🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Medyadaki müzikle okuyun isteseniz...
Satır aralarında yorumlarınızı bekliyorum inşallah....
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Ailece geç kalmış olan kahvaltı sofrasında olan İbrahim hoca ve ailesi çok huzursuzdu ister istemez.
Asiye dalgın bir şekilde tabağında ki kahvaltılarla oynanıyordu.
Fatmanur hanım üzgün bir şekilde kızının aklımın dağılması için
" Kızım Asiye şu çayları tazele..." der demez "tamam anne" diyerek ayağa kalktı.Fadime nine " İbrahim Bey Mithat çok sinirliydi Ahmet olayını anlattığımız zaman... Sende çok ağır konuştun oğlana ve geline..." dedi sitemli bir şekilde. İbrahim hoca kızgın bir şekilde " hak ettiler O'nlar... Ben çok uyardım bu çocukları böyle şımarık yetiştirneyin... Dinden bir haberler, gelenek ve görenekten bi haberler diye... Şayet bu çocukları yeliştiremeyeceksiniz bana verin dedim... İnat ettiler sonuç ortada... O gelin Mine tam bir sonradan görme oldu... Kim olduğunu ve nereden oralara gittiğini unuttu... Oğlumuz da tam bir kılıbık oldu çıktı..." dedi.
Fadime nine bağırarak " ağzından çıkan cümlelerin geri dönüşü yok hoca bilesin" der demez " ben bunları yüzlerine de dedim defalarca hanım! Gizli saklı bir şey değil...!" Dedi.
Fatmanur hanım baktı kaynanası ve kayınbabası olayı büyütecek" anne merak etme babam aklı selim,
mülayim, olgundur... Nerede nasıl davranması gerektiği konusunda çok iyidir... O şimdi sinirli gibi gözükse de şaşkın... Hem hepimiz çok şaşkınız... Hem anne rahmetli Akın'ım da böyleydi... Ben vaktiyle O'nun o karakterine hayran olmuştum... Akın 'da aynı babası gibiydi... Babam bize de kızar yeri geldiğinde... Ama biliriz ki daima bizim iyiliğimizi ister... Bir hal çare bulunur Allah'ın izni ile... Hem Ahmet'in vurup kaçtığı kızın ailesiyle de irtibata geçip kızla ilgilenmeli anne... Yazık kızcağıza bize öyle vurdum duymak olmak yakışmaz... Allah korusun benimde evlâlarıma birisi vurup kaçsa çok kızgın olurdum..." dedi.Kaynanası " Aman Allah gorusun gelin. Ama haklısın torunumuz bir vicdansızlık etmiş ama biz telafi etmeliyiz..." dedi.
İbrahim hoca iç çekerek " gelin doğru der Fadime..." dedi.
*****
Öğleden sonra olanları duyan Mithat ve karısı Mine kızları Fadime hemen uçakla Konya'ya geldiler.
İbrahim hoca Ahmet'in yaptıklarını ve doktor Osman'ın Asiye' ye yaptığını anlattı. Mine kızgın bir şekilde " benim oğlum bilerek kimseye çarpmaz... İnanamam... Benim oğlum mahpusa giremez... Bir yolu olmalı..." diye yıkmıştı ortalığı.Mithat karısını sakinleştirerek " ben oğlumuzun mahpusa girmesine asla ve asla izin veremem..." diyordu.
Asiye'de kuzeni Fadime ile birlikte yemek bulaşıklarını yıkayıp çay hazırlarken hem olanı, biteni konuşuyorlardı.
Fadime Asiye'nin ağzından laf almak istiyordu annesinin talimatı ile.
" Asiye korktun mu canım o adamdan?" Dedi.Asiye üzgün bir şekilde " şu çayları ve çayları ve pastaları içeriye servis edelim de ben ablama bir bakayım canım... Biliyorsun ki stres iyi gelmiyor malum tüm olanlara da çok üzüldü, gerildi, yorgun düştü benim yüzümden..." dedi.
Servisi yapıp ellerine çaylarını ve pastalarını alarak Maşita'nın yanına gittiler.Asiye gözleri dolu dolu " ablam nasılsın? Seni böyle görmeye dayanamıyorum yine çok kötü oldun..." deyince " ağlama Asiye iyiyim sabaha kadar bir şeyim kalmaz..." dedi.
" Abla sana çay ve pasta getirdim hadi kalk..."
" Pastayı ne zaman yaptın?"
" Yok ben yapmadım abla beni üzgün diye sevdiğimi bildiği için mutlu etmek için arkadaşım Nimet yapmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabr-ı Sükût 4.Seri (Ahde Vefa Asiye)
RomanceNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... "Ah ah bilimiydim ki...