Gerçek.

302 41 45
                                    

ÖZGE

"Bana oyun oynadınız."

Dirseğimi abimin omzuna atıp rahat tavırda konuşmaya başladım. Abim sırıtarak bana bakıyordu. Çok mutlu oldu. Canım abim.

"Bütün her şey benim başımın altından çıkıyor. Bana konuşabilirsin."

Yanağımı tutup sıktığında yüzümü buruşturarak önüme döndüm. Kolumu abimden çektim. Başımı dalgınca kaldırdığımda Murat ile göz göze geldim. Abimin karşısında oturuyordu. Gülen gözleriyle yanıma küçük bir bakış atıp önüne döndü. Yanımda babaannem vardı. Babaanneme baktığımda sabahtan beri aynı hâlde, düşünceliydi. Canım sıkılıyor.

"Hoca hanım sen de ayak üstü yalan söyledin." dedi abim keyifle. Önüme döndüm. Fatma Zehra karşımda oturuyordu. Çatık kaşlarıyla abime bakıyor. Sırıttım. Uff abi bu kızda aklın kıt çalışıyor.

"Yalan falan söylemedim. Acil ve önemli görüşmem Özge ileydi. Görev dağılımı yaptık. Benim görevim belirlediğimiz saatte seni buraya getirmekti. Acildi. Özge benim için önemli biri. Ayrıyetten doğum günü kutlaması önemli değil mi? Görüşmemde sen de yanımda olacaksın, diyecek hâlim yoktu herhalde."

Abim öne doğru eğildi. Fatma Zehra ifadesini değiştirmedi. Gülmemek için dudaklarımı bastırdım. Uff çok uyumlular.

"Beni dövdürteceğin kişi Özge miydi?"

Fatma Zehra yüzünde beliren gülümseme ile bana döndü. Onun da hoşuna gidiyor ama belli etmiyor. Seni gidi seni.

"Aynen öyle." dedi gülerek. "Özge'ye güveniyorum." diye eklediğinde göz kırpıp güldüm. Plan bu kadar iyi tıkırında ilerleyemezdi.

"Sen konuş lan. Cafe bahanesiyle... Hani bilmiyordun?" dedi sırıtarak abim. Murat yüzündeki gülümseme eşliğinde bana küçük bir bakış atıp abime döndü.

"Özge tarif etti bana da. Bazı yollar karışıyordu kafamda. Özge sıkı araştırma yapmış, şükret her gün abisi olduğun için."

Gülümsedim. Abim bana döndüğünde gururlu bir ifade vardı yüzünde. Yaşaran gözleriyle huzursuzca yerimde kıpırdandım. O sırada Fatma Zehra'nın yumuşak sesi geldi kulağıma.

"Teyzeciğim tanışamadık. Ben Fatma Zehra. Murat-"

"Biliyorum kızım. Özge söyledi." dedi durgunca babaannem. Gözlerim Fatma Zehra'ya gittiğinde eskisi gibi olmasa da gülümsüyordu. Murat'a döndü sonra. Murat, abime bakıyordu. Yanıma döndüm. Abim çatık kaşlarıyla Murat'a bakıp başını başka tarafa çevirdi.

"Pastayı yiyip kalkalım en iyisi."

Biraz beklememizin ardından garsonlar dilimlenmiş pastayı bize dağıttı. Abimin kulağının dibine yaklaşıp sırıttım.

"Ye bakalım. Beğenecek misin?"

Güldü. Pastadan bir parça alıp yedi. Yerken yüzünü buruşturarak tuhaf hallere sokuyordu kendini. Gözlerimi devirip güldüm. Ağzındaki lokmayı yuttuğunda bana döndü.

"Sanki bir şey eksik?" dedi düşünceli hâlde. Gözlerim pastaya gidip gelirken yanağımı sıkmasıyla gözlerimi devirip güldüm tekrar.

"Abi istersen yanağımı sana veriyim. Canın sıkıldıkça sıkarsın."

"Yok böyle iyi." dedi gülerek. Pastasını yemeğe devam ediyordu. Dışardan kendisine yeni oyuncak alınmış çocuk gibi duruyordu. Gözlerimi Fatma Zehra'ya çevirdiğimde abime bakıyordu. Gözlerinin güldüğünde yemin edebilirim. Sıramı abime verebilirim, o şekil. Yengecik diyeceğim günler yakın gibi.

Pastadan bir parça alıp yedim. Doğuştan mı pastacıydın kızım sen! Harikayım ben. Bayıldım.

İştahla pasta yerken babaannemin sesiyle duraksadım.

"Az ye, Özge. Yavaş ye. Sonra kilo aldım diyorsun yavrum."

Sertçe yutkundum. Başımı yanıma çevirdiğimde bir süre bana bakıp önüne döndü. Pastasından yiyordu. Elim masanın altından göbeğime gitti. Sonra kalçalarıma. Her yerim gözlerime büyük geliyordu. Babaannem sabah çikolata yediğim için basen yaptığımı söylediğinde moralimi bozmamaya çalışsam da içime oturmuştu. Çok mu yiyorum gerçekten?

Elimdeki çatalı tabağa bırakıp ellerimi kucağımda birleştirdim. Başımı kaldırdım. Murat'ı izledim uzunca. Abimle koyu sohbete dalmıştı. Çok güzel gülüyordu. Gayet fit bir vücuda sahipti. Oldukça yakışıklı ve etkileyici bir havası vardı. Yanında nasıl dururum acaba?

Acıyan gözlerimle dalgınca başımı çevirdiğimde yan masadan bir kız fark ettim. Dizlerinde biten elbisesi, incecik bacakları ve güzel yüzüyle manken gibiydi. Sarı saçları altın gibi parlıyordu. Bizim masaya baktığını fark ettim. Baktığı yönü takip ettiğimde Murat ile göz göze geldim. Gülüşü solarken kaşlarını hafifçe çattı. Ağlamamak için dudaklarımı bastırdım. Başımı eğip yavaşça yerimden kalktım. Dudaklarıma yalancı bir gülümseme yerleştirdim hemen.

"Ben lavaboya gidiyorum."

Kimseye bakmadan masadan ayrıldığımda Fatma Zehra'nın sesi gelse de arkamı dönmedim. Kimseyi yanımda istemiyorum.

Tuvalete girdiğimde kimse yoktu. Yanaklarımdan yaşlar süzülürken hızla suyu açtım. Titreyen ellerimle su çarpıyorum yüzüme. Kendimi bıraktım. Ağlıyorum. Soğuk suyun elimi dondurması umrumda değildi. Canım yanıyor.

"Ben kilo almadım!" diye bağırdım. Sesim tuvaletin duvarlarında yankı yaparken lavabo taşına tutunarak yere çöktüm. Ben ne yaptım size? Kendi hayatımı rezil ettim sadece. Kimseye zararım olmadı. Bütün zararım kendimeydi benim...

Çok... Çok güçsüzüm ben.

Gözlerimin önüne abimin gülen yüzü geliyordu. Güçlü durmam lazım. Yerimde doğruldum zorlukla. Gözlerimi aynadaki yansımama çevirdiğimde çok kötü gözüküyordum. Ardı ardına süzüldü yaşlar yanaklarımdan. Burnumu çektim hafifçe. Çaresizliğimi izliyordum. Benim normal, düzenli bir hayatım olmayacak mı?

Titreyen ellerimle yüzümü silerken yenileri ekleniyordu. Gözlerimi aynadaki yansımama çevirdim. En iyi şeyi yaptım, gün boyu umutla yaptığım gibi. Murat'ın gözyaşlarımı sildiğini hayal ettim. Ona sarıldığımda beynimi talan eden düşüncelerin ve tükenmişliğimin silindiğini hissetmeye çalıştım. Gözlerimi kapattım. Zihnime kaydetmek istedim o hissi. Umutsuzluğa kapıldığımda beni ayakta tutmasını istedim. Ağladığım gecelere serpiştirdim birer birer. Bir sır gibi hapsettim içime. Kimsenin göremeyeceği en derin yere.

"Özge..."

Duyduğum sesle gözlerimi araladım. Aynadaki yansımadan Murat'ı görüyordum. Yüzü gülmüyordu. Burukça gülümsedim.

Belki ben de bir kitap karakteriyim. Yazdığım kitaplardaki karakterlerden sadece biriyim. Gerçekten uzak duran hayallerimi aynadaki yansımadan seyrediyorum. Bölüm sonu geldiğinde yine çaresizlikle baş başa kalacağım. Tekrara düşeceğim sürekli. Kaç kere çakılacağım o soğuk zeminlere bilmiyorum ama devam edeceğim hayatıma kaldığım yerden. Başkalarının hayatlarını yazmaya devam edeceğim. Gerçek gülmeyi hatırlayana kadar.



ŞAKA! - TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin