Ateş

549 65 36
                                    

Birlikte iskeleye yaklaştığımızda Yarkın ceketinin içinden bir dürbün çıkarıp gemiye baktı.

"Neler oluyor orada? Niye gidiyorlar?" diye sordum.

Yarkın bakmaya devam ederken "Dümende Bagatur var. Bir sorun çıkmış olmalı." dedi.

"Herhangi bir zorlama görünüyor mu?"

"Hayır, mürettebat kendi rızaları ile gemiyi sürüyor. Muhtemelen Bagatur bir sebepten dolayı uzaklaşıyor. Bizi almaya döndüklerinde öğreniriz."

"Bana ait bir gemi yola çıkmaya hazır. Bence gidip neler olduğunu görmelisiniz." diyen şifacı kadına döndük.

Bir bildiği vardı.

Yarkın dürbününü kapatıp bize döndü.

"Gemimi takip ediyoruz. Ne olduğunu gidip görmeliyiz."

"Emredersiniz kaptan."

Yarkın, şifacı kadına döndü ve "Teşekkürler teyze." dedi.

Teyze mi?

"Hızlı ol kaptan. Daha sonra tekrar beni ziyaret edebilirsin."

"Edeceğim."

Yarkın, gemiye doğru yürümeye başlayınca şifacı kadına "Yardımlarınız için teşekkür ederim." dedim ve Yarkın'ın arkasından gittim.

"Teyzen mi?" diye fısıldadım, merakla.

Şifacı kadının bizi duymasını istemiyordum.

"Evet, annemin ablası."

"Keşke bunu önceden söyleseydin. Hayattaki nadir akrabalarından biri içimde bir siren olduğunu bilmede iyiydi."

"Ailemden çekinmene gerek yok."

"Yine de bilsem daha iyi olurdu."

Yarkın gemiye çıktı ve bana dönüp "Öğrendin sonuçta." dedi.

Gemiye arkasından çıktım ve bana yardım için elini uzatan Yarkın'ın elini tuttum.

"Bir daha önceden öğrenmek istiyorum."

"Emredersin prenses."

Ben gülümserken Yarkın hazır mürettebata döndü.

"Herkes iş başına, gemimi takip ediyoruz."

Şifacı kadının olacakları tahmin edip gemisini hazırlatması işleri daha da ilginçleştirmişti.

Şifacı kadında gerçekten insanüstü bir yetenek vardı.

Yarkın dümene geçerken Tanju'ya "Bana bir dürbün verir misin? Olanları kendi gözümle izlemek istiyorum." dedim.

"Tabii." deyip bulduğu dürbünü bana verince peşinde olduğumuz gemiye baktım.

Her şey normal görünüyordu.

Gencer, merdivenlerden dümen kısmına çıktığında sinirli görünüyordu.

Bagatur'a bağırmaya başladığında Yarkın'a "Gemide bir şeyler oluyor. Baksana." dedim.

Yarkın dümeni Elgin'e bırakıp dürbünle gemiye bakınca kaşları çatıldı.

Onu bırakıp izlemeye devam ettim.

Gencer kılıfından çıkardığı kılıcı Bagatur'a doğrultunca mürettebat ona karşı ayaklandı.

Yoksa heminin gitme sebebi Gencer miydi? Gazal'a olan hislerinden yanlış bir seçim yapmamıştır umarım.

Onun da hata yapabileceğini düşünmemiştim bile.

Aynı Gazal'ın hata yapabileceğini düşünmediğim gibi...

Eğer Gencer de hain çıkarsa o ikisini gemiye aldığım için vicdan azabı çekerdim.

Bagatur bir şey söyleyince mürettebat Gencer'i yakalamak için öne atıldı.

Neden gemiyi uzaklaştırma gereği duyduklarını anlamıyordum.

Gencer kendisini yakalanmasınlar diye direnirken Bagatur dümenden hiç ayrılmıyordu.

Neden gittiklerini anlayabilmek için geminin devamını inceledim.

Herkes çalışıyordu.

Çolpan hariç.

Çolpan düşünceli bir halde dümen kısmına bakıyordu.

Biraz düşündükten sonra gözcüye seslendi.

Çolpan'ın sözüyle bize doğru dönen gözcü ile Yarkın'a baktım.

Yarkın, gözcüye durmaları için işaret ediyordu.

Gözcü, Çolpan'a bir şeyler söyler söylemez Çolpan, Bagatur'a seslendi.

Bagatur, kendisine cevap verdiğinde Çolpan daha da rahatsız olmuştu.

Mürettebata bir şeyler söyledikten sonra dümene çıkan Çolpan, Gencer'in yakalanmasına mani olmuştu.

Bagatur ilk kez Çolpan, Gencer'in yakalanmasını engelleyince dümeni bırakmıştı.

Yarkın'a "Neler oluyor? Gencer'in bir suçu mu var? Çolpan niye engel oldu?" diye sorduğumda Yarkın dürbününü indirdi.

"Bilmiyorum ama ortada hoş olmayan şeyler dönüyor."

Derin bir nefes aldım ve gemiye tekrar baktım.

Çolpan ve Bagatur tartışıyordu.

Mürettebat ise arada kalmıştı.

Yarkın, sinirle "O gemiyi niye hala yakalayamadık?" diye bağırınca Tanju, "Kaptan gemimiz hızıyla nam salmış bir gemi. Onu bu gemiyle yakalamamız zor." dedi.

Yarkın derin bir nefes alırken ateş sesi yükseldi.

Korkuyla gemiye baktım.

Ses oradan gelmişti.

Lanetli KaptanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin