Lanetli Kaptan

Karşılık

Karaya vardığımızda gemideki herkes düşünceliydi.

Mürettebata lanetli korsanları yenmek için lanetlendiğimi ve bunun sonuçlarını anlatmıştık.

Hepsi bir çözüm bulmak istese de bunun bir çözümü yoktu.

Ülkem için yaptığım bu tercihin sonucunu çekmek zorundaydım.

Gemiden inerken limana yanaşmış bir geminin daha olduğunu gördüm.

Bu Dilhan'ın gemisiydi.

Onlara karada buluşmak için haber vermiştik, bizden önce ulaşmış olmalılar.

Yarkın ile limanda yürürken stresle "Bercis kendisine daha önce bunu söylemedim diye beni öldürecek." dedim.

"Belki yaşamam şoku onun sinirini hafifletebilir." diyen Yarkın'a dediğine inandı mı diye baktım.

"Sadece bir ihtimal düşünmüştüm." dediğinde güldüm.

"Bercis ikimizi birden de parçalayabilir."

Hazel, "Dilhan da beni yatakta parçalayabilir." dediğinde "Ablamın sevgilisine yürümeyi bırak, Hazel. O ulaşamayacağın biri." dedim.

"İstesem ulaşırım."

"Sihirle."

"Sonuçta ulaşmış oluyorum."

Onun dediğini onaylamazken Yarkın, "Dilhan'a mı yürüyor?" diye sordu.

"Hem de ilk gördüğü andan itibaren."

"O koyu gözlerine bakmak yeterli oldu." diyen Hazel ile "Ve hala devam ediyor. Artık Dilhan ile ilgili fantezi duymak istemiyorum." dedim.

"Fantezileri de var yani." diyen Yarkın'a baktım.

"Maalesef."

"Bu biraz... Tuhaf bir durum. Sevgilimin içindeki siren, arkadaşıma yükseliyor."

"Bir de onu bana sor. İçimdeki siren ablamın sevgilisine yükseliyor."

Hazel, "Benim bir adım var, hatırlatırım. İçimdeki siren falan ayıp oluyor. Sonra dışarı çıkınca kızıyorsunuz." derken Bercis ve Dilhan'ı gördüm.

Yan yana oturmuş, sohbet ediyorlardı.

Heyecanla "Bercis!" diye seslendim.

İkisi de bana dönünce gülümsedim.

Yüzlerindeki şaşkınlık ifadesini görmek için sabırsızlanıyordum.

Yanımdaki Yarkın'ı gördüklerinde ikisi de şok içerisinde ayağa fırladı.

"Yarkın?"

Bercis'in sesi her şeyi gösteriyordu.

Özlem, şaşkınlık, sevinç...

Yarkın gülerek "Bensiz yapamadığınızı duydum." dedi.

Bercis hızlı adımlar ile yanımıza geldikten sonra sıkıca Yarkın'a sarıldı.

"Seni geri zekalı herif!"

Yarkın, "Ölüp dirilmişim, bana ilk söylediğin bu mu?" diye sordu.

Bercis bir adım uzaklaştı ve "Bize yaşattıklarına say." dedi.

Yarkın gülümseyerek Dilhan ile de tokalaşınca Bercis, "Ee anlatmayacak mısınız? Nasıl dirildi bu?" diye sordu.

"Öncelikle ben diğer tarafı da görmüş, bilge bir adamım. Bana saygı duyup "bu" demek yerine "Kaptan Yarkın" diyeceksin." diyerek Bercis'in omzuna kolunu atan Yarkın ile "Kanma şuna Bercis. Ölmemiş. Eğer kurtarmasaydım bir adada açlıktan ölecekti." dedim.

"Açlıktan değil de, susuzluktan ölürdüm. Deniz suyu çok tuzlu."

Bercis, "Ölmemene sevindim." dediğinde Dilhan, "Nasıl buldunuz Yarkın'ı?" diye sordu.

"Biraz tesadüfen oldu, ilerlerken bir adada mola vermiştim. Bir baktım, Yarkın."

"Direkt buraya geleceksiniz sanıyordum, neden mola verdiniz?" diye sordu, Bercis.

"Kişisel bir ihtiyaç." dedim, hızlıca.

Direkt Hazel'dan bahsetmek olmazdı, önce bir yere oturmalıydık.

"Yemek ihtiyacı." diye ekleyen Yarkın'a kaşlarımı çatarak baktım.

Bunu eklemesine gerek yoktu.

Bercis, "Yemek ve su eksiğiniz yok sanıyordum, yolda bir sorun mu oldu?" diye sorunca Yarkın, "Eksik yokmuş zaten, başkası için yemek gerekti." dedi.

"Ben zaten anlatacağım. Niye böyle konuyu açıyorsun canım benim?" diye sordum, dişlerimin arasından.

"Kendi kellemi kurtarmaya çalışıyorum." diyen Yarkın'a "Pes yani. Beni bu kadar hızlı sattığına inanamıyorum." dedim.

"Ölüme çok yaklaştım. Artık kendim için her yerde önlem alırım."

"İki yüzlüsün."

"Sen de çok güzelsin."

Yarkın'ın beni yumuşattığını yüzüme yansıtmamaya çalışırken Dilhan, "Sorun ne? Bize de söyleyecek misiniz?" diye sordu.

"Aslında bu konuyu daha uygun bir ortamda konuşmak istiyordum."

Derin bir nefes aldım.

"Tanrı Poseidon, lanetli korsanların lanetlerini kaldırmak için bir karşılık istedi."

"Ne karşılığı?" diye sordu, Bercis.

"Lanetli korsanların lanetlerini kaldırmam için lanetlenmem gerekti."