34.Bölüm: Konformal döngüsel kozmoloji

5 0 0
                                    

Evren'in kendini sonsuz döngüler halinde tekrar ettiğini ileri süren bir kozmolojik modeldir.

Uraz'ın hastaneye kaldırılmasının üzerinden iki ay geçmişti, ben ise onu ziyaret bile edemeden Amerika'ya dönmek zorunda kalmıştım. Derslerime odaklanmak zorundaydı, Luke her zaman bana yardımcı oluyordu.

Ona başıma gelenleri anlatmıştım, ondan hiçbir şey gizlemeyecektim. Olanlardan sonra bile beni sevdiğini söyleyebiliyordu, Uraz'ı unutana kadar beni zorlamayacağını biliyordum, buna gerçekten minnettardım.

Telefonum çaldığı için başımı kitaplarımdan ayırdım, beni Uraz'ın abisi Poyraz arıyordu. Ne alaka bilmiyordum, Uraz'a bir şey oldu korkusuyla hemen telefona cevap verdim. Luke'un Türkçe bilmiyor oluşu şimdi işime geliyordu.

"Merhaba Kamer, umarım rahatsız etmiyorumdur." Onun numarasını Selvi teyzeden almıştım, birkaç defa da konuşmuştuk. Şimdiki numaramı nereden buldu bilmiyordum, beni şimdi aradığına göre bir şey olmuş olmalıydı.

"Yo hayır dinliyorum, lütfen." Derin bir nefes aldı, sonra da hemen konuya girdi.

"Bak Kamer, beni baba kuzusu olarak görüyor olabilirsin. Babamın anneme yaptıklarına boyun eğdim ve babamın kuyruğu gibi hep onu takip ettim. Bazen birilerinin fedakarlık yapması gerekir. Eğer babam yönetebileceği bir oyuncağa kavuşamasaydı Uraz'ı asla yalnız bırakmazdı. O özgür olsun diye ben mahkum olmayı kabullendim. Çünkü bazı insanlar mahkum olamayacak kadar özgürlüğüne düşkün oluyor. Onu asla mahkum etmemeliyiz, bu onu iyice delirtiyor. Ama babam hastaneden çıkartmamakta kararlı, bir şeyler yapmamız gerekiyor. Onu hâlâ seviyorsun, değil mi?" Gözlerimi bana anlamsızca bakan Luke'a çevirdim. Benim Ceres'im o olsun istiyordum, Uraz benim için artık güzel bir rüya kalsın istiyordum. Uyanmıştım ve bitmişti.

"Bence bu konuşmayı Umut'la yapmalısınız, size ancak o yardım edebilir. O da Uraz'ın hastanede kalmasını istemiyordu."

"Umut yaşıyor mu?" Onların örgütlü oluşlarını tebrik ediyorum, iki ay boyunca nasıl saklamışlardı?

"Dediğim gibi artık ilgilenmiyorum, kendime yeni bir hayat kurdum. Size iyi günler." Telefonu yüzüne kapattım ve derslerime geri döndüm. Benden nefret mi ediyorsunuz? Güzel, nefret etmeye devam edin. Uraz'ın kurtuluşu ben değildim, bunun için benden nefret mi edeceksiniz?

🛸

Konformal döngüsel kozmoloji, teorik bir kozmoloji modelidir ve evrenin sonsuz döngüler içinde genişlediği ve sıkıştığı bir evrimsel süreci önerir. Bu model, Roger Penrose tarafından geliştirilmiştir ve genellikle büyük ölçekli yapıların evrenin genişleme ve sıkışma döngüsü içinde nasıl değiştiğini anlamaya yöneliktir.

Şimdi karmaşık bir şekilde ifade edelim:

Düşünelim ki, evrenimiz genişleme ve sıkışma süreçlerini yaşayan bir döngüsel sistem olsun. Bu döngüler, genel görelilik teorisine dayanan bir konformal simetriye sahiptir. Yani, evrenin büyüklüğü ve zamanın geçişi, bu simetri altında belirli bir şekilde değişir. Bu değişim, metrik tensörlerdeki konformal dönüşümlerle ifade edilir.

Özetlemek gerekirse evrenimizin döngüsel evrimi, belirli bir konformal simetri altında gerçekleşir. Bu süreçte, evrenin başlangıç ve sonunun olmadığı, sürekli olarak genişleme ve sıkışma evrelerinin yaşandığı bir döngüsel yapı gözlemlenir. Peki ben bunu neden anlatıyorum? Açıkçası hiçbir fikrim yok.

Deniz'i aradım, Poyraz abi numaramı ondan almış. Onun beni buraya getirebileceğine inanmış çünkü Uraz Umut'u hiçbir şekilde görmek istemiyormuş. Ona ulaşmanın, iyileşebilmesinin tek yolunun benden geçtiğine inanıyorlardı. Ama ben hayatımı bir başkası için yıkmayacaktım, bu kişi Uraz olsa bile.

Yine bir gün ders çalıştığım sırada bilmediğim bir numara tarafından arandım, bunu açmaya hiç niyetim yoktu. Israr eden aramalar yüzünden pes ettim, telefonumu açtım.

"Umut'un annemi benden çaldığını biliyor muydun?" Sesi çok yorgun geliyordu, yine de tonlamasından bana kızıp kızmadığını bile anlayamamıştım. İstemsizce ayağa kalktım ve panik bir halde cevapladım.

"Biliyordum, Deniz ve Gamze'nin düğününde öğrendim. Sana söylemek istemiştim ama Umut'un söylemesinin daha doğru olduğunu düşündüm. Ayrıca bunu bilerek yapamayacağını biliyorsun." Onu ciddi bir şekilde savunuyordum, Uraz'ın daha fazla üzülmesini istemiyordum.

"Önemli olan bu değil, ben bu gerçekle devam edemem." Kırgındı, sesi titriyordu. Ağladığını anlayabiliyordum.

"Herkes arayıp senin yanına gelmem için beni ikna etmeye çalışıyor." dedim acıyla yutkunarak. Onun ağlaması bile yüreğimi acıyla dolduruyordu.

"Sanırım bu sefer sen bile bana iyi gelemeyeceksin." Daha fazla dayanamadım ve yanında olmamı isteyip istemediğini sordum. Cevabı evet olsa gidecek miydim bilmiyorum, yine de bilmek istiyordum.

"Yalnızca buradan çıkmak isterim ama kendimi öldürmeyeceğime doktorumu ikna edemedim." Evet veya hayır dememişti, iki cevabı da söylememesi bana iyi gelmişti.

"Ondan intikam almak için çıkmak istiyorsan orada kalman daha iyi." Sanki aramızda hiçbir şey yaşanmamış, sanki birbirimizi hâlâ sevmiyormuşuz gibi arkadaşça konuşabiliyorduk. Aramıza giren mesafeler bize bu yeteneği kazandırmıştı.

"Evimi satıp herkesten uzağa gideceğim, onu affetmek mümkün olmadığı gibi intikam almak da mümkün görünmüyor."

"Onu affetmek isterdin değil mi?" Sustu, bir süre hiç ses gelmedi.

"Bence kendine zaman vermelisin, Umut'suz kaldığın günleri hatırlasana. Yeniden o günlere mi dönmek istiyorsun?"

"Daha mutluydum." dedi hızlıca. Bunun yalan olduğunu çok iyi biliyordum.

"Kendini böyle mi kandıracaksın?"

"Annemi özlüyorum." dediğinde konuyu değiştirmek istediğini anlamıştım. Ama konu zaten annesi değil miydi?

'Onu ben de çok özlüyorum. Seni bu halde görmek istemezdi."

"Beni Umut'la birlikte de görmek istemezdi." Sesi şimdi kızgın geliyordu. Onun katil olduğunu düşünüyor, buna rağmen bir türlü ondan nefret edemiyordu. Bu da onu bitmek tükenmez bir vicdan azabına sürüklüyordu. Bu acıyı çekmektense ölmek istiyordu. Onu çok iyi anlıyordum, biliyordum, tanıyordum.

"Selvi anne seni en çok onunla görmek isterdi. Mutluluğu hak ediyorsun." Derin bir nefes aldı, bir süre daha sustu.

"Ona bir şans vermeli miyim?" İstemsizce gülümsedim, onun masum hallerini sarıp sarmalamak istiyordum. Birinin ona tavsiye vermesine ihtiyacı vardı çünkü ne yapacağına bir türlü karar veremiyordu.

"Önce ondan sinirini çıkar, sonra da akışına bırak." Biliyordum ki hemen affederse vicdan azabı onu rahat bırakmayacaktı. Umarım Umut da bir geri zekalılık yapmaz ve affedilmek adına onun üzerine gitmezdi.

"Benden mantığımdan sıyrılmamı mı istiyorsun? Eski Kamer'e ne oldu?" Kıkırdama sesini duydum, kalp atışım artık düzene girmişti. Telefonu mutlu kapatsın istiyordum.

"Kamer asıl şimdi mantığına kavuştu. Sen ve ben aynı değiliz Uraz, aynı pencereden bakmıyoruz. Mantıklı davranmak seni mutsuz ediyorsa duygularınla hareket etmelisin. Umut ve sen aynısınız, birbirinizi iyileştirebilirsiniz. Çünkü onun da yaralı olduğunu biliyorum. Bunu sen de biliyorsun."

"Teşekkür ederim Kamer, beni yine kurtardığın için." Sesi huzurlu geliyordu, birkaç dakikalık bu konuşma benim hayatımda da çiçekler açtırmıştı. Rica ederim sevgilim, seni kurtarmak benim için bir şerefti.

İdeallerin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin