Osman şaşkın bir şekilde " ne zarfı ki bu ?" diyerek içini açtı içinden karısının iki adet yüzüğü çıkmıştı. Osman dehşete düşmüştü
" Bu da ne demek oluyor?" dedi ve kına günü babasının mezarı başında karısının dediklerini düşündü.
" Şayet bu yüzüğü birgün parmağımdan çıkartırsam bilin ki kalbim size çok kırılıp incinmiştir veya sizi kalbimden ya çıkarmışımdır ya da kalbime gömmüşümdür...' demişti!" Diyerek zarfın içinde ki küçük kağıdı aldı " bizi aramana gerek yok... Oğlum ve ben iyi olacağız Rabbim'in izniyle... Rabbim seninde yolunu bahtını açık etsin... Giderken hiçbir şeyini yanıma almadım merak etme. Hani bil diye diyorum demiştin ya benim ismim şanım ve param için evlendim benimle... diye... Hakkını helal et nede olsa yemeğini yiyip suyunu içtim, oğlum ve benim için o kadar emeğin geçti... Şayet varsa benim hakkımda helal olsun... Rabbim'e emanet ol ve tevbe edip O'nun yoluna dön..." yazmıştı.Osman nefessiz kaldığını hissederek koşup odaya baktı. Karısı ve oğlu yoktu. Oda öylece derli toplu, temiz bir şekildeydi yine. Ama eksiklikler büyüktü oğlu ve karısı yoktu içinde.
Çıldırmış gibi ağlayarak yere oturdu
" bunu nasıl yaparsın Asiye'm ?! Neredesiniz sen ve oğlum?! Biz iyiydik ne oldu da gittiniz?! Ben ne yaparım sizsiz?!" Diye ağladı.😭😭😭😭 işte büyük ayrılık gerçekleşti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabr-ı Sükût 4.Seri (Ahde Vefa Asiye)
RomanceNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... "Ah ah bilimiydim ki...