Fikir

621 68 16
                                    

Sabah uyandığımda gerilerek Yarkın'a baktım.

Büzüşerek uyuduğu koltukta, yere düşmemesine gıdım kalmıştı.

Dışarıdan gelen güneş ışığına bakarak gereğimden fazla uyuduğumuzu söyleyebilirdim.

"Yarkın." dedim.

"Hadi uyan."

"Daha denize açılmayacağız. Uyumaya devam edelim." diye sızlandığında gülümsedim.

Küçük çocuğa benziyordu tavırları.

"O iş öyle olmuyor, haydi kalk."

Yarkın istemeyerek koltukta doğrulduğunda yüzünü buruşturarak "Her yanım ağrıyor." dedi.

"Odaya gitmeyelim diyen sendin, şimdi söylenme."

"Gitmemeye değdi." diye sırıtan Yarkın'a yerdeki gömleğini alıp fırlattım.

"Hadi giyin, kahvaltı yaptıktan sonra yapacak çok işim var."

"Emredersiniz kraliçe."

Yarkı giyinirken üstümü düzelttim ve "Sabaha doğru hava serinledi. Üşümedin, değil mi?" diye sordum.

"Bunu sormak için geç kalmadın mı?" diye sorduğunda "Gece ben giyinirken beni izlemek yerine giyinseydin." dedim.

"Öyle olsun." diyerek triplenen Yarkın'a gülmemek için kendimi tuttum.

Biz odadan çıkmaya hazırlanırken kapı çalınca "Gel!" diye izin verdim.

Bercis içeri girdikten sonra bize ,gözleri dünden kalmış kıyafetlerimizde gibiydi, baktı.

"Sizi odanızda bulamayınca sabah erkenden kalkıp çalışmaya başladınız sanmıştım. Meğerse burada uyumuşsunuz."

"Biri yüzünden." diye belirttim.

Yarkın, "Gece keyfi gayet yerindeydi. Şimdi laf etmesin." dediğinde Bercis, "Anlaşılan sadece uyumakla yetinmediniz." dedi.

"Tabii ki." diyen Yarkın'ı takmadan Bercis'e döndüm.

"Bizi aramanın özel bir sebebi var mıydı?"

"Dün senin iş yoğunluğundan dolayı fazla konuşamadık ama ortada sıkıntılı ve büyük bir sorunun var. Onu halletmeliyiz."

"Ben sorun değilim. Sorun, Tanrı Poseidon'un verdiği lanet." diye araya giren Hazel'a cevap vermedim.

Lanetin kendisi olduğunun farkına varması gerekiyordu.

"Senin söylediğin şifacıya gitmeyi planlıyorum."

"Öyleyse zaman kaybetmemeni öneririm.  Sorunun ciddi ve hızlıca halledilmeli."

"Burada yapılacak çok işim var. Bırakıp şifacıya gidemem. Halkın bir yönetice ihtiyacı var."

Bercis, bir fikri olduğunu belli edercesine gülümseyince "Ne oldu? Bir fikrin mi var?" diye sordum.

"Tahtın gitmeden önceki varisi bendim. Bu da ülkenin iç ve dış ilişkilerini, yönetimi öğrenerek büyüdüğüm anlamına geliyor."

"Kalmak istediğine emin misin? Benim yüzümden zaten bu son ayda anormal derecede çok karaya çıktınız. Dilhan denize açılmak isteyebilir."

"Anormal derecede karaya çok çıkma sebebimiz anormal ve önemli durumlardı. Şimdi de senin hayatın söz konusu. Bu yüzden karada kalabiliriz. Hem bu fikri dün gece Dilhan bana açtı."

Heyecanla gülümsedim.

"Öyleyse bugün halka senin geçici olarak tahta geçtiğini duyururum. Sonra da hızlıca gidip döneriz."

"Keyfinize bakın."

Yarkın, "Biz yokken kendine gemi ve mürettebat bulsana." deyince Bercis gülümsedi.

"Yarkın haklı. Lanetli korsanlar ile senin de lanetin kaldırılmış olmalı. Artık kendi geminin kaptanı olabilirsin." dedim, heyecanla.

Bercis isteğini gerçekleştirebilecekti.

"Artık bunu istiyor muyum, emin değilim." dediğinde merakla "Neden?" diye sordum.

"Eğer denizlerde kalacak isem Dilhan ile vakit geçirmek isterim. Neden başka bir geminin kaptanı olup ondan uzaklaştım?"

"Senin hayalin diye söylemiştik. Tabii ki karar senin." dedim.

"Öyle." diye mırıldandı, Bercis.

Sonrasında "Artık gideyim. Sizin hazırlanmanız lazım." dediğinde "Biz de odadan çıkacağız zaten. Birlikte çıkalım." dedim.

"Peki."

Hep birlikte odadan çıktığımızda Nira'nın kapıda beklediğini gördüm.

Hızlıca selam verdikten sonra "Günaydın." dediğinde gülümsedim.

"Günaydın Nira. Ne zamandır kapıdasın?"

"Normalde sizi kaldırdığım saatte geldim kraliçem lakin müsait olmadığınızı duyunca burada beklemeye başladım."

Kapıdaki muhafızlarsan istihbarat almıştı.

Bu hoşuma giderken "Kahvaltıyı hazırlamaya başlayın. Birazdan yemek odasına geçeceğiz." dedim.

"Tabii kraliçem. Başka bir arzunuz var mı?"

"Kahvaltıdan sonra halka duyuru yapacağım, sarayın önüne toplanmalarını sağla."

"Emredersiniz kraliçem."

Lanetli KaptanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin