SON SAHNE

11 2 2
                                    

Veda

Avına gözlerini dikmiş bir sırtlan gibiydi hayata geçirdiğim pençelerim. Sonum başım ortam olmadı hiç. Bir gün güldüysem ardından gelen felaketleri hissettim damarlarımdan akan kan gibi. Kendimi normallikten korkulara fırlattığım da oldu en korkulu anlarda dizlerim titrerken bile gülümsediğim anlar da. İyiliği kucaklarken kötülüğü de kucak açtığımız anlar oldu dostlarımla. Bazen yara bere çıktık bazen anadan hür dimdik. Değişmeyen şey bağlılığımız oldu. Bir de yanımda uzanan güzel kalpli adamla aramızda ki bağ. Başlarda deli gibi sinir olduğum adam şimdi geri dönülemez bir şekilde hayatımdaydı. Gülümsedim elimle yeni  çıkmaya başlamış sakallarını okşadım. Dokunuşum onu hareketlendirdi yüzünü elime biraz daha yaslayıp mırıldandı.

"Koca bebek." İçten bir şekil de güldüm. Ne şeyler yaşamış bir çok şeyin üstesinden gelmiştik ikimizin de kalbin de oluşan söylenen kelebekler hareketleneni baya olmuştu biz kanat çırpmaya daha yeni başlaya bilmiştik.

"Günaydın uyuyan güzel." Bakışlarım anında gözlerine çıktı. "Diyene de bak sen daha yeni uyanıyorsun öğlen oldu." Belki abarttım ama olsun. Gözlerini yüzüme dikmiş bana bakmaya devam ediyordu uykulu hali o kadar tatlıydı ki dudaklarımı istem dışı ısırdım. Bakışları dudaklarım da oyalandı yutkundu koluyla destek alıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Bora meralindir." Biraz daha yaklaştı eli çenemi tuttu tutuşu davetkardı. "Meral Boranındır." Ardından dudaklarını dudaklarıma değdirdi gözlerim kocaman açıldı, kendime geldiğim de bende karşılık verdim. Öpüşü aceleci değildi alt dudağımı dişlerinin arasına alıp çektiğin de mırıldandım. Ellerim ensesini kavradı ona biraz daha yaklaştığım da hırıltılı bir ses çıkartıp geri çekildi. "Devam edersek." Sustu. Gözlerimi kaçırdım yataktan kalıp dolaptan bir şeyler alıp lavaboya geçtim. Kapıyı kapatıp sırtımı yasladım ellerimle yanaklarımı tutup öyle kalakaldım gözlerim aynayla kesiştiğin de adımlarım o yöne yöneldi. Şaşkınca gülümseyip ellerimi çektim. İnanamıyordum beni öptü Bora çekingenliği planları bir köşeye itip duygularıyla davrandı. Aynanın önün de daha fazla kalmadan üzerimdekilerden kurtulup sıcak bir duşa girdim. Lavanta kokulu duş jelini vücuduma sürüp havaya yayılan kokuyu içime çektim. Rahatlatıcı bir yanı vardı sonra bir şey oldu zaman makinasından yuvarlanarak cız bir sesle geçmişe fırlatıldım sanki. Silah sesleri, karlar, çamur, dereler ve kamyonet titreyen ellerimi kulaklarıma koydum derin nefesler alıp gözlerimi kapattım. Lavanta cinayeti zavallı yaşlı amca. Gözlerimden bir damla yaş yüzümden akan suya karıştı ama farkı yüzümü yakmasıyla kendini gösterdi. Başımı yukarı kaldırdım beyaz tavana baktım bir düre fısıldadım. Geçti. Titrek nefeslerimi düzene sokup suyu başımdan aşağıya akıtıp iyice durulanıp kurulandım. Siyah taytımı lacivert oduncu gömleğimi de üzerime geçirdim. Saçlarımı havluya sarıp odaya geri döndüm Bora odadan çıkmıştı. Masanın üstünden tarağımı alıp puf koltuğa kendimi bırakıp saçlarımı taradım. Havluyla biraz daha nemini aldım ardından ayağıma hareketli uzun çoraplarımı geçirip aşağıya indim.

"Kız kaynanan seni de seviyormuş." Sonra durdu Boraya baktı. "Bora bilir gerçi." Selim abimin Mert'e olan bakışlarını görmüş olsaydınız küçük dilinizi yutardınız Mert de yutmuş olacak ki omuzlarını düşürüp sessizleşti.

"Alışveriş mi yapsak bugün" Deren ne kadar alışveriş manyağı ise ben o kadar nefret ederdim. Hoşuma giden kitap, ayraç alışverişleri olurdu. Baygın bir bakış gönderdiğim de oflayarak ağzına peynir tıktı bu hareketine gülüp abime döndüm. "Annem nerede?" çatalıyla tabağını eşelerken bana baktı. "Köye gitti." "bana neden söylemedi." İç çekti benimse kaşlarım çatıktı. "Beni de arayıp söyledi sana ulaşamamış cenaze varmış." "kim ölmüş." Endişeyle dikleşmiştim. Elimin üstüne elini koydu. "Sakin ol uzaktan bir tanıdığıymış." "Anladım." Mekanı cennet olsun diye geçirdim içimden.

LAVANTA CİNAYETİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin