Kuklalarla savaştığımızdan beri üç ay geçmişti, bu dönem tarikata alışmaya başlamıştık. Aslında çok absürt bir şey yoktu, genellikle dersler branş branş işleniyordu. İsteyenler kendi derslerine katılabilirdi ama tabiki belli bir puan ücreti ödeyerek. Puanlar burada herşeydi, bir çok kişi ruh taşları ile puan almaya başlamıştı. Biz ise yeterli puan olduğu için hiç almadık, tam tersine satmak istedik ama bir süre beklemenin iyi olduğuna karar verdik. Sonuçta yeni katılanlar puan aldıkça puanların değeri yavaş yavaş artacaktı.
Sessizce otururken gün ışığının içeri girmesi ile uyandım. Bu gün katılınması gereken bir ders vardı, ayda bir tek bir ders olurdu. Bu derse katılım ücreti yada bir şartı yoktu sadece gelmek gerekiyordu. Yeni olduğumuz için genellikle konferans gibi geçer ve bize bilgiler verilirdi. Aybala ile hazırlanıp dersliğe doğru yürümeye başladım. Üç ay geçse bile insan çeşitliliği ve etkileyici yapılar beni şaşırtıyordu. Şeytan kadın ve diğerleri ile konuşmamız çok az oldu. Bir çok kişi arkadaş edinmeden önce bekliyordu, çoğunun beklediği şey diğerlerin gerçek güçlerini görmekti.
Sıradan bir eğitim kurumuydu, öğrencilerde sıradandı, herkes çıkar için bir birini tartıyor ve getirilerini inceliyordu. Ani bir arkadaşlık riskli olabilirdi, bir arkadaş yüzünden onun düşmanlarını nedensiz yere düşman edinebilirsiniz. Bunun için yakın olmanız gerekmiyor bir kaç kere yan yana yürümek bile yeterliydi, benim gibi aşağı diyardan gelenler sınıfta yok denecek kadar azdı. Diğer sınıflarda olabilir ama ilk üç sınıfta on kişi kadarı alt alemdendi yani 190 kişi bu yerden olduğu için zaten bir dışlanmışlık etkisi üzerimizdeydi.
Arkadaş olmaya değer mi ? Ne kadar güçlü olabilir ? Arka planı yok, güçlü bir ailesi yok. Bizim hakkımızda konuşulanlar bunlardı sadece ilk gün tanıştığımız Zamok ile arada konuşuyorduk. İlginç birisiydi daha hiç soyunu öğrenemedik onun hakkında çok yorum yapamazdım. Kukla savaşlarına katılmamıştı ama bir ay önce ilk kuklayı yendi, sınıftaki 20 kişi kuklayı yenerek aşamalarında yüzde yirmilik kısıma girmişti.
Dev adamın neden kaybettiğini daha iyi anlıyorum, hızlı değildi ama vuruşları çok güçlüydü. Kuklada zorlansa bile bu onun zayıf olduğu anlamına gelmiyordu. Sınıftaki hiç kimse zayıf değildi, ben bile herkesi yenebileceğimi net söyleyemezdim. Artık aşama geçme avantajım yok gibiydi, belki kendimden bir aşama üstüm ile biraz savaşabilirim ama kesin yeneceğimi söyleyemem. Öğretmenin dediiği gibi burada avantajlar yok oluyordu çünkü herkes bunlara sahipti. Bir özel fizik mi ? Herkese olmasa bile bir çok insanda vardı, güçlü soy ? Evet, güçlü yetenekler ? Tabiki, avantaj neydi ? Sadece savaş pratiği, gerçek savaş deneyimi. Tam olarak gerçek diyemeyebiliriz, birini öldürme deneyimi, kanasusamışlık karşısında durma deneyimi. Bunların eksikliği biraz olsun vardı ama bu kısa süreli bir şeydi, bir kaç yıl sonra ölmedikleri takdirde kazanacaklardı. Ölüm mü ? Evet çok fazla vardı, bir kaç yeni katılan umursamazca dış tarikatın eski öğrencileri ile düelloya girdi, bir kaç ölümden fazlası olmuştu.
Düello sahasına girdiğin anda ölüp ölmemek sadece rakibinim merhameti yada senin gücüne bağlıydı. Ölümsüzlük ? Evet, ilahi alemdeki bizler bir yandan ölümsüz sayılıyoruz, sonuçta beden yok olsa bile ruh kaçabilir ve bir konak bulabilir yada bir kişiyi elegeçirebilir ama rakip buna izin verir mi ? Ruhların yok edilmesi zor görünebilir ama burada bir çok kişi bu tarz teknikler biliyor hatta ilk bunları öğreniyor ki, bir ele geçirilme durumunda işgalciye karşı koysun yada rakibin kaçmasını engellesin. Rakip geri gelirse ve farklı bir bedende tanıyamazsan büyük bir sorun olurdu. Bu yüzden sık sık ruh tarama taşlarının kullanıldığını duydum, gerçek birini görmedim yada bunu denemedik. Bunu genellikle özel yerlere giren ve özel yetkililerin üstünde genel kontrol olarak kullanıyorlar, ailelerde ise zaman zaman tüm ailede arama için kullanıyorlar. Bizim için ? Pek gerekli değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden 3.Kitap ( Cumartesi / 1 bölüm )
FantasyUğur'un sınavı sonunda bitmişti, artık diğerlerini aramak için tüm evreni dolaşmaya başlamıştır.