7.Bölüm: Süpernova

16 3 0
                                    

Süpernova, enerjisi biten Büyük Yıldızların şiddetle patlaması durumuna verilen addır. Bir süpernovanın parlaklığı Güneş'in parlaklığının yüz milyon katına varabilir. 

Tüm eşyalarımı topladım, burada hiçbir şey bırakmadığımdan emin oldum. Onun hayatına annesinin isteğiyle dahil olmuş, böylece hayatlarımızın farklılığına büyük ölçüde şahit olmuştum. Evime gidip onunla olan hayatıma karar vereceğimi söylemiştim ama kararım belliydi, bu iş olmayacaktı.

O fazla romantikti ve seks yaptığımızda birbirimize bağlanabileceğimize inanıyordu. Benim buna inanmadığıma, buna bu kadar anlam yüklemediğimi görünce büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Benim taş kalbim, sarsılmaz zihnim yüzünden benden soğumaya çalışıyordu. Beni sevmemeyi deniyor ama bir türlü beceremiyordu. Benim de yapamadığım gibi.

Umut'la vedalaştık, o erkenden gitmişti. Ben de masayı topladım ve fazla eşyamdan dolayı çağırdığım taksiyi beklemeye başladım. Aşağıya inmek üzereyken bir el beni durdurdu ve sırtım kapıyla buluştuğunda nefesini yüzümde hissetmiştim. İki elini yanıma bırakmış, gözlerime acıyla bakmıştı. 

"Gitme." Neydi bu şimdi? Beni durdurmak için kendi düşüncelerini bir kenara bırakıp benimle beraber mi olmak istiyordu? Hayır, onun romantik hayatını başına yıkmayacaktım. Yine de içimin kıpır kıpır ettiğini itiraf etmeliyim. Biyolojiden nefret ediyorum! Ya da hayır, ona bayılıyorum. Gözlerini sımsıkı kapatıp derin bir nefes aldım ve ondan kurtulup kapıyı açtım.

"Bir süre görüşmesek daha iyi." 

                                                                🌑

Evet, bu olaydan sonra hiç konuşmadık. Ara tatilde memleketime geldim, ailemle vakit geçirmeye başladım. Onunla hemen sevgili oluşumuzda ikimizin de aceleci olması ve ilk görüşte birbirimize âşık olmamızın etkisi vardı. Şimdi de aynı hızda onu unutmalıydım. Sırf onu gördüğümde hormonlarım coşuyor diye kendimden vazgeçmeye niyetim yoktu, aynı şey onun için de geçerliydi. Daha önce ondan siyasi olayları bırakmasını istediğim için pişman olmuştum, onun ideolojisinden vazgeçmesini beklememeliydim. Ne yapabilirdim ki, ona gelecek zarar aklımı kaçırmama sebep olmuştu. Sevdiğim insanın başına bir şey gelmediğinden emin olarak yaşamak istiyorum. Şimdi kendimdeydim, onu kendi hayatıma dahil etmek için de çabalamayacaktım.

Eve geldiğimden beri yorganımın içine gömülüp kendimi karanlığa hapsetmiş ve uzay boşluğunda kalmıştım. Artık oradan çıkma vaktim gelmişti. Mutfağa geçtiğimde annem bana kavuşmanın mutluluğuyla en sevdiğim yemeği hazırlıyordu. Babam da elime ekmek sepeti tutuşturdu, birlikte oturma odasındaki masayı kuruyorduk. O sırada notlarımla övünüyordum, bu kadar çalışmanın meyvesini onların benimle gurur duymasıyla alıyordum.

Ben onlardan hiçbir şey saklamazdım. (Dayak yemem hariç tabii, canlarının yanmasını istemiyordum.) Uraz'ı anlatmıştım onlara, annem beni mutlulukla dinlerken; babam küçük kızının gönlünü kaptırmış olmasından ötürü buruk bir sevinç yaşıyordu. Onlara yaptığım çalışmalardan, aldığım burslardan, kabul aldığım üniversitelerden bahsettiğimde benimle iftihar ettiklerine bir kez daha şahit oldum. 

"Sağcılık solculuk mu kaldı artık, bunlar ülkeyi geriye götürmeye çalışıyor." dediğinde babamın aklının şu anda küçük kızının sevdiği adamda olduğunu anlamıştım. Tek çocuğuna kıyamıyordu.

"Sen onlara uyma annem, okumana bak. Biz seni oralara okumaya gönderiyoruz." Annemin en yaygın cümleleriydi bunlar, başımla onaylayıp içini rahatlattım. Babam hangi dersten büte kaldığımı sorunca afallamıştım, geç gelişim olarak uydurduğum yalanı sürdürebilmek adına bir dersin adını hemen söyleyiverdim. Sağ olsun annem mahalle dedikodularını bizimle paylaşmaya başlamış, ben de yalan söylemelerden kurtulmuştum. Doyduğumu söyleyip odama geçince de teleskobumu temizlemeye başladım. Yıldızlara bakmaya başlayınca sevdiğim adamı görüyor olmam ne kadar doğru? Onlar da bana ihanet ediyordu.

İdeallerin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin