Canavar Ormanı 2

100 15 2
                                    

Büyük bir sarmaşık ağı üstümüze doğru gelirken hemen geri çekildik ve silahlarımızla saldırarak karşılık verdik. Sarmaşıkların bir çoğu yok olurken, geri kalanlar geri çekilmişti. İleri bakarken beş metre çapındaki devasa lotusa baktık. Lotus çiçekleri hem asil hemde güzelliğin simgesiydi ama bu çiçeğe lotus demek oldukça güçtü. Büyük dev yaprakları birer lotusa benziyordu ama iğrenç kokusu ve görünüşüyle şeytani bir bitki olduğu belliydi. 

Zehirli bir sis yaymaya başlarken hemen Ella öne geçti ve ışıktan bir alan oluştururken iki güç bir biri ile çatışmaya başladı. Gümüş ışık ve zehirli sis çatışırken cızıltı sesleri çıkmaya başlamıştı.

-Uğur: Shiro, Kuro etrafa dikkat edin. Üçüncü bir tarafın katılmasına izin vermeyin. Claire, Raijin aynı anda saldıracağız.

Herkes başını sallarken Claire'nin anka alevleri gecenin karanlığını aydınlatmaya başlamıştı, Raijin mavi yıldırımını kontrol ederken ikisi aynı anda saldırarak element enerjilerini gönderdi. Dev bir ateşten kuş ileri fırlarken, Raiji'nin kol kadar kalın mavi yıldırımı arkasından yetişti ve ikisi birleştiği anda güçleri katlanırken canavara doğru yol almaya başladı, mızrağımı tuttum ve bir anlık fırsat için bekledim. Yüzlerce sarmaşık yerden fırlayarak lotus'un önünde bir duvar oluştururken iki saldırı sarmaşık duvarına çarparak patladı ve sarmaşıklar yanarken hızla ilerledim. Zehirden korkmuyordum, bu yüzden yaklaşabilecek en uygun kişi bendim. Hızla lotusun yanına geldiğimde lotus beni fark etti ve saldırmak istedi ama neredeyse tüm sarmaşıklarını saldırıyı engellemek için göndermişti ve hepsi yanmıştı. Canavar bitki tepki veremeden mızrağımı yatay bir şekilde savurdum ve lotusun kök kısmından keserken gövdeyi bir ağaç gibi yıkıldı, sarmaşıklar lotusun kontrolünden çıktığı anda bir süre çırpındıktan sonra kor halinde yere düşmeye başladı. Zemin yanan kömür halindeki sarmaşıklarla doluydu, lotusun bedeni düştükten sonra bir süre dikkatlice ona baktım ama hiç bir tepki yoktu. Claire ve diğerleri geldikten sonra lotus bitkisine baktık ve Claire parlayan gözlerle hemen yaklaşmaya başladı.

Lotusun her ayrıntısını incelerken ilginç bir bitki bulduğu için mutluydu, bir simyacı olarak bunun gibi bilinmeyenler üstünde çalışmaktan keyif alıyordu. Başımı salladıktan sonra lotus gövdesini yüzüğüne koydu ve gece boyunda dolaşırken mutlulukla mırıldandı.

Gecenin ortasında rahat ve geniş bir açıklık bulduktan sonra daha fazla ilerlemek istemedik ve bir nöbet sırası belirleyerek dinlenmeye başladık. Canavarların dikkatini çekmemek için ateş yakmamıştık ama basit bir oluşum kurarak kendimizi korumaya almıştık. Etrafa yerleştirilen on iki bayrağa bakarken gülümsedim, bu formasyon bayrakları gezilerde oluşumu kullanmak için idealdi, kulenin içinde neredeyse hiç oluşum bayrağı yoktu, çok nadir değillerdi ama hazırlama teknikleri bizde yoktu ve kalanların sayısı çok az olduğu için zor durumlarda kullanılıyordu ama gezegenin girişindeki şehirden onlarca bayrak almıştık. Shiro gibi ruhsal gücü yüksek olanlar bu bayrakları daha sonra inceleyecek ve üretmenin bir yolunu bulacaktı ama şimdilik onları kullanmamak aptallık olurdu.

Nöbet tutmama herkes karşı çıksa bile buna alışık olduğum için ısrar ettim ve 3.sırada nöbet tutmaya başladım. Diğerleri rahatlamış bir şekilde uzanıp meditasyon yaparken iç çektim ve etrafa baktım.

-Uğur: İmparatorluk muhafızları demek.

Yarı insanlar bana şimdi bağlı olabilirdi ama sonsuza kadar bağlı kalacaklarına inanmamıştım. Zaman ve güç her türlü insanı yozlaştırabilirdi. Özelikle salon büyüklerinin sahip olduğu muazzam güçle. Dış dünyayı tanıdıkça bana karşı bağlılıkları azabilirdi, bu yüzden kulenin içinde iki muazzam güç yapısı vardı. Birincisi imparatorluk ve imparatorluğa bağlı muhafızlar.

Yeniden 3.Kitap ( Cumartesi / 1 bölüm )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin