Güç Gösterisi

512 65 41
                                    

"Asena bence fazla abartıyorsun. Her türlü denizlere döneceksin ve bu ülke kraliçesiz kalacak. Bu unvana da kralın eşi sahip olacak." diyen Gazal ile histerik bir kahkaha attım.

"Daha kralın eşi dahi olmadan bu kadar konuşabilmen... Acınası ve komik."

Gencer, "Asena bu sorunu sarayda konuşarak çözebiliriz. Halkın içinde Gazal'a bağırman pek uygun değil." dedi.

Ona döndüm ve "Nerede kime bağıracağıma sen mi karar vereceksin hadsiz!" diye bağırdım.

Gencer, "Asena fazla sinirlisin, sakinleşmelisin önce. Yoksa insanları kıracaksın." dediğinde yalandan güldüm.

Sinirlerim daha da bozulmuştu.

"Sana bu kral unvanını ben verdim! Ben kraliyet kanını taşıyan iki insandan biriyim. İstersem Gazal'ı yaptığı hadsizlikten dolayı azarlarım, istersem seni krallıktan men ederim! Yerinizi ve hududunuzu bilip de konuşun!"

Gazal dayanamayarak "Her türlü halkına korsancılık oynamak istediğin için onları bırakıp gideceğini, yerine başkasının geçeceğini söylemeyecek miydin? Daha öncesinde yaptık diye bu kadar sinirlenemezsin!" diye bağırdığında hiç düşünmeden yüzüne sert bir tokat attım.

Gazal'ın yüzü yana düşerken "Muhafızlar!" diye bağırdım.

Olay çıktığı için gelmiş olan muhafızlar emrimle yanımıza koşunca "Atın şu hadsizi zindana. Cezasına sonra karar vereceğim." dedim.

"Emredersiniz kraliçe."

Gazal şok içinde bana bakarken muhafızlar onun koluna girmişlerdi.

Gazal götürülürken Gencer'e döndüm.

"Sana bu unvanı ben verdim! Geri almasını da iyi bilirim. Benden habersiz insanlara unvan dağıtacağına savaştan çıkan halkın için çalış!"

"Çalışmadığımı mı sanıyorsun?" diye soran Gencer'e "Bu yüzden mi pazarda esnafların yarısı yok? Nerede onca tüccar?" diye bağırdım.

"Savaştan çıktık. Hepsinin zararı büyük. Geri hemen canlanmaz bu pazar."

"Gazal'a o elbiseyi nasıl aldın?" diye sordum.

"Bunun konumuzla ne alakası var?" diye soran Gencer'e "Halkın bu durumdayken keyfi alışveriş yapamazsın." dedim.

"Kendi kazandığım para! Nereye harcayacağımı sana mı soracağım?"

"Gerekirse soracaksın! Ben yokken kralım diye hazineden para aldın mı?" diye sordum.

"Çalışmamın karşılığını, evet."

"Peki neden?"

"Çünkü çalıştım."

"Hayır. Çünkü sana beleşten iş verildi ve sen öyle para aldın."

"Ben kralım!"

"Hayır! Asıl kral benim babamdı! Senin yaptığın sadece evcilik!"

"Asena halkın içinde..."

"Kes! Asıl yapılan hata herkesin gözü önünde cezalandırılmalıdır."

"Yaptığım hata mıydı?"

Gencer'e cevap vermeden hazırda bekleyen muhafızları çağırdım.

"Gencer ne kadar para aldıysa benim şahsi hazinemden onun iki katı kadar bu pazarda iş gören esnafa ve tüccara dağıtın."

"Emredersiniz kraliçe."

"Ayrıca savaştan zarar görmüş her ailenin bulunmasını istiyorum."

Muhafız giderken Gencer, "Neydi bu? Güç gösterisi mi?" diye sorunca onu kral kılarken verdiğim kolyemi boynundan kopararak aldım.

"Sana verdiğim kral unvanını geri alıyorum."

Gencer, "Ne?" deyince "Asıl güç gösterisi buydu." dedim.

Muhafızlara, "Şunu Gazal'dan uzak bir yere kilitleyin. Gözüm görmesin." dedim ve halka döndüm.

Gencer götürülürken gözüm Tuluğ'a takıldı.

Gazal'a olan tepkimden bana karşı taraf almazdı umarım.

Derin bir nefes aldım ve olayları izleyen Yarkınlardan güç alarak konuşmaya başladım.

"Size ne söylendi, bilmiyorum lakin kral babamdan aldığım ne bu tahtı ne de sizleri bırakacağım. Kraliçe olmak için doğdum, kraliçe öleceğim."

Herkes olması gerektiği gibi beni saygıyla selamlayınca gülümsedim.

"Gerekli açıklamalar yakında yapılacak. Şimdi herkes işinin başına."

Halk yavaş yavaş dağılırken Tuluğ'un yanına gittim.

"Halkım bana selam vermeyip Gazal'a selam verince fazla sinirlendim. Bu sinirden doğan olaylar seni üzdüyse üzgünüm."

Tuluğ gülümsedi.

"Ona söylemiştim."

"Neyi?"

"Seni beklemesini."

"Gencer laflarımı nasıl anladı, bilmiyorum. Ona sadece kralın o olduğunu, benim de kraliçe olmama rağmen denizlere açılacağımı söylemiştim."

"Şimdi ne yapacaksın? Gencer artık kral değil. Birisinin bu ülkeyi yönetmesi gerek."

"Varisim yok. Başka çarem de yok. Ben kalacağım."

Tuluğ, "Yardım gerekirse nerede olduğumu biliyorsun." dediğinde gülümsedim.

"Teşekkürler dostum."

"Rica ederim."

"Bu arada artık suç işleyerek para kazanmaya çalışarak hayatını tehlikeye atmanı istemiyorum. İlk fırsatta saraya gel, sana iş bulalım."

"Hemen gelebilirim. Yakın gelecekte evlenmeyi planlıyorum." diyen Tuluğ, Beria'ya bakınca gülümsedim.

"Evlilik kısmını karıştırma, iş bul. Düğününüz benden."

"Artık en yakın arkadaşız." diyen Tuluğ'a güldüm.

"Hadi, iş bulalım sana."

Lanetli KaptanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin