Belirlenen saatte içeri doğru yürümeye başladım. Her şeyin plandaki gibi olması önemli. Bir aksaklık ve her şey batacak.
Üst kata çıkmak için mektup geldiğini gösterdim.
Beni üst kata aldılar ve hemen arkamdan ikinci prensesin geldiğini gördüm. Onlar yukarı vardıktan hemen sonra yere düştüm.
Elimdeki çanta yere savruldu ve bağırdım.
-Bacağım... Çok acıyor!
Mücevherleri gören askerler onları toplamak ve beni kaldırmak için yanıma geldiler.
Bu sırada ikinci prenses aradan girdi ve onlara seslendi.
-Ariel'le konuşacağım.
Biri eğildi ve cevap verdi.
-Tabi ki majestleri.
Böylece içeri girdiler. Sanırım ilk adım tamam!
-Teşekkür ederim ne kadar da sakarım...
Hafif yakalayarak ilerledim.
Veliahtın odasına girdiğimde bana şüpheyle bakıyordu.
-Dışarıda neler oldu?
-Sadece dengemi kaybettim ve düştüm majestleri. İlginiz için teşekkür ederim.
Mektubu vermek için yakınlaştım.
Masanın sağ köşesinde durdum ve mektubu uzattım. Mektubu verdikten sonra açmasını bekledim ve aniden konuşmaya başladım.
Konuşurken bir elim çantadan sahte mühürü çıkardı.
-Majesteleri izin verirseniz oturmak isterim malum bacağım acıyor.
-Otur ve daha fazla konuşma.
Tam oturacakken bir kez daha kendimi yere attam ama bu sefer masanın sağ tarafında bulunan her şeyi yere döktüm.
Bu sırada gerçek mührü kendime aldım ve sahtesini bir yere fırlattım.
Veliaht yüksek sesle ayağı kalktı.
Bana üstten bakarken konuştu.
-Bay Adrian sizce de bu sıralar fazlasıyla sakar değil misiniz?
-Majesteleri bunun için çok üzgünüm... Maalesef ayağımda küçüklüğümden beri bulunan bir sakatlık nedeniyle bazen dengemi kaybedebiliyorum.
Başını ovdu ve geri oturacakken gözüne mühür çarptı. Hemen eğilip onu aldı.
-Bay Adrian eğer buna bir şey olsaydı başınıza gelebilecek şeylerden haberiniz var mı?
Mesela ölüm?
-Aman Tanrım onun orada olduğunu bile bilmiyordum... Çok üzgünüm.
Geri yavaşça oturdu.
-Mektubu açıkla.
-Ah... Dün elimize ulaştı. Leydi Persilian bu sefer bize bir açıklama yapmadı.
O mektubu okurken ben yerime oturdum.
Beklediğimden kolay oldu.
Mektubu bitirdikten sonra beni süzdü.
-Elinizde mücevher çantası var kim için getirdiniz?
-Bunlar aslında ikinci prenses için. Düğününüzde takmak için bir şeyler istedi.
-Demek öyle. Kendisiyle uzun zamandır konuşmuyoruz.
-Haha... O çok meşgul. Hep çalışır böylece zamanı geldiğinde hak ettiği yerde olabilir.
Veliaht ben ikinci prensesin yanına gittiğimiz anda bizim düşman olduğumuzu anlamış olmalı.
Bu yüzden daha deminkini daha rahat diyordum.
Aslında düşman da sayılmayız yani ben öyleyim ama Adrian farklı ona göre daha çok müşteri ve rakip.
Hmm onu biraz daha oyalamam lazım.
-Artık işimiz bittiğine...
-Majesteleri!
-Devam et.
-Saçlarınız çok güzel duruyor?
-Ne?
Ahh batırdım!
-Yani ben de istiyorum ama tam olarak nasıl bakıyorsunuz onlara?
Saçma sorum karşısında dondu kaldı.
-Bay Adrian sınırlarınızı aşmayın.
-Haha ben üzgünüm sadece saçlarınız cidden harika. Yani hayran kalmamak elde değil.
-Bay Adrian...
-Majesteleri üzgünüm ama kızsanız bile bu harikulade saçları övmez isem kendimi suçlu hissederim.
Saçmalamanın ilk kuralı. Eğer saçma bir şey yaptıysan onu örtmek için daha saçma şeyler yapmaya devam et.
Saate baktım. Şimdiye çok çıkmış olmalı Ariel.
Azıcık daha zaman kazandırsam yeter. Kapıdan geçişinde dük yardımcı olacak.
-Majesteleri daha deminki saçma davranışım için özür dilerim ama size bunu dememin başka bir sebebi varm
Merakla baktı.
-Leydi Persilian bir keresinde en çok saçlarınızı beğendiğini söylemişti!
Ahh her iki türlü ben bu kirli sözcükleri demiş oluyorum. Ama şimdilik katlanmalı.
Biraz sonra kıkırdamaya başladı.
Hafifçe fısıldadığını duyar gibi oldum.
-Demek öyle...bunu...sunuz...
-Efendim?
-Hayır bir şey yok. Eğer işin bittiyse şimdi çıkmanın tavsiye ederim.
Ayağı kalktım ve çıkışı uzattım.
-Oturmama ve yaptığım sakat
Rlıklara rağmen bana bir şey denediniz. Nasıl olur da size hayranlık duymayayım. Majesteleri imparatorluğun küçük güneş ışığına görüşürüz demek isterim...Ben konuşurken beni durdurdu.
-Dışarı kendi isteğiyle çıkar mısın yoksa?
Hemen kapıdan çıktım ve dışarıyı kontrol ettim.
Sanki ben çok seviyorum senle olmayı!?
Her şey sakin görünüyordu. Bir rahatlama geldi.
Mühür ve Ariel alındı. Sanırım anahtarlar sahibim. Tek ihtiyacım olan beklemek.
Merdivenlerden inerken ardımda endişelerimi ve geçmişi mi de bıraktım.
Bir Aydan kısa bir süre sonraysa önceki iki hayattaki ve şimdiki ben rahat uyuyacağız.
Eve döndüğümde mektup yazdım ama cevap gelmeden masada uyuya kaldım.
Eh yorucu bir gündü...
_______
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Sahip Geri Döndü
Historical FictionZengin Kont ailesinin tek kızı öldürüldü. Ama onun adına üzülen yoktu. O ona olan nefreti anlamadı. Bir gün gözünü bir hayalet olarak açıncaya kadar. Kendi bedeninin başkası tarafından hareket ettirildiğini gördü ve onun için üzüldü. Ama çok yakında...