Lanetli Kaptan

Tutuklusun

Yarkın ile güvertede otururken kendimi çok huzurlu hissediyordum.

Bu huzurun sebebini kestiremiyordum.

Belki de şifacı sayesinde Hazel'dan, Yarkın sayesinde düşmanlarımızdan kurrulacağıma inandığım içindi.

Yarkın'a bu düşüncemi söylemek için döndüğümde bana baktığını gördüm.

"Niye bakıyordun?" diye sordum, utanarak.

"Senin gerçekten benim yanımda olup olmadığını görmek istedim."

"Tabii ki yanındayım."

"Bir zamanlar başkasıyla nişanlıydın."

"Eskiden nişanlı olmama fazla mı takılmaya başladın sen?" diye sordum.

"Belki de takıldığım tek nokta nişandır." dediğinde kaşlarımı çattım ama yüzüm gülüyordu.

"Bu da ne demek oluyor?"

"Bir kaptanın nişanlısı olmak istemez miydin?" diye sorduğunda içimde sarsıntıya sebep olacak bir heyecan belirdi.

"Senin nişanlın olmak isterdim."

"Öyleyse şu şifacıyla görüştükten sonra benimle nişanlanmak ister misin?" diye sorduğunda gülerek "Cevabımı verdim sanıyordum." dedim.

"Verdin ama senin o bal dudaklarından bunu tekrar tekrar duymak istiyorum."

Oturduğum yerden ona doğru eğildim ve çevreyi gözlerimle kolaçan ettikten sonra  fısıldayarak "Seninle nişanlanmaktan fazlasını yapmak istiyorum kaptan." dedim.

"Öyleyse yapmalıyız prenses." diyen Yarkın'ın yüzündeki gülümseme her şeye bedeldi.

"Müsait misiniz?"

Sesin sahibine döndüm.

Gencer, kendini ağlamamak için tutuyormuş gibi bir haldeydi.

Onun gibi dayanıklı bir adamı bu hale getiren sebep güçlü olmalıydı.

"Bir şey mi oldu?" diye sordum.

"Verdiğiniz görevi sonuçlandırdığımı söylemek için geldim."

Yarkın merakla "Kimmiş?" diye sordu.

"Gazal olmalı."

Gencer'i yıpratan sebebi anlarken reddetmek istedim.

"Emin misin? Gazal'ı uzun zamandır tanıyorum. Bunu yapmış olamaz."

"Ben de buna inanmak istedim lakin mürettebata sonradan katılan herkesi uzun uzun izledim. Hepsi sadık denizciler."

"Gazal değildir belki, hata yapmışsındır." dedim, umutla.

"Bu yüzden birçok kez kontrol ettim. Hata yapmadım. Mürettebata katılan herkes masum."

Yarkın, "Öyleyse tek seçenek Gazal." deyince ona döndüm.

"Hadi ama son zamanlarda hataları olmuş olabilir ama o özünde iyidir. Has kızdır."

"Papağanın kaybolduğu saatlerde Gazal tek başınaymış. Kimse ne yaptığını bilmiyor." diyen Gencer'in gözünden bir damla yaş akınca gözlerimi sıkıca kapattım.

Gemiye aldığım, dostum mu haindi?

"Gazal ile konuştun mu?" diye sordum.

"Onu tutuklamadan konuşmak tehlikeli olabilir diye ilk size geldim."

Yarkın ayağa kalktı ve "Yapılacak şey çok basit öyleyse." dedi.

Ardından ayağa kalktım ve "Onu tutuklatacak mısın?" diye sordum.

"Kime haber gönderdiğini öğrenmek zorundayız. Seni, beni, bizi riske atmış olabilir."

"Yine de her şey netleşmeden üstüne çok gitmeyin."

"Ondan başkası yok ki bunu yapacak." diyen Gencer'e cevap vermedim.

Gazal'ı nasıl savunabileceğimi bilmiyordum.

Yarkın, "Tanju bak buraya!" diye seslenince yakınımızda iş gören Tanju yanımıza geldi.

"Emret kaptan."

"Gazal nerede? Gördün mü?"

Tanju eliyle Bagatur'un yanını gösterince hepimiz onlara döndük.

Gazal muhtemelen Bagatur'un kendisine iş vermesini istiyor ya da verdiği işle ilgili ona danışıyordu.

"Onu buraya getir." dedi, Yarkın.

"Emredersiniz kaptan."

Tanju, Gazal'ın yanına gidip ona bir şeyler söyleyince Gazal bize döndü.

Sonra Tanju'ya bir şey söyleyip kendi başına yanımıza yürümeye başladı.

Tanju'ya kendisinin gelebileceğini söylemiş olmalıydı.

Gazal yanımıza gelince Yarkın'a "Beni emretmişsiniz kaptan." dedi.

Gencer'e döndüm ve "Emin misin?" diye tekrar sordum.

"Eminim."

Gazal anlamayarak bize bakıyordu.

Yarkın, "Başka bir kaptanın himayesinde burada ajan olduğun için tutuklusun." dediğinde Gazal, "Ne?" diye bağırdı.

Yarkın yakındaki iki adamına "Bu haini mahzene kilitleyin." dediğinde Gazal, Gencer'e döndü.

"Gencer bir şey söylesene. Ben kime çalışabilirim?"

Gencer başını öne eğince Gazal, "Gencer." dedi.

Gencer tahminimce dayanamadığı için arkasını dönüp yürürken mürettebattan iki denizci Gazal'ı mahzene doğru çekiştirmeye başladı.

Gazal'ın gözleri merdivenden inene kadar Gencer'deydi.