Olacak bu iş.

448 56 97
                                    

"Sana geldim."

Burnumu hafifçe çekip kaşlarımı çattım.

"Senin işinin başında olman gerekmiyor mu?"

Gözlerini kaçırıp tekrar bana baktı. Böyle bir tepki vereceğimi beklemiyordu anlaşılan.

"İzin aldım bugün. Dışarda dolaşırken seni gördüm. Beklemek istemedim. Sana mesaj atıp kendimi gizlemem aptallıktı-"

"Ve aptallık diye gördüğün şey nelere sebep oldu?" dedim sert sesimle. Kaşlarını çattı.

"Asım sana bir şey mi dedi? Ben ona kaç sefer dedim, açıklamaya çalıştım-"

"Sus artık." diye sözünü kestim. Gözlerim sulanıyordu.

"Çocuk musun sen Murat? Abime doğru düzgün söyleseydin seviyorum diye neden seviyorsun mu diyecekti? Evet, bende suçluyum. Mesajına karşılık verdim. Telefon numaranı çok önceden kaydetmiştim. Ben de seni seviyordum. Sevdiğini söylemen için benim sevdiğimi bilmen mi gerekiyordu? Bu kadar mı korkaksın? Bu kadar mı güvenmiyorsun kendine? Nerde o kendine güvenen, sert duruşlu Murat?"

Kızarmış gözleriyle bana bakıyordu. Yutkundum. Bana böyle baktıkça daha çok sinirleniyorum.

Yanağından süzülen yaşlarla başını çevirip histerik güldü. Boğazımın düğümlenmesiyle gözlerimi kaçırdım.

"Haklısın." dedi solgun bir nefes verir gibi. Gözlerimi yüzüne çevirdim. Yüzünü silip başını kaldırdı. Gözleri derin bakıyordu yine.

"Kabul ediyorum her şeyi. Her şeyde cesaretli olan ben, sende cesaretimi yitirdim. Üzülmeni hiç istemezdim-"

"Üzülüp üzülmemem bir şey değiştirmiyor, Murat. Eğer abim çok yükselmeseydi normal karşılasaydı ki karşılamazdı... Neyse boş ver. Benim gitmem gerekiyor."

Gözlerim sulanmak için hazır olda bekliyordu. Yanından geçerken elimde hissettiğim sıcaklıkla duraksadım. Elimi tutuyordu. Yutkundum. Başımı kaldırdığımda sert bakışları ile karşılaştım. Ufacık duygu yoktu gözlerinde.

"Her şeyi düzelteceğim. Karşımda duran abin bile olsa fark etmez. Ben seni zor durumda bırakmamak için sevgimi söylemeye çekiniyordum. Salak gibi..." deyip derin nefes aldı. Kaşlarımı çattım. Ne?

"Asım ile konuşup orta yolu bulabilirdik..."

Gözlerimi devirdim. Kafası yeni geliyor.

Aklıma gelenle duraksadım. Hâlâ elimi tutuyor. Kafam yeni yeni kendine geliyor.

"Elimi ne zaman bırakacaksın?"

Kaşlarını çattı. "Ne?"

Elimi çekiştirdiğimde elimi bıraktı hemen. O sırada sesini duydum.

"Farkında değilim-"

"Her gün elimi tutuyorsun ya! Sen de haklısın."

"Şu an bunu mu tartışacağız?" dedi gülerek. Kaşlarımı çattım.

"Hayırdır Murat Bey? Çok rahatsınız bakıyorum. Galiba çok kız eli tuttunuz siz. Mühendis kızları böyle mi etkiliyorsunuz?"

Kocaman açtığı gözleriyle bana bakıyordu. Bakmayı sürdürdüğümde ifadesi yumuşadı.

"Hayır kız eli falan tutmuyorum ben. Senin elini tuttum sadece." dedi gülümseyerek. Ses çıkarmadım.

"Benimle var mısın?" dedi sonra heyecanlı duruşuyla. İlk defa böyle görüyordum onu. Duraksadım.

"Anlamadım?"

"Şu inatçı abini dize getirmeye diyorum-"

"Ha biz şimdi evlenmeye karar verdik yani?" dedim şaşkın bir ifade takınarak. Güldü.

"Evet. Birbirimizi seviyoruz."

Hayır, gülmeyeceğim. Şapşal.

"Seni daha affetmedim. Sinirliyim sana. Kaç yıl bekledim seni lan. Öyle duygusuz bakıyordun ki aklıma bile getirmedim beni sevdiğini. Sana bakışlarımdan anlamadın ya seni sevdiğimi, diyecek söz bulamıyorum sana. Eziyet ettin ikimize de."

Sıkıntılı nefes verdi. Boyu uzun olduğu için üstten bakıyordu bana. Umursamadım.

"Kardeşim derken sana öyle bakamıyordum, kusura bakma..." dedi durgunca. "Beni affetmen için ne yapmam gerekiyor-"

"Sürün." dedim birden. Kaşlarını çattı. Ne?

Ne dedim?

Boğazımı temizledim. "Onu da ben söyleyim istersen." deyip gözlerimi devirdim. Tuhaf bir şekilde gülümsedi.

"Tamam lan." dedi sonra. "Sevdiğimi biliyorsun ya, sevildiğimi biliyorum ya buna da şükür."

Çocuk gibi seviniyordu önümde. Hayır, Özge. Affettim, demiyeceksin. Kalbine ihanettir bu. Aklını kullan.

"Aferin böyle devam et. Mühendis kızlara bakarsan yüzümü göremezsin bir daha, bilmiş ol."

Bu nasıl tehdit? Level atlamam lazım.

Güldü. Aklıma gelenle dudaklarımı araladım.

"Abimin gönlünü al, Murat. Kaç yıllık arkadaşsınız. Her ne kadar fevri davransa da beni düşünüyor."

Başını salladı. "Biliyorum... Zaten onunla göreceğim bir hesabım var."

Kaşlarımı çattım. "Ne hesabı?"

"Seni sevdiğimi söylemeden önce mühendis kızı üzerime sardı. Öncesinde sarsmıştım onu ama yine yapacağını yaptı. Gönlünü alıyım, pis döveceğim onu."

Lan!

Ulan abi...

"Anladım." dedim sert çıkan sesimle. Gözlerim yüzündeki kızarık ve morluklara kaydığında nedenini anladım. Abimin eseriydi.

"Ben gidiyorum." dedim birden. Aklıma gelenle gözlerimi etrafta gezdirdim. Elimde balonla Murat ile konuşuyorum. Babaanne?

Bankta oturuyordu. Gözleri bizdeydi. Sonra el salladı. Gülüyor mu?

"Sizi eve bırakıyım mı?"

Önüme döndüm. Ciddi durdum azıcık.

"Bence sen şansını fazla zorlama. Murat Dağlı gibi ol." deyip gözlerimi kıstım. Gülerek başını çevirdi. Sözleri üzerine gözlerimi devirip güldüm.

"Soyadımı da ezberlemişsin. Olacak bu iş."

***

Özge haklı, Murat haksız diyenler?

Murat haklı, Özge haksız diyenler?

İkisi haksız, Asım haklı diyenler?

İkisi haklı, Babaanne tatlı diyenler?

Herkes haklı-haksız, yazar hangi kafayı yaşıyor diyenler?

Anket oylarınızı bekliyorum sjsjs

Lütfen cevap vermeden geçmeyiniz mdnsjs

Seviliyorsunuz <3

ŞAKA! - TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin