Merkez Güçler Sınavı

94 18 2
                                    

Gemi hızla ilerlerken sınav alanına oldukça yaklaşmıştık. Yanımızda usulca gemiler ilerliyordu. Merkez güçlerin bir sınavı olmaya laikti, onlarca mezhep ve aileden gelen yüzlerce gemi ilerlerken aralarında en az dikkat çekenlerden biriydik.  Güvertede sadece 40 kadar genç katılımcı vardı ama bilmedikleri şey hepsinin birer canavar olmasıydı. 

Havuz vaftizi muazzam bir sonuç vermişti, herkes 9.aşama ilahi ruha ulaşmıştı ama bunun üstünü istemek sadece aptallık olurdu. 10 kişinin ruhunu 7.aşamadan 9.aşama'ya taşımak bir kişinin ruhunu 9.aşamadan üstün ruh yapmaktan daha kolaydı yoksa tarikatlarda herkes üstün ruha sahip olurdu. Bu yüzden tarikatlar 7.aşama ruha kadar öğrenci kabul ediyordu, merkez güç olarak ödüllerle onların ruhlarını yükseltebilirdi ama üstün bir ruha yükseltmek ? 

Bunu yapabilirlerdi ama gereklilik muazzamdı ve bunu sadece tarikat büyükleri karşılayabilirdi.  Genellikle tarikatta yüksek mertebe sahipleri kendi soyları için böyle bir fedakarlığa girerdi, öğrenciler için bu imkansızdı.

Bir insanın saf bir kutsal canavar kanı özümseyerek 9.aşamadan üstün ruha sahip olabilme ihtimali vardı ama bunu denemek büyük tarikatlar için bile imkansızdı. Saf kan hiç  kalmamıştı, evrende kalan kan özlerinin hepsi sulandırılmış versiyondaydı. Belki bazı harabelerde çıkabilirdi ama bulan kişi bunu neden paylaşsın ? Kendi özümseyecekti, kendisi bir saf kan olduğu sürece aileler tarafından hazine olarak görülürdü. Belki ailelerde bir kaç saf damla vardır, sulandırılmadan önce bir ihtimale karşı saklanıyor olabilir ama bu bile özel bir sır olduğu için hiç biri açıklamaz. 

Yani yarı kanların bu yerde hüküm sürdüğünü düşünürsek gemideki herkes merkez güç gereksinimi karşılıyordu. Her biri yarı kan olan muazzam yetenekli bireyler, yarı insan olarak belki biraz büyüklerdi ama sorun yoktu. Gruba tekrardan baktım, genç yeni adaylar etraftaki gemilere hayretle bakıyordu. Saçma bir şey yapma ihtimallerine karşı her birini yanında bir tane önceden dışarı çıkan aday vardı.  Ölen her bir kişi bizim için büyük bir kayıp olurdu, özellikle son hazineleri onlar üzerinde kullandığımızı düşünürsek, bu yüzden ekipmanlarını en iyi şekilde sağladık, her birinde en iyi kalitede büyük usta ekipmanları vardı.

Hazine deposunun envanterine bakarken iç çektim, kan özleri bitmişti, tılsımlar bitmişti, bitkiler bitmişti. Büyük usta aşama için işe yarar her şey bitmişti, zaten üstündeki değerli malzemeler çoktan atalar tarafından kullanıldığı için kule hazinesi şuanda çok fakirdi. Tabiki bu eserleri saymazsak, eser bakımından zengindik ama kullanamadığımı eserler ne işe yarar ?

Fırtına getiren gemi ? Efsanevi bir gemi ama kullanamıyoruz hatta onu ortaya çıkarsak anında hazine savaşının arasında ölürüz. Onun dışında diğer silahlar ? Tutar tutmaz silahın ruhu bizim ruhumuzu parçalar ve ele geçirirdi. Başka ne var ? İlkel taşlar ve yükseliş merdiveni ? Göksel generallerin olduğu bir yerde yada merkez güçlerde imparatorları sayarsak ölmek istemediğimiz için onlara birer mühür katmanı daha ekledik. Altın bir tabutta gibi hissediyordum, hazine içindeydim ama öldüğüm için kullanamıyor gibiydim.

Başımı salladım artık bunu düşünmemeliyim, en azından yükseliş merdivenini kullanmadık ve kulenin enerjisi bitmedi yani içeridekiler gelişmeye devam edebilirdi. Bitki bahçeleri büyüdükçe doğal hazinelerimiz geri gelecekti,  ayrıca canavarları rahat bıraktığımız için üremeleri artıyordu. Yakında sürdürebilir bir çiftliğimiz olacaktı, özellikle dünya ağacının etrafında büyüyen ipek böcekleri bize büyük kazandıracaktı ama asıl beklediğimiz şey kraliçe ipek böceğinin ağıydı. Şimdi yavrulamaktan ipek üretmiyordu ama ürettiği zaman göksel general zırhı için en iyi malzemelerden biri olarak çok işimize yarayacaktı. Asıl bir kaynaksa okyanusun içindeki çiftliklerdi. 

Yeniden 3.Kitap ( Cumartesi / 1 bölüm )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin