç gün önce buluştum.
Olay şu şekilde gerçekleşti. Ben ikinci prensese gerekli bilgiyi verdim ve o da bu bilgileri düke sundu.
Sonuçta dük onunla buluşmak istedi ama ikinci prenses benim istediğim gibi yaptı ve beni müttefiki olarak kabul ettiğini ilan ederek düke benimle buluşmasını söyledi.
Açıkçası buluşma planlarım da yoktu. İkinci Prenseste bunu yapabilirdi ama benim kadar bilgili değil.
Ben ise her şeyi biliyorum ve Düke sadece bunları prensesten öğrendiğimi söylemem gerekiyordu ki böylede oldu.
Akşama doğru ben dükalığa gizlice gittim. Gizli bir toplantı olmasını dük istedi. Açıkçası tam nedeni bilmiyorum genelde bir işi yaparken açık olmayı sever.
Gerçi bu aralar hangimiz eskiden olduğumuz kişiler gibi davranıyoruz ki.
Öyleyse birbirimizi sürekli eskiyle karşılaştırmanın bir manası yok. Sonuçta ne ben eskiden olduğum kişiyim ne de gelecekte olacağım kişi.
Her neyse, buluştuğumuzda ona herşeyi en baştan anlatmam gerekti.
Onun hangi durumlarda nasıl hamleler yaptığını biliyorum. İki hayat boyu izledim.
İlk hayatımda çoktan ezberlemiştim zaten... Şimdi düşününce bu kulağa oldukça korkutucu geliyor.
Ahh sonuçta işime yaradı. Ve benimle çok da ilgili görünmüyordu.
O baloda ağladığını hatırlıyorum. Eski bir anı değil aslında.
Bazenleri merak ediyorum neden ağladığını.
Beni kaybettiğini mi anladı? Bu olduysa bile ağlaması gerekir miydi?
Yani beni kaybettiği zaman ona olan geitirilerim bittiği için mi üzüldü yoksa eski mutlu anıları bir daha yaşayamayacağımız için mi?Belki de pişmandır? Pişmanlığı da farklı sebeplerden olamaz ya. Belki vicdanıdır onu ezen tabi kendini haklı görmüyorsa.
Ama şu kesin, gözyaşları bir şeyi düzeltemez. Öyle olsaydı ağlamayı bırakmazdım.
Yüzüne bakarken düşünmeye devam ettim ve onunlayken hep düşündüm.
Kararım zaten netti derdim nasıl düşündüğü anlamaktı. Ama anlayamadım.
Benim eksikliğim işte bu. Başından beri diğer insanların nasıl düşündüğünü anlayamadığım için sonunda buradayım.
Hayır umursuyorum ve çok çabaladım, olay benim hakkımda ne düşündükleri de değil zaten.
Bahsettiğim olaylar karşısında aldıkları tutum ve davranışlar. Ve çıkardıkları sonuç.
Değişik bir histir ki düşündükçe şunu da farkettim. Hepimiz geçmişte benzer olaylar silsilesi içinde aynı yanlışları tekrar edip durduk.
Şimdiyse hepimiz bir şeylerin peşinden koşturuyoruz ve kim bilir kaçıncı defa aynı hataları tekrarlıyoruz.
İçimde olan tartışma büyürken ve ben tüm hatalarımı gözden geçirirken dük ayağı kalktı.
-Bunlar şimdilik yeter. Prenses ne istediğinizden bahsetmişti. Bay Adrian bu iyiliğinizi unutmayacağım.
-Dük asıl sizinle böyle konuşmak daha zevkliydi. Umarım hiç bur taraf pişmanlık duymaz.
Sözlerimle irkildi.
Ve sonra arkasını dönüp gitti.
Yani kısaca böyle oldu. Bu gün ise açılış günü!
Beklenmedik olay Ronald'da geliyor. En son bıçaklandı ama işe bak hemen ayaklandı.
Şimdi olduğundan biraz daha fazla ölü olmasını dilerdim.
Haa söylenecek vaktim yok.
-Betty peruğu tutturmama yardım eder misin? Uçmasını istemeyiz!
-Hemen geliyorum.
Bu gün çok eğlenceli olacak.
Dük ona teklif ettiğim şeyi kabul ettiğinden beri.
O arkasını dönüp yürümeye başladığında onu durdurdum.
-Bir şey daha, onu öldürme.
Dük şaşkın bir ifadeyle geri döndü.
-Tahta geçmen zor olacak ama kukla bir imparator yapmak çok daha kolay.
Gözlerime baktı.
-Amacın gerçekten kukla bir imparator elde etmek mi?
-Neden umurunda olsun ki sonuçta bu senin için en avantajlı olan şey.
-Bay Adrian. Veliaht ölmeli.
-Biraz önce pişman olmamaktan bahsediyorduk hatırlıyor musunuz dük?
-Bu ne demek oluyor?
-Vekiaht hakkında bu kadar bilgiye sahibiz. Sizin hakkınızda da bir çok bilgiye sahibiz. Beni veya prensesi öldürerek kurtulabileceğiniz cinstende değil. Onlarca sadık adamdan oluşan bir grubumuz var.
-Bir tehdit ha?
-Hayır hayır... Tehdit değil sadece farkındalık yaratıyorum. Dük eğer leydi Ariel'i istiyorsanız veliahtı öldürmeyin. Tabi ki yaralayabilirsiniz. Bacağını koparsanız bile olur.
Önce bir şaşkınlık gördüm yüzünde. Sonrasında sinirlendiği apaçık ortadaydı.
-Bunu düşüneceğim.
Gülümsedim ve elimi salladım.
-İyi geceler dük!
O da hızla odadan çıktı.
Yani bu sadece küçük ve önemsiz bir bölüm anlayamayacaktım ama içimden geldi.
Veliahtın başkasının ellerinde ölmesine izin veremem değil mi? Sonuçta benim ellerim de sapasağlam.
Amanın saate bakın neredeyse zamanı geldi.
-Betty ben çıkıyorum!
-Dikkatli olun.
-Peki peki.
Ve işte başlıyoruz.
_________
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Sahip Geri Döndü
Historische RomaneZengin Kont ailesinin tek kızı öldürüldü. Ama onun adına üzülen yoktu. O ona olan nefreti anlamadı. Bir gün gözünü bir hayalet olarak açıncaya kadar. Kendi bedeninin başkası tarafından hareket ettirildiğini gördü ve onun için üzüldü. Ama çok yakında...