Osman delirmiş gibiydi artık. Asiye kocasının sert poyrazlarının karşısında duramayan solmuş bir gül goncası misali savrulup duruyordu. Maşita ve Musa, kardeşlerinin bu şekilde aklını kaybedeceğini düşünerek ağlıyorlardı. Onlar içinde çok zordu Akın'ın yokluğuna alışmak.
Yusuf çıldırmıştı ama elinden bir şeyde gelmemişti Osman'ı önlemek için.Eli kolu uzun bilim adamı ve profesör Osman Kahraman nöbetçi aile mahkemesi kararıyla Akın'ın
geçici velayetini hemencecik almıştı. Hemencecik ispat etmişti öz babası olduğunu ve Asiye'nin oğlunu kaçırdığını ve yıllardır göstermediğini. Hal böyle olunca hemen almıştı geçici velayeti. Avukatlar, tamamen vekalet davasını kazanmasının yüz yüz olarak kesin olduğunu söylemişlerdi Asiye' ye.Osman hemen oğlunu alıp gitmişti adliyeden. Asiye peşinden gidecekken dayısı ve kardeşleri, Sevde annesi engel olmuşlardı. Asiye hiç iyi değildi çünkü. Hepsi iki gözü iki çeşme ağlıyordu Akın için.
Asiye eve girer girmez " yavrum benim! Yanıyor ciğerim Akın'ım! Neredesin sen ?! Sensiz nefes alamıyor bu annen yavrum! Ölürüm ben sensiz kuzum ! Yandım ben Allah'ım! Al canımı...!" Diye feryatları duyanların yüreğini dağlayıp gidiyordu.
Maşita ağlayarak " yeter artık Asiye! Bizde üzülüyoruz Akın için...! Ama kendini yedin bitirdin...! Ve biz kardeşimizin böyle kendini kaybetmesine dayanamıyoruz...! Alışırsın! Binlerce kadın var senin gibi!" Dedi yüreği yana yana yoksa kardeşi delirecekti görüyordu.
Asiye hıçkırarak " sen ne diyorsun abla?! Ben alışamam yavrumun yokluğuna! Babasıyla giderken anneciğim diyerek dudaklarını büzerek ağlayışı gözümün önünden gitmiyor... " der demez Maşita kendini kaybetmiş kardeşine bir tokat atarak sarstı " bizi de düşün Asiye! Bizde senin aileniz ve kardeşleriniz! Sen bitersen bizde biteriz...! Hakkın olan günlerde getiririz Akın'ımızı hasretimizi dindiririz...!" Dedi.
Asiye burnundan soluyarak ayağa kalkıp " bekara karı boşamak kolay abla! Ben anneyim ve bağrım yanıyor...! Keşke Osman'ın üzerine bu kadar gitmeseydiniz...! Asıl suç bende ilk günden teklifini kabul edecektim...! Ama siz bir yandan Osman bir yandan oğlumu da beni de bir ateşe attınız..." deyip elleriyle yanan bağrına vurarak " o benim bildiğim Osman'sa artık geri adım atmaz... Nereden çıktı bu El Malik'te bilmiyorum ki resmen adam benim Katar'daki görücülerin listesini sunmuş pislik..." dedi.
Maşita ve Musa, Yusuf, Sevde anne ağlayarak kara kara düşünmeye çoktan başlamışlardı da bir çare yoktu. Asiye bir hışım ayağa kalkıp koşarak evden çıktı. Hepsi peşinden koştular ama Asiye çoktan arabasına atlayıp gitmişti.
****
Osman karşısında bitmiş tükenmiş durumda olan karısına bakarak
" sen istedin bunu Asiye! " dedi.Asiye kocasının önüne çökerek
" Osman öldür beni daha iyi yalvarırım yavrumu benden ayırma..." dedi.Osman derin bir nefes alarak bakışlarını karısının gözlerine sabitleyerek " bu sonun böyle olacağı belliydi ama sen " deyip yutkunarak
" neyse konuşacak bir şey yok artık...
Ben oğlumu alıp ülkeme gideceğim birazdan..." der demez Asiye hıçkırarak " daha dava devam ediyor götüremezsin " dedi.Osman mağrur bir şekilde başını kaldırıp " velayet davası devam ederken geçiçi olarak velayet verilen anne ya da babanın ülke içerisinde başka bir şehre çocuk ile taşınmasında bir engel bulunmamaktadır. Hem ben buranın da Türkiye'nin de vatandaşı olup yarı burada yarı orada çalıştığım için bir sıkıntı da teşkil etmiyor... Özel olarakta izin aldım..." deyip yürüyüp gitti ve arabasına bindi.
Asiye kocasının aracının kapanan kapısına tutunarak " yapma bunu bana!" Der demez Osman kaşlarını çatarak " şartları biliyorsun Asiye, düşün taşın....!" Deyip basıp gitti.
Asiye ağlayarak olduğu yere çöktü.*****
Neler oluyor neler 😭
Osman niçin böyle bir şey yaptı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabr-ı Sükût 4.Seri (Ahde Vefa Asiye)
RomanceNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... "Ah ah bilimiydim ki...