Cinayete ortaklık

41 13 0
                                    

14.BÖLÜM
"İnatla yaşamaya devam ettiğim hayatın sonu bu kadar kolay olmamalıydı..."

Çok lazımdı çünkü başka derdim yoktu zaten dün kendi evimde kalmak zorunda kalmıştım Derenin çok acil işi çıktığı için tıpış tıpış evime gitmek zorunda kalmıştım kürkçü dükkanına. Derin bir iç çekip sırama ilerledim Bora bana sinirle bakıp yerine ilerlemişti bile sanki ben çok meraklıydım sana dengesiz.! "evet herkes görevlerini aldığına göre birazdan çıkacağız." herkes mırıldanırken arkamızda  oturan mert her zamanki gibi gruptan yazmayı tercih etmişti.

KALİTE
Mert: Allah aşkına defolup gidelim şuradan kendimi zor tutuyorum bir mallık yapmamak için.
Yiğit: yan yanayız mert adam gibi dur.
Deren:Asabım bozuk zaten goy goy yapmayın.!
Ben: kızımı kızdırmayın.
Atalay: Ulan yan yana olan siz tek olan kim tabiki de benim. Ben yazmıyorum siz yazıyorsunuz müthiş.!
Mert: Kıskandı nxnxn
Yiğit: tamam oğlum ya.:D
Deren: aman Atalay ya snns
Ben: drama yapma snmsm

İnsan insanı kendinden terk ettire biliyordu fakat ben ihanet eden biri yüzünden değişmem insanlığım dan vazgeçmem herkes kendi hikayesini karalasın benim hikayem başka.

Yerimizden kalkarken Bora ya çaktırmadan baktım sesi çıkmıyordu aman konuşmasın zaten. Baktığımı görünce ne var dercesine kafasını sallayınca sinirle gözlerimi devirip çantamı koluma taktım. "Nereye gidiyoruz?" Mert de yan bir bakış attım. "farkında mısın bu soruyu hep sen soruyorsun. Oğlum bir dün de evin de otur." Ev deyince içim burkuldu evime gitmek için can atan ben şimdi geri geri gidiyordum çünkü sözde babam olan kişiliksiz evim deydi ve ben mecbur gidecektim dün gittiğim gibi.
....
Bora ile birlikte yolda yürürken yolun köşesinde kavga eden bir çift görünce durdum. Benle berber bora da durdu "ne oldu?" Elimle bir saniye yaptıktan sonra izlemeye başladım. Çocuk kızı itip arkasına bakmadan gittiğinde kızın bir süre arasından bakıp gözlerini sildiğini gördüm. Ardından yan tarafında duran inşaata hızla ilerlediğinde olduğum yerden koşarak kızın yanına ilerledim. Peşimden gelen Bora ne yaptığımı anlamıyor olsa da beni takip etmişti. Kızın kolunu tutup durdurdum. "Ne oluyor sende kimsin çek şu elini.!" Kıza baktığımda gözlerinin kizardiğini ağlamamak için kendini nasıl da kastığını gördüm. "Ben, beni boşver. Az önce olanları gördüm konuşmak ister misin?" Kız beni itip ilerledi. "Çelik şuradan.!" Peşinden gidecekken Bora kolumu tutu. "Rahat bırak istemiyor yanlız kalmak istiyor belli." Kolumu Bora dan çektim. "Ben o bakışları biliyorum. Kendine zarar vermek istiyor.!" İnşaata ilerledim. Kızı gördüm orada, yüksek de dikiliyor her an düşecek gibi sallanıyordu. Yanına geçip oturup ayaklarımı boşlukta sallandırdım. "Buradan düşersen muhtemelen ya parçalara ayrılırsın yada ölmeyip sakat kalırsın.." kızın bakışları bana döndü. "Beni rahat bırakacak mısın?" Kafamı iki yana salladım. "Hayır." Kız benden biraz daha uzak yere benim gibi ayaklarını sarkıtarak oturdu. "Sevgilimdi, şuan bile Sevgilim diyemediğim için canım açıyor ve bu onun umrumda değil. Sadece Zaman geçirmek istemiş. Öylesine bir şeymiş işte öyle söylüyor. Peki insan öylesine diye birinin aylarını çalıp kendisine aşık eder mi?" Ederdi çünkü insanların çoğu böyleydi. "Eder, fakat etmemeli... İnsanlar elde ettiği insanları önemsememeye başlıyorlar. Yani en azından bir çoğu.. bilmiyorum ben beceremem sende öyle sanırım. Ama hayat sen temiz düşünürken üstüne çizikler atar yapmam dediğin şekeri bile yaparken bulursun kendini. Bir insanı seviyormuş gibi yapmak çok kolay fakat onun hayatı seninle beraberken olduğu gibi güzel olamayacak bunu bilmelisin. Çünkü o her kimse kendinisini uğruna ölecek birini kandırarak kaybetti. Sense seni kandıran birinden kurtuldun." Kız bana bakmıyordu ama beni dinlediğini anlaya biliyordum. "Buradan atlamak için çıktın biliyorum. Ama bu yanlış evet belki susturmak dindirmek istiyorsun acını ama olmaz böyle değil. Hayat bisiler yüklüyorken bir yandan onarıyor sen önüne gelecek olan güzel şeylerden vazgeçmek için mi çıktın buraya? Sence de sana haksızlık değil mi." Derin bir nefes alıp devam ettim. "hadi gel seni en az benim kadar geveze olan arkadaşlarımla tanıştıracağım belki her beraber birimize ışık oluruz." Bir süre gözleri dolu dolu baktıktan sonra yerinden kalktı, bende kalktım sonra hiç beklemediğim bir şey yapıp bana sarıldı. Sonra burukça güldü. "Kabul ediyorum parçalara ayrılma fikri korkunçtu." Yorumuna güldüm. Sonra devam etti. "Ben Melis."
Yorucu bir gün olmuştu Melis hem aramıza hem de grup konuşmalarımıza katılmış bizimkiler ile iyi anlaşmıştı..
....
Okul okul okul.. sonunda bitmişti.
Bizimkiler dışarıya çıkarken ben eve gitmek istediğimi söyleyerek yanlarından ayrılmıştım. Evin yolunda yürürken keşke Derenlere gitmeyi kabul etseydim diye düşünmeden edemesem de sonsuza kadar öyle devam edemeyeceği için tıpış tıpış evime yürüyordum.
Soda ve süt almak için her zaman ki bakkala ilerleyip camdan olan hafif buhar yapmış kapıyı yavaşça ittim elimde zar zor tuttuğum soda ve sütü önüme düşürmeden koyduktan sonra gülümsedim. "Nasılsın kızım." "İyiyim abi sen nasılsın?" Durgun görüyordu. "Aslında bakarsan pek de iyi olduğum söylenemez..." Merakla kaşlarımı çatım. "Neden sorun ne?" Kafasını sıkıntıyla sallayıp dudaklarını yalayıp konuşmaya hazırlandı. "Bu bakkal benim için çok değerli anlamı çok büyük ama devretmek zorunda kaldım." Bu hiç iyi bir haber değildi hemde hiç. "ama abi bu bakkal sensiz olmaz ki neden satıyorsun?" "Borçlar bilirsin işte" eliyle boşver dercesine hareket yaptıktan sonra devam etti. "Benim için zor olan bu anıları devretmek yoksa bakkalın da değilim ben. Çok eskiden biri vardı kıvırcık saçlı top burunlu ince dudaklı... Hep bu bakkala gelir benle sohbet eder günümün nasıl geçtiğini sorardı ondan bir yaş büyüktüm ben. Sonra gün geçtikçe güzel şeyler oldu hatta son bir hafta kala evlilik hazırlıkları yapıyorduk." Sustu.. "noldu sonra abi." "Davetiyeleri göstermek için koşarak bana geliyordu. Benim de elimde onun en sevdiği çiçek vardı lavanta.. O bana doğru gelirken bende ona gülümseyerek ilerliyordum her şey birden oldu gözümün önünde kocaman bir araba ona çarptı ses hala kulaklarım da elimdeki çiçekler paramparça olmuştu onu orada kaybettim." Derin bir nefes alıp devam etti. "O günden beri dükkanın adını bu şekilde. Ben malın da değilim kızım." İçim parçalandı dinlerken diken diken oldum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum kendimi tutamayıp abiye sarılıp bakkaldan hızlıca çıktım gözlerimden akan yaşı sildim yavaşça. Herşeyden bu kadar çabuk etkilenmekten nefret ediyordum fakat bildiğim tek şey o bakkalı asla satılmayacaktı bunun için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırım.

KALİTE..

BEN: Toplanın bize gelin olay çözeceğiz...

Kısa süre sonra bu fikirden vazgeçip dışarda bir yerde buluşmaya karar verip onlar yoldayken bende onlara doğru yürümek için montu üzerime alıp evden çıktım.

Hah bizimkiler oradaydı ve saat geç olmasına rağmen gri bulutlar gökyüzünün karanlığa bürünmesine izin vermiyor gibiydi. "sen niye çıktın biz geliyorduk." Bora kaşlarını çatmış yanıt bekliyordu derin bir nefes aldım. "evde durumlar karışık dışarda daha rahat oluruz diye düşündüm. Sahile inelim yakın zaten." Hep beraber yan yana sahile yürümeye başladık. Ardından çok uzakta gelen bir bağırma sesiyle yere çöküp dinledik. "Abi yapma nolursun affet." Kel olan adam yerde yalvaran adamın karnına bir şey saplayıp denize itti.
Gözlerimi oradan hızla uzaklaştırıp gökyüzüne baktım. Bir yıldız kaymıştı...
Deren kendini tutamayıp çığlık attığın da adamların yüzü bize döndüğünde her birimiz titrek bir nefes tutup adamla göz göze geldik. "bu kez ağır sıçtık."
İşte hayat bu noktada yakaladı onları,Yedi kişi karanlığın ortasında öylece kala kaldılar..

"İşte hayat bu noktada yakaladı onları,Yedi kişi karanlığın ortasında öylece kala kaldılar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💕💕🍿 Yorumlarsanız çok sevinirim fikirlerinizi merak ediyorum..🐟

LAVANTA CİNAYETİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin