Yemek yedikten sonra yaşadıklarımı, Hazel ile tanışma hikayemi Gencer ve Gazal'a anlatmıştım.
Gencer'in ilk tepkisinin gelmesi biraz sürmüştü fakat Gazal öğrenir öğrenmez şok içinde bir küfür mırıldanmıştı.
"Bunu halkın için yaptın." dedi, Gencer.
"Yapmak zorundaydım. Yoksa halkımı büyük bir tehlike bekliyordu."
"Peki gideceğimiz bu şifacıda bir çözüm bulunabilecek mi? Yani bu sirenden kurtulabilecek misin?" diye sordu, Gazal.
Hazel, "Benden kurtulmalı bahsetmeyin, kırılıyorum. Kırılırsam hepinizi yerim." deyince güldüm ve "Belli değil, sadece bizi şu birleşme işinden kurtarsa da yeter." dedim.
"Bana hayransın. Ayrılmak istemiyorsun." diyen Hazel'a "Az sohbete girme, Hazel." dedim.
"Dilhan'ım karada kaldı zaten, bırak Gencer'in olduğu sohbete katılarak acımı unutayım." dediğinde güldüm.
"Gencer sana ne söyleyeceğim." dedim.
"Ne?"
"Hazel seni yakışıklı buluyor. Bu yüzden ilk zamanlarda yemek istedikleri sırasında sen de vardın. Tabii sonrasında seni yiyemeyeceğini anlayarak vazgeçti."
Gencer ne diyeceğini bilemezken cümlelerini toparlamaya çalışırken Hazel, "Vazgeçmedim. Sadece zorla tutuluyorum." dedi.
"Teşekkür etmem gerek gibi düşünüyorum ama sana mı yoksa Hazel'a mı teşekkür etsem bilemedim."
"Bence seni yemesine izin vermedim diye bana teşekkür etmelisin."
"Sanırım. Teşekkürler."
"Her zaman." dedim gülerek ve ayağa kalktım.
"Yukarıda neler dönüyor, bakmaya çıkacağım. Siz de aylaklık etmeyin ve çalışın."
"Emredersiniz yardımcı kaptan." dedi, Gencer ve ayağa kalktı.
Gazal da "Ben de mürettebattan iş isteyeyim." deyince hepimiz iş için ayrıldık.
Yarkın'ın yanına kaptan odasına gittiğimde çalışma masasına oturmuş, rotayı düzenlediğini gördüm.
"Ne yapıyorsun kaptan?"
"En az korsanla karşılaşacağımız yolu bulmaya çalışıyorum, kaptanın varisi."
Gülümseyerek yanına yaklaştım ve "Ben de yemeğimi yedim." dedim.
Yarkın bana baktı ve "Evet, denizcilerin çığlıklarını duydum." dedi.
Çekinmeden kucağına oturdum ve kollarımı boynuna dolarken "En son tatlı yemeden yemeğimi bitiremiyorum." dedim.
"Ya, öyle mi?"
Başımı onu onaylarcasına salladım.
"Bana bu konuda yardım edersin diye umuyordum."
Güldü ve "Bunu sen mi, yoksa içindeki siren mi söylüyor?" diye sordu.
"Tabii ki ben söylüyorum. Hazel'in sana karşı hisler beslemesine izin vermem."
Hazel, "Merak etme. Gencerciğim, Yarkın'dan önce geliyor." dediğinde güldüm.
"Ne söylüyor Hazel?" diye soran Yarkın'a "Gencer de senin önündeymiş." dedim.
"Öyleyse yine bir yokluk krizi yaşanırsa ölececek sırasında ikinciyim. Belki o zamana kadar bir çözüm buluruz." dediğinde Hazel, "Bir kere yokluk krizine girdik diye adımız çıktı." diye söylendi.
Haritaya baktım ve "Şifacının yerine varmaya ne kadar kaldı?" diye sordum.
"Bir buçuk gün diyebilirim. Yarın güneş batmışken orada oluruz diye düşünüyorum."
"Az kalmış." diye mırıldandım.
"Duyacaklarından dolayı endişeli misin?" diye sorduğunda ona baktım.
"Biraz."
"Belki de Hazel ile vedalaşacaksın."
"Bunu hiç düşünmedim. Sanki çözümü yokmuş gibi geliyor. Hayatım boyunca o da benimle olacakmış gibi geliyor."
"Dediğin gibi olabilir. Ben de bilemiyorum."
"Peki Hazel benimle kalırsa sen de kalır mısın?" diye sorduğumda Yarkın'ın kaşları çatıldı.
"Ne demek istiyorsun?"
"İçimde erkekleri cinsel açıdan seven, onları yemek isteyen ,hatta yiyen, bir siren var. Hayatımız boyunca olması senim için sorun olmaz mı?"
Bu soruyu sormak zor gelmişti.
Ya onun için Hazel sorun ise?
Ne cevap verirdim?
Yarkın içten bir tebessüm ile bana baktı ve "Seni seviyorum ve ömrüm yettiği kadar seninle olacağım. Bu gerçeği ne bir şey ne de içindeki siren değiştirebilir. Ben her başını çevirdiğinde baktığın yerde olacağım." dedi.
Gülümseyerek "Teşekkür ederim." dedim.
"Teşekkür etme, bu sadece... Aşk."
"Öyleyse aşık olduğun için teşekkür ederim. Çünkü ben de sana deli gibi aşığım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Kaptan
FantasíaSevdiği insanları kaybeden prenses -artık kraliçe-, amacına ulaşınca her şey normale dönecek sanıyordu. Ta ki amacı için kendinden fedakarlıklar yapana kadar... Lanetli korsanların sonunu getirmek için lanetlenen kraliçe sevdiği adamdan kalan mürett...