Yol.

285 44 90
                                    

ASIM

"Asım..."

Elimi eğilmekten tutulan boynuma atıp başımı kaldırdım dalgınca. Murat sırıtarak bana bakıyordu. Kaşlarımı çattım.

"Ne var lan?"

Masamın önündeki sandalyelerden birine oturdu. O an fark ettiğim kişiyle duraksadım. Saniyelik bana bakıp umursamazca Murat'a döndü. Ayakta duruyordu.

"Hadi abi, geç kalıyorum." dedi sabırsızca. Başımı Murat'a çevirdim. Bu kızın ne derdi var?

"Birkaç ay önce beni götürdüğün bir cafe vardı. Adı neydi cafenin?" dedi düşünceli hâlde Murat. Düşündüm. Neydi?

"Yediveren Cafe... Ne oldu?"

"Doğru hatırlamışım bak." deyip gülerek ona döndü. Gözlerimi ona çevirdim. Yüzünde beliren gülümseme ile gözlerini bana çevirdi. Hissettiğim kalp atışlarımla yüzüm kasılıyor. Solan gülüşü ile gözlerini kaçırdı hemen. Sertçe yutkundum. Ne oluyor bana?

"Asım yolu tam bilmiyorum. Sana zahmet olmazsa Fatma Zehra'yı götürür müsün? Arabanı takip eder. Acil görüşmesi var."

Gözlerim saniyelik ona gittiğinde beklentiyle bana baktığını fark ettim. Yerinde dikleşti hemen. Acil görüşmesi mi var?

"İşlerim var, Murat. Daha bitmedi."

Murat öldürücü bakışlar atıyordu bana. Umursamadım.

"Tarif etsen günah mı olur?" diye çıkıştı, Fatma. Başımı kaldırdım. Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. "Burayı doğru düzgün bilmiyorum. Acil ve önemli bir görüşmem var. Ordadır bile. Dünden beri stresliyim zaten."

Kaşlarımı çattım. "Ne görüşmesiymiş bu lan?" dedim sinirle. Sesimin ayarını kontrol edemezken içimden saydırdım kendime. Uçma Asım.

"Sana ne be?! Bak benim tepemin tasını attırma dövdürtürüm seni. Boşuna kıro demiyorum sana. Hadsiz-"

"Gel." deyip bir hışım ayağa kalktım. "Götüreceğim seni oraya. Sonra o görüştüğün kişiyi dövüp geri döneceğim."

Kalktığım sandalyeden hızla kabanımı alıp yanına doğru ilerledim. Bir taraftan kabanımı giyiyorum. Sinirle bana bakıyordu. O sırada Murat'ın sesini duydum.

"Asım kendine gel-"

"Sus lan. Karışma bana. Kardeşimi üzersen sıra sana da gelir."

Odadan çıktığımda söylenerek beni takip etti. Gelen geçen bize bakıyordu. Yanıma geldi hemen.

"Sen neden bu kadar şiddete eğilimlisin? Meraktan soruyorum."

Gözlerimi Allah'tan sabır dileyerek sıkıca kapatıp açtım. Başımı ona çevirdiğimde tedirgince bana bakıyordu. Adımlarım yavaşladı. Gözlerini başka tarafa çevirip tekrar bana döndü. Baktığı yöne döneceğim vakit sesiyle duraksadım.

"Çok meraklı olmam benim suçum değil." deyip kaşlarını çattı. Bu ne tuhaf bir kız. Şimdi bunu mu tartışacağız?

"Az merak et sende. Sana ne? Boşuna sinirlenmiyorum ben. Her hareketimin bir sebebi var."

Başını salladı durgunca. "Tabii bir sebebi olacak. Koca adamsın, düşün bir zahmet." deyip umursamazca yanımdan geçti. "Hadi geç kaldım!"

Benimle dalga mı geçiyor?

Arkasından gittim. İlk defa bu kadar heyecanlı görüyorum onu. Dediği gibi önemli bir görüşme olmalı. Aklıma bir şeyler geliyor ama... Buraya geleli ne kadar oldu ki? Ya önceden tanıdığıysa? Aman bana ne?

ŞAKA! - TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin