20.BÖlÜM *Yaşamak için gömmen gerekiyor Meral. Yap şimdi*
Kendime bile fazla gelirken birinde yer edinmeyi beklemek aptallıktı biliyordum fakat insan bazen aptal olmayı bile göze alabiliyordu. Derdim neydi bilmiyorum. Kalabalıkların arasında bile neden yalnız hisseder insan, kimsesiz. Durup baktığım da hayatımdaki insanları o kadar sıkı sarmışım öyle bir saflıkla kucaklamışım ki nereye konulduğumu görememiş sıkıca sarmaktan belki de bunaltmış sıradanlaşmışım. Hiç bulunduğunuz yerde öylece durup etrafınıza baktığınızda olmasam da olurmuş dediniz mi? Bu hisse itilip sıkıştınız mı. Kim yanındayım dese de ilk gözden çıkartacağı insanın ben olacağını da biliyordum bir gün tek başıma tüm yükün altında kalacağımı da. Hepimiz bir savaşçıyız kendi hayatlarımız da. Depremlerin sarsıntıların ve yıkımların olduğu tek başına savaştığın. Bugün o aynanın karşısına bir daha geç fakat bu kez lütfen ağlama.. sor sadece neden bunu bize yapıyorsun, bunu kendine neden yapıyorsun sor...
Yıldızlar o kadar küçüktü ki herkesin gözü Aya kaymış ona tutulmuştu..
"Bu ne?" Polisin sorusu hepimizi tir tir titremesine sebep olurken Boranın söylediği şey derin bir nefes çekip oradan bizi büyük bir merak kuyusuna çekmişti. "Arabanın bagajın da bu kadar içkiyi ne yapıyorsunuz.! yoksa araba kullanırken içiyor musunuz?" hepimiz kafamızı hayır anlamda sallayıp onaylamadığımız da Polis bey uzakta olan yardımcısını çağırdı. "Buğran buraya gel.!" el hareketleriyle ısrarla çağırdığı adam lamba ışıklarında bize doğru gelirken zor görünüyordu. "şunlara koklat alkol almışlar mı bak." Buğra hepimizi test edip hayır cevabıyla Polise döndü. "hayır Mehmet Abi temizler." Mehmet polis kafasıyla onaylayıp bize döndü. "Ne arıyor sizde bunlar?" Yiğit öne geçip hepimizi kurtardı. "Abi biz parti yapacaktık araba dolu olunca bagaja atalım dedik. Problem tam olarak nedir?" Hem tatmin etmiş hemde baskı uyguladı. "Problem yok. Şimdilik gözüm üstünüz de olacak nedense bir şeyler çeviriyor muşsunuz gibi geliyor bana. Gidebilirsiniz." "hoşça kalın polis bey." "iyi akşamlar polis bey." mehmet polis bize eliyle hadi hadi yaptığın da biz çoktan kendimizi arabaya atıp derin bir nefes vermiştik.
Eve döndüğüm de Melisle birlikte benim odama geçtik. "sence de çok tuhaf değil miydi. Ceset oradaydı.!" hızlıca yerimden doğrulup elimle ağzını kapattım. "manyak mısın kızım.!" "pardon panikledim." "neyse, evet aşırı tuhaf bir gündü." sonra düşünceli ses tonumla yeniden konuşmaya başladım. "mezarlığa gitmedik diye o adam sorun çıkartmaz umarım." tam bana cevap verecekti ki bir şey görmüş gibi bir saniye durdu ardından o yöne ilerleyip elinde iki telefon bir tane de kağıtla yanıma döndü." korkuyla ona baktım. "hayır Melis. O ne?" elinde ki kağıdı alçak sesle okudu. "salaksınız. Bir işi beceremediniz bundan sonra sizlere verdiğim telefonlarla haberleşeceğiz. Sizinkiler tehlikeli sizde olan telefonlarla bu konu hakkında mesaj dahi atmayın birbirinize dinleniyor olabilirsiniz. Polisi tanıyorum takınca takar dikkatli olacağız. Şimdi doğru evlerinizden çıkıp mezarlığın en karanlık ıssız yerine atıp gittiğimiz ceseti alıp gömüyorsunuz." Gözlerimi yumdum ve iten bir istekte bulundum. Lütfen lütfen kabus görüyor olayım yalvarıyorum.
Hayat diyerek geçemiyorum hiç bir problemden çünkü ne zaman bir sıkıntı çıksa sebebini kendimde arıyorum. Kendi içimden kendime lanet ederken Bora elini koluma koydu. "Meral." "Bora." derin bir iç çekti. "halledeceğiz Ve korkarım ki bu son cinayet olmayacak." Gözlerimi ona çevirdim haklıydı bunu yapmak zorundaydık ve bu yapacağımız son ortaklık olmayacaktı. "Nereye kadar sessiz kalacağız Bora insanları öldürüyorlar." Borayı tanıdığımdan bu güne ilk defa bu kadar çaresiz görüyordum. "Bilmiyorum. Bildiğim tek şey yapmamız gerektiği çünkü eğer yapmazsak gömülen kişi içimizden biri olacak." Tam o sırada bir el ateş sesi duyduk. Korkuyla yerimden sıçradım. Bora beni kolumdan tutup arkama çektiğin de ateş bize değil yerde yatan ceset içindi. "ölüye ateş mi etti onlar.!" Deren korkuyla konuşurken sesinin titremesine engel olamamıştı. Melis yanımıza yaklaştığın da hepimiz yan yana dizildik. "vay vay beceriksizler çetesi kurtuluş planları yapıyor demek?" Kel adam bize yaklaşmış sorgulu tavrıyla oldukça sinirli görünüyordu. "hayır." dedi Atalay. "öyle bir şey yok." Adamın gözleri Borayla benim aramda gidip geldi. "Melis ceseti al köşeye çek." "ne." adam sinirle nefes verdi. "hemen.!" Bora beni kenara çekip adama döndü. "sakin." söylediği şeyle adam silahını çıkarttım Boraya tutu. "tamam tamam çekiyorum." "bora sende kaz." Adama sert bakış atıp yanıma gelip kaldırıp çekmeme yardım edip kazmaya başladı. "sende kaz." kafa sallayıp kazarken bir yandan göz yaşlarımı siliyordum. Arkadaşlarımız yardım etmeye çalışınca adam sertçe kenara çekmişti onları. "ağlama yoksa çok kötü şeyler yaşayacağız." dolu gözlerimle ona baktığım da yutkundu. "ben ben gömmek istemiyorum." Bora elimi sıkıca tutu. "yol nereye gidiyor bilmiyorum umurumda da değil. Bildiğim tek şey nereye giderse gitsin yanında olacağım." Sonra arkadaşlarımıza baktı. "yan yana olacağımız. O yüzden şimdi kendin için bizim için. Yaşamak için Gömmen gerekiyor Meral. Yap şimdi." Uzunca bir birimize bakıp hala tutuğu elimle birlikte ceseti gömdük.
Enkaz altında kalmış tek kişi gibi geldik hepimiz birer taş kaldırmak yerine üzerimize taşları devirip tamamen kaybolduk.
<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVANTA CİNAYETİ (TAMAMLANDI)
ChickLitTüm hayatının bambaşka olduğuyla yüzleşen Meral içinde bulunduğu durumda ne yapacağını bilemez. Olan her şeyin yalan olduğunu öğrendiğin de kendisi gibi yakın arkadaşlarını da çoktan büyük bir çıkmaza sokmuştur. İçine hapsedildikleri yerde ne yaşaya...