6.Bölüm: Jus ad bellum

24 3 0
                                    

Jus ad bellum, savaşa girmeden önce savaş ilanını belirli haklı gerekçelere bağlayan kriterleri kapsayan Latince uluslararası hukuk terimidir.

Sonunda eve geçtiğimde canım annem beni Kamer'e emanet etmişti. Kendisi bu görevi öyle ciddiye almıştı ki birkaç gündür bizde kalıyordu. Umut'la bana çekidüzen vermişti, korkudan yerlere çorap atamıyorduk. Öğrencilik hayatımız kusursuzdu, her gün güzel yemekler yiyorduk. Annem de her gün geliyor fakat uzun kalamıyordu. Kamer ve annem arasında gerçekten müthiş bir bağ oluşmuştu. Sevdiğim kadın onun hatırı için bana bakıyordu, sanki her an beni terk edecekmiş gibiydi. Çünkü her gün evimizi ziyaret edenler arasında devrimci arkadaşlarım da vardı. Birlikte yaptığımız uzun sohbetlerden rahatsızdı, yanımızda bile oturmazdı. Siyasi iktidara, faşizme ve haksızlığa karşı haklı davamdan vazgeçmeyeceğimden artık emindi, her an terk edileceğimden bu yüzden korkuyordum.

Üç demlik çay bitirmiş, saatlerce sohbet etmiştik. Partiyle beraber alınan kararları konuşma sırası geldiğinde Kamer sessizce oturma odasına geldi, sonunda yüzünü herkese göstermişti. Belki de kabul etmişti, beni bu halimle de sevecekti.

"Okulumuzdaki şiddetli gerici saldırılar, direnen bizlerin direncini zayıflatmaya çalışıyor. Ayda bir çıkardığımız fanzinleri iki haftada bir çıkartmalıyız." diyordu Deniz, Kamer'in geldiğini benim dışımda kimse fark etmemişti.

"Üye olduğumuz siyasi partinin toplumsallaşması için sosyalizmi halka anlatmamız lazım. Sosyalist devrimi zafere götürecek bir gazete çıkarmayı planlıyoruz. Bu yüzden iletişim fakültesi öğrencilerine duyurduk, sokak röportajı yapacak muhabirler bize katılacak." Gamze onun sözlerini devam ettirmiş, çayından bir yudum daha almıştı. Sehpanın üzerindeki çikolatalı kurabiyeler herkesin gözdesiydi, sevdiğim kadının elleri çok lezzetliydi. Ben yalnız ona bakıyordum, onun gözleri ise hiçbir duyguyu barındırmıyordu. Bana aşkla baktığı günler mazide kalmıştı. Düşüncelere daldığım sırada Çağrı partinin programını anlatmaya sürdürdü.

"Devrimci gençlerin direnişini duyurmak adına kamusal alanlarda daha çok görev yapacak, halkımızı aydınlığa çıkaracağız. Sınıfsız, sömürüsüz bir dünyanın özgürce yaşanması adına..."

"Her biriniz koca bir hayal dünyasında yaşıyorsunuz. Sizin de eleştirdiğiniz iktidardan hiçbir farkınız yok, sizler de kolektif zekânın zayıf yönlerini bulmuşsunuz ve onların duygularına hitap etmeye çalışıyorsunuz. Canlı varlıklar içgüdüsel olarak bir önderin egemenliğine girer ve bu önder gücü eline aldığında zehirlenir. Kalabalığın ruhuna egemen olan duygu özgürlük değil, bağlılık gereksinimidir. Üzgünüm ama programınız koca bir yalan üzerine kurulu." Kamer, Çağrı'nın sözünü öyle bir kesmişti ki bizimkilerin her biri ona şaşkınlıkla baktı. Onun sunduğu bu korkunç fikirler bulunduğumuz ortamı bir anda mahvetmişti. Şu andan itibaren kimse gülümsemiyordu. Bizler farklı düşünceler karşısında kendimizi savunmayı iyi biliyorduk ama onun böyle düşüncelere sahip olduğunu beklemediğimiz için şok olmuştuk. Deniz derin bir nefes aldı, dostça ona gülümsedi ve açıklamaya koyuldu.

"Bizim iktidardan farkımız çok büyük. Bizler işçi sınıfının egemenliği için mücadele veriyoruz. Kolektif zekâ doğru tarafta örgütlenirse zayıf değil güçlü olacak, devrim yapacaktır. Bizler zayıf olanı kurtarmaya çalışıyoruz, senin kadar bilimsel bakarsak doğa gibi bizler de zayıf olanı terk etmeliyiz. Bu faşizmdir, Sosyal Darwinizm'dir. Bizler zayıf olanın yanındayız, güçlü olanın yanında olmamıza ihtiyacı yok." Sevdiğim kadının yüzünü hayal kırıklığıyla seyrediyordum. İdeolojilerimiz, ideallerimiz birbirinden öyle farklıydı ki... Zıt kutuplar birbirini çekmiyor, itiyordu.

"Güçlü olan değil, en iyi uyum sağlayan hayatta kalır. Gerçek bu, evrenin kuralları bu. Hoşunuza gitmeyen gerçeklikler yerine insanları hayallere çekmeye çalışıyor, kendinizi de kandırıyorsunuz." Onun bu soğukluğu her birimizi ürpertiyordu. Onunla kavga edemezdik, buna ben izin vermezdim. Deniz bana döndü, ben de laf dalaşını bitirmesi adına kaşımı yukarıya kaldırdım. Böylece herkes sevdiğim kadından gözlerini çekti, yeniden ortamızdaki sehpada bakışlarımızı topladık.

"Sosyal gerçeklik bilinci belirler. Proleter bilinci oluşturmak için Marksist yaklaşımlara işte bu yüzden sarılmalıyız. Bilimin bize başaramayacağımızı söylemesine izin vermemeliyiz. Gerçeklikten kaçış ve direnişi engellemekten başka yaptıkları hiçbir şey yok." Kavga bitmişti ama Deniz yine de ona laf dokundurmayı ihmal etmemişti. Kamer de sustu, elindeki çaydan bir yudum aldı. Hayata baktığı pencerede duygulara yer yoktu, beni sevmiyordu. Benimle birlikteydi çünkü biyolojisine karşı gelemiyordu. Hormonlarının esiriydi, onun için yazdığım şiirlerin hiçbirini anlayamayacağını görmek içimde koca bir boşluğa sebep oldu. Acaba ben mi çok romantiğim diye düşünüp duruyorum. Onun tüm korkunç yönlerini keşfediyor, sevmekten de bir türlü vazgeçemiyordum. Onun yanından ayırmadığı mantık bana bir kez olsun uğramıyordu.

Sevgilim, yolumu aydınlatan ay ışığım, adaletsiz evreni öfkeyle kuşanıp mücadele edişimin asıl sebebi... Bugün karanlığa yeniden sürükleniyordum. İyileştiğime karar veren sevgilim benden ayrılmayı dillendirmemiş ama memleketine gidip düşünmesi gerektiğini söylemişti. Beni görmeyeceği için benden vazgeçmesi de çok kolay olacaktı. Eşyalarını toplayışını tek tek izledim, bir köşeye geçip belli etmeden ağladım. Bu, son gecemizdi. Dizlerime başını koymuş kadının karamel saçlarını elimle tarıyordum, bu onun çok hoşuna gidiyordu. Televizyondaki film yalnız gürültüden ibaretti, ikimiz de dikkatimizi birbirimize vermiştik.

"Bana kızdın mı?" Neyi kastettiğini biliyordum, bu konuyu halletmeden gitmek istemiyordu. Aslında yaptıkları için ona kızmamış, hiçbir şey olmamış gibi davranmıştım. Anlıyordum ki onun içi hiç rahat değildi.

"Benden farklı düşünüyorsun diye sana kızmam. Sonuçta sen bilim insanı olarak batılı fikirlerle yetiştiriliyorsun." Saçındaki sol elimi bir anda tutup kendine çekti, oradaki yara izinde küçücük parmaklarını gezdirdi. Stresli olduğum anlarda oraya deli gibi kaşıdığımı söylediğinde şaşırmıştım, o söyleyene kadar bunu hiç fark etmemiştim. Şimdi de o tartışmadan sonra kanayıp kabuk bağlamıştı.

"O gün neden sen de fikrini söylemedin? Neden yalnızca Deniz konuştu?" Galiba ben de o esnada sol elimi kaşıyordum.

"Seninle kavga etmek istemiyorum çünkü. Seni kaybetmekten korkuyorum." Sesimiz de davranışlarımız da o kadar narindi ki birbirimizi kırmamak için büyük çaba gösteriyorduk.

"Benden farklı düşünüyorsun diye beni kaybetmezsin ama yaptıklarının sonucu olarak kendini yeniden hastanede bulursan... İşte o zaman..."

"Beni kaybetmekten mi korkuyorsun?" Sözünü bölüp bunu söylemiştim, kaşları çatıldı. Elbette korkuyordu, bu yüzden davamdan vazgeçmem için çırpınıyordu. Parmak uçlarım bu sefer hafif pembe olan dudaklarına gitti, bu yaptığımdan oldukça memnun olmuştu. Burada kaldığından beri sürekli cinsel bir birliktelik kurmaya çalışmış, ben bununla ilgili bir istekte bulunmayınca vazgeçmişti. Ama şimdi dudağında gezdirdiğim parmakları yalamaya başlamıştı, biyolojisinin ona emrettiği içgüdüyü ortaya çıkarmak için çabalıyordu. Ona olan sevgim yalnız içgüdüyle açıklanamazdı, ben ona doğa üstü bir aşk besliyordum.

Ben ne olduğunu anlamadan iki bacağını aralayıp kucağıma oturmuş, büyük bir iştahla boynumu emmeye başlamıştı. Hangi erkek onun bu isteğine karşılık vermezdi? Benim de vücudum sızlıyor, onun için kıvranıyordu. Ben de istiyordum ama o hazır değildi. Birbirimizi yeteri kadar tanımıyorduk, kendisini bana göstermemişti. Şunu biliyordum ki o cinselliği yalnız birkaç dakikalık sperm alışı olarak görüyordu, onun sevgisine en ufak katkı sağlamayacak olanı istemiyordum.

"Yarın yolun uzun, yorulmayalım. İyi geceler." İçim parçalanmış olmasına rağmen onu belinden tuttum ve koltuğa bıraktım. Ayağa kalkıp odama gittim. Gidiyordu, sevdiğim kadın benden ayrılıp ayrılmayacağına karar verecekti. Ben, her an gidecekmiş korkusu yaşadığım kadınla beraber olmak istememiştim. Biliyordum, uzak kaldığında benden ayrılması daha kolay olacaktı. Ve ben onu ne olursa olsun bırakmayacaktım.

İdeallerin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin