17.Bölüm: Dürüstlük Kuralı

17 1 0
                                    

Dürüstlük Kuralı, dürüst, namuslu ve makul kimselerin toplum içerisinde geçerli ahlaka, güvene ve dürüstlüğe dayalı olarak gerçekleştirdikleri davranışları sonunda meydana gelmiş ve herkesçe belirlenen kuralların bütünüdür.

Müstakbel kayınbabam Zafer amca beni gördüğü için hiç memnun olmamıştı. Mesela şu an benim kafamı kırsa ona karşı kendimi de savunamazdım. Ondan utanıyordum, kızının başına benim yüzümden gelmeyen kalmamıştı. Kolunu omzuma koyup beni oturma odasına sürükledi, galiba benim de beynimi kanatacaktı.

"Kızım seni bırakıp yanımıza gelemediğine göre seni baya seviyor anlaşılan. Kızımı sen mi bizden uzaklaştırıyorsun?"

"Baba, lütfen." Kamer araya girdi ve kayınpederimi oturttu. O da hemen yanına sokuldu, baba-kız birbirlerine sarıldı.

"Sen de mi buradaydın Uraz oğlum, nasılsın?" Neyse ki canım annem beni gördüğüne memnun olmuştu.

"Ne oğlumu bu Nergis, kızın ve sen beni delirtecek misiniz?" Sinirli konuşuyordu ama kızına özlemle sarılmaya devam ediyordu.

"Efendim ben kızınızla ciddi düşünüyorum, eğer kabul ederseniz..."

"Benim kızım okuyor ve okuyacak." deyip sözümü böldü. Nergis teyze ise bizim bu tatlı laf dalaşımız sırasında sofrayı kurmuştu.

"Ispanaklı börek de yaptım, buzlukta biraz ıspanak vardı. Haluj da var ama yoğurt bulamadım kızım." Bu fırsatı iyi değerlendirmek için hemen bizim evden getirebileceğimi söyledim. Ama Kamer de benim kaçmama izin vermedi.

"Umut'u ara getirsin, hem kendi de gelip yesin işte. Annem birilerinin karnını doyurmaya bayılır." Yüzünde acımasız bir gülümseme vardı. Daha önce de söylemişti, babasından korkuyor olmamı sevimli buluyordu. Ben de onun dediğini yapıp Umut'u aradım. Kısa süre sonra o da geldi ve bize katıldı. Haluj denilen şey aşırı güzelmiş, patatesli mantı demek de mümkün. En çok da onu sevdik ve afiyetle yedik.

"Sen ne zaman o güzel saçlarını örtecek şeyler takıyorsun kızım?" Bu duyduğumla boğazıma kaçan lokma yüzünden öksürmeye başladım, yanımda oturan Umut da hemen boş bardağıma sürahiden su doldurmaya başladı.

"Niye, yakışmamış mı babacığım?" diye sordu Kamer bandanasına dokunarak. Onun da yüzü düşmüştü ama benim kadar heyecanlanmamıştı.

"Benim bebeğime her şey yakışır. Şu staj işi nereden çıktı peki? Sen okul tatile girdiği an bize gelmek için sabırsızlanırdın, şimdi ne oldu?" Sevgilim artık yalan bulmakta zorlanıyordu, Zafer amca bizleri köşeye sıkıştırmıştı.

"Özgeçmişimde yazacak her şey benim lehime." dedi ve daha fazla konuşmamak adına ağzını tıka basa doldurdu. Ama Zafer amca onu konuşturmaya ant içmişti.

"Gerek yok ki buna, sen Amerika'da yüksek lisansa şimdiden kabul edilmedin mi?" Daha fazla dayanamadım, Nergis teyzeyi konuşturmak ve bir daha susturmamak adına yediğim patatesli mantının tarifini sordum. En ince ayrıntısına kadar anlatmaya başladığında sevgilime çaktırmadan göz kırptım. O da bana gülümsedi, onun gülüşüyle yüreğimdeki tırtıllar kanatlandı.

"İleride sen ne yapmayı düşünüyorsun Uraz?" Anlaşılan bugün yalnızca Zafer amca konuşacaktı.

"Efendim ben..." Ne diyecektim lan ben? Efendim bizler sosyalist devriminin öncü gücü olan işçi sınıfını örgütlemek ve devrime önderlik etmek için buradayız. İleride yalnız işçilerin hakkını savunan bir avukat olacağım demek daha mantıklıydı galiba. En iyisi bunları toparlayalım.

"Efendim şöyle ki ben ezilen ve hakkı elinden gasp edilenleri savunan bir avukat olacağım."

"Sen hiç para kazanamazsın o zaman." dedi bıyık altından gülerek. Benimle kavga etmeye çalışıyordu, kızının bana karşı olan sevgisini bitirmek istiyordu. Buna izin vermeyecektim, ben de gülümsedim. Umut bana şaşkınlıkla baktı, susmamı hiç beklememişti. O sırada telefonum çaldı, izin isteyip masadan kalktım. Biraz uzaklaştım ve cevapladım.

İdeallerin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin