32.Bölüm: Voyager Altın Plakları

18 1 0
                                    

Voyager Altın Plakları 1977'de fırlatılan Voyager uzay araçlarında bulunan gramofon kayıtlarıdır. Plakta, dünya dışı akıllı yaşam formlarının ya da gelecekteki insanların bulması niyetiyle dünyadaki hayatın ve kültürlerin çeşitliliğini gösteren seçilmiş sesler ve görüntüler bulunmaktadır.

Yanımdan geçip giden Uraz'ı durdurmak için arkasından gidiyordum ki Umut'un kolumu sertçe kavrayıp beni içeriye sürüklemesiyle dengemi kaybettim. Hemen mutfağa koştum ve oradan kendime bir bıçak aldım. Deniz beni ona karşı uyarmıştı, bana zarar vermesine izin vermeyecektim. Artık, bana zarar veremeyecekti.

"Ben senden daha çok nefret ediyorum aşağılık herif, hayatımı mahvettin! Sırf birine aşık oldum diye bana yapmadığın kalmadı!" Büyük bir hışımla karşıma geçmişti, elinden gelse beni kendi elleriyle boğardı.

"O biri dediğin benim her şeyim, gerçekleştirmek istediğim tek devrim! Çok yanlış kişiye bulaştın." Bana doğru yaklaştıkça elimdeki bıçağı ona doğru savurdum, o ise elimde hiçbir şey yokmuş gibi rahat davranabiliyordu.

"Her şeyi söyleyeceğim, senin nasıl bir pislik olduğunu söyleyeceğim!"

"İstediğin kadar söyle, o artık benden ayrı kalamaz. O artık bana ait! Onun gibi romantik birisi vücudunu teslim ettiği kişiyi hayatta unutmaz." Bu duyduğum... Sanırım onun için doğru kişi oydu. Onun romantik düşüncelerine ben yakışmıyordum, eğer benimle olsaydı beni hiçbir zaman aklından çıkaramazdı. İstemiyordum, herkes kendi idealleri peşinde koşsun istiyordum. O hiçbir zaman planlarımın arasında olmamıştı, mantığım her zaman beni yönetmişti. Yine de sevdiğim adam mutlu olsun istiyordum, o Umut'la mutlu olamazdı.

"Seni halüsinasyon zannediyor!" diye bağırdım, birlikte olmuşlarsa bile Uraz bunun gerçek olduğunu bilmiyordu.

"Ama bak, gerçeğim işte!" Bana doğru hızlıca adım atmış, bıçağı tuttuğum elimi kavrayıp beni arkamdan sarmıştı. Artık elimde tuttuğum bıçak boğazımda duruyordu.

"Gerçekleri öğrenecekse benden öğrenecek küçük orospu! Sen de geldiğin cehenneme geri döneceksin!"

"Onu senin elinden kurtarmadan gitmeyeceğim!" Kendimi onun elinden kurtarıp kapıya doğru koştuğumda benden önce davranmış, önüme geçmişti. Bu sefer güçlü görüntüsünden sıyrılmış, bana gerçek olanı göstermişti. Kollarımdan tutup ağlamaya başlamış, önümde diz çökmüştü.

"Yalvarırım ona söyleme, benim söylemem gerekiyor. Benden daha az nefret etmesine izin ver. Lütfen yalvarıyorum sana, ne istersen yaparım." Biliyordum, onun gibi özgürlüğüne düşkünler birine yalvarmazdı. Benim hayatımı mahvetmiş birine acıyor muydum? Hayır, o istiyor diye değil, Uraz için susacaktım. Güven verici bir şekilde gülümsedim, onu ayağa kaldırdım.

"Nerede şimdi o?"

"Mezarıma gitmiştir, öldüğüme inanmak istiyordu." diyebildi hıçkırıkları arasından. Sevdiği adam onun ölmesini istiyordu, ona bundan büyük bir ceza verilemezdi.

"Sen yaşıyorsun Umut, çok kötü biri olarak yaşıyorsun. Sırf onu sevdiğin için yaptıklarını meşru gösteremezsin."

"Özür dilesem affeder misin ki?" Derin bir nefes aldım, merak içinde sorduğu bu soruyla onu affetme ihtimalimin ümidini taşıdığını gördüm. Onu daha da aşağılamak istiyordum, büyük bir kararlılıkla başımı kaldırdım.

"Denemekten bir zarar gelmez, değil mi?" Derin bir nefes aldı, gözyaşlarını bir çırpıda silip gözlerini bana dikti.

"Özür dilerim Kamer. Sana yaşattıklarımdan dolayı pişmanım çünkü onu benden çaldığını düşündüm. O zamanlar benim değildi, bunu yapmaya hakkım yoktu. Onunla aramdaki tek engelin sen olduğunu düşünmüştüm ama yanılmışım, en başından beri tek engel bendim. Bir sürü hata yaptım, bir daha olmayacak. Onu kazandım Kamer, kaybetmek istemiyorum." Rahatlamıştım, üzerimden bir sürü yük kalktığını hissettim. Aşağılık olan bu adam eziyet çekiyordu. Acı çektiği için memnundum, bana yaşattıklarını affetmem mümkün değildi.

İdeallerin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin