12.Bölüm: Agoni

12 1 0
                                    

Agoni: Can çekişme

Hiç gitmiyordu kulaklarımdan onun sesi
Bakıyorum etrafa yalnızca bomboş bir arazi
Nasıl oluyordu her yerde yalnızca onu görüyordum
Ben aşkı ilk defa onunla tadıyordum

Şiirlerimin kalitesi düşüyor muydu ne? Ne yapalım, onsuzluk bana ilham vermiyordu.

Bizler tüm engellemelere rağmen gazetemizi çıkarmıştık. Birkaç tane de parklardaki bankların üzerine koymuştuk. Toplu taşıma araçlarının önlerinde satışa başlamıştık, okuldaki satışla ben ilgileniyordum, almak isteyen bana ulaşıyordu. Tabii güvenlikler bulduklarını geri topluyordu, bu yüzden alan arkadaşlarımızı gazetelerini iyice saklamaları konusunda uyarıyorduk.

Gazeteleri içeri sokmak için bizim eylemlerimize katılmayan kadın yoldaşlarımızın çantalarını kullanıyorduk, mimlenen bizlerin üzerlerini her geçen gün daha ayrıntılı arıyorlardı. Bir köşede içeri sokulan gazeteleri sırt çantama attım, ana kapıya doğru yürümeye başladım. Oraya her yaklaştığımda etraf daha çok kalabalıklaşıyordu. O esnada bahar şenliklerinin olduğunu hatırladım. Şenlik demeye de bin şahit istiyordu, ana kapının önünde bir sahne kurulmuştu ve tanımadığım bir şarkıcı bir şeyler mırıldanıp duruyordu. Rektör bunu buraya getirip koymuşsa zaten iktidarın maşasıydı. Kimse de eğlenmiyordu, çimenliklerde oturanlar yalnız birbiriyle sohbet ediyordu.

Sevdiğim kadını kalabalıklar arasında hemen kavradım, ona doğru dikkatlice yürümeye başladım. Sanki hızlanırsam benden kaçarmış gibi hissediyordum. Yanına oturduğumda hararetli biçimde çözdüğü denklemlerine ara verdi, masumca bana baktı. Çok sürmedi bu, kaşları çatılmıştı. Derin bir nefes aldım ve vizelerinin nasıl geçtiğini sordum. İyi diyerek geçiştirdi, ona attığım derin bakışlarıma karşılık vermiyordu. Ona yazdığım mektuptan da hiç söz etmemişti, açtığı güneşliklerle zaten beni affetmek için uğraştığını anlamıştım. Affetmek istiyordu ama haklı olarak yapamıyordu, onu çok kırmıştım. Gururunu ayaklarının altına ben sermiştim.

"Naber Uraz? Gazete sattığınızı duydum, ilk sayınızda size destek vermek isterim." dedi gülümseyerek Elif. Sırt çantamdan çıkardığım bir gazeteyi ona verdim ve saklamasını tembih ettim. İyi ki yanımızdaydı, eğer o olmasa Kamer benim ümüğümü sıkacakmış gibi bakıyordu. Ondan korktuğum kadar coplu polislerden korkmuyordum.

"Yarın bize gelmek ister misin Kamer? Güzel bir makarna tarifi keşfettim." Ağzımdan çıkan her kelime beni daha da utandırmıştı. Kendimi affettirmek için yaptıklarım anlamını yitiriyordu. Ve o cevap vermeye tenezzül bile etmemişti.

Onsuzluğu kabullenerek etrafa bakındım. Birkaç metre arkamda oturan gericiler tarafından izlendiğimi de o an fark etmiştim. Ayağa kalktım ve elime aldığım zaferimizi onların önüne serdim.

"Beyler, aydınlığa ulaşmak için gazetemizden almak ister misiniz? Okumaya en çok sizin ihtiyacınız varmış gibi duruyor." Beni gördüklerine hiç memnun olmamışlardı, hilal bıyıklı cengaver Turgutçuk beni ölümle bile tehdit etmişti.

"Beni öldürmeniz devrimi bitirmez. Öldürün, sorun yok. Artık önemi de yok, biz kazanacağız." Küçümseyici gülümseyişim suratıma daha çok yayılırken Turgut'un gözleri bir anda sevdiğim kadına çevrildi.

"Seni, hayatınla tehdit ediyorum dedim. Önemli olmadığına emin misin?" Önce arkamdaki Kamer'e sonra da karşımda sırıtan şerefsize baktım. Tüm vücudum titremeye başladığında büyük bir hızla ayakkabımın ucunu onun yüzüyle buluşturdum. Saniyeler sonra kendimi yerde bulmuştum, her biri bana tekme savuruyordu. Bu çok uzun sürmedi, arkadaşlarım da kavgaya girdiğinde her yer bir anda savaş alanına döndü. Birbirini ölesiye döven yirmi kişiyi ayırmak da kolay değildi, güvenliklerin müdahalesi bir işe yaramıyordu. Karşımdaki bıyıklılardan birinin suratına yumruk geçirdim, bir başkasına kafa attım. Arkamda hissettiğim narin ellere karşı havadaki yumruğumla beraber sertçe döndüğümde karşımda korkuyla sıçrayan kadını gördüm. Sevdiğim kadın benden korkmuştu, bana dehşetle bakmaya başladı. Sessiz hıçkırıklar eşliğinde ağlıyordu, onu ağlatmaktan nefret ediyordum.

İdeallerin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin