IŞIĞIN KARANLIĞI

29 12 0
                                    

Bölüm.22*Her gülümsediğimizde hüzün el sallayıp içimize ilişiyordu. Sanki yasakmış gibi. Hayatın hangi dalından tutunduk bilmiyorduk ne kopuyordu dalımız nede tamamen tutuna biliyorduk. Kanıyorduk ötesi değil. Görünmez bir yaranın akışı..*

"Neredesin sen.!" Annem yine bu adamla kala kala özünden çıkmıştı. "dışardaydım işte." Yanıma yaklaşıp kaşlarını çattı. "ne bu sürekli dışardasın. Yetmiyor mu bundan sonra daha dikkatli davran." Gözlerimi kapatıp geri açtım. "tamam. ederim." Melis odasına bende kendi odama geçtim. Saat geç olmuştu eğlenmiş uzun uzun yürümüştük. Eğlenip saatlerce anlamsız bir şekil de ayaklarımın ağrımasını ve eve döndüğüm de uzandığım da ki o rahatlığı çok özlemişti. Aklıma gelen düşünceyle telefonumu tamamen kapattım o Adamın verdiği telefona baktım uzunca kapatsam olay çıkar mıydı. Derince nefes çekip kapattım. Bugün güzeldi ve öyle kalmasını istiyordum bir haber alıp kendimizi bir bodrum katın da veya mezarlıkta bulmak istemiyordum. Kısa bir duş alıp üzerimi değiştirip yatağıma geçtim. 

Uyandığım da son zamanlar sıklıkla yaptığım gibi korkarak telefonu açıp bildirimlere, mesajlara ve haberlere baktım. Boradan gelmiş olan mesajı mırıldanarak okudum. 

Boradan olduğunu gördüm. "biz ışığın karanlıyız. Sönme ihtimalimiz yok gök yüzünde ki yıldızların umudu var unutma. Tek şansımız karanlıkta parlamak sönme ihtimalimiz yok meral." Ardından bir mesaj daha geldi. "günaydın :)" uzunca ekrana baktım. Parmaklarım benden bağımsız hareket edip mesajı yanıtlamıştı zaten. Huysuz bir şekil de yatağımdan kalkıp yüzümü yıkamaya yöneldim. 

"Emin miyiz bu konuda?" Melis sorusuyla hepimizi germişti çünkü emin değildik. "Bilmiyoruz Melis fakat başka çaremiz yok." Yiğit haklıydı fakat kafamı kurcalayan bir şey daha vardı. "Peki haklısınız ama." Derince nefes alıp devam ettim. "Bu olanları Semih ile paylaştığımız da onun da başını belaya sokarsak?" Durdular bir süre. "Haklı." "Haklı diyorsun da ne yapalım Deren o adamı en iyi tanıyan Semih." Mert Atalayın sözlerini devam ettirdi. "Üstelik semihi o adam büyütmüş belki bizi bu işin içinden çekebilir." Sıkıntıyla nefes verdim. Denemek zorundaydık yanıyorduk ve bile isteye göre göre semihi de yapacaktık. Gözlerimi kapatıp ellerimi boynumda gezdirdim. "Başın mi ağrıyor?" Boraya kafa salladım. "Migrenim tutu." Arka cebinden cüzdanını çıkartıp içinden bir hap uzattı bana. Şaşkınca ona bakarken merakımı giderdi. "Migrenin olduğunu biliyorum ve yanında taşımadığını da. O yüzden ben yanıma almıştım olurda içersin diye." İstemsizce gülümseyip teşekkür ettim. Başım ağrır diye yanında hap mi taşıyordu? Ama neden bu kadar ilgilenmişti ki.

"Ne dönüyor burada semihle ne işiniz var.!" Melisa eli belinde sinirle bize bakıyordu. Lanet olsun! "Bir şey yok." Melisi kenara itip benim karşımda durdu. "Senin başının altından çıkıyor bunlar ben biliyorum." Gözlerimi yumup nefes aldım. "endişe edecek bir şey yok merak etme." "Orasını bilmiyorum. Semih den uzak dur.!" O sırada Semih sınıfın kapısında belirdi. "Melisa!" Bağırmasıyla ona döndük. "Çık ben gelicem yanına." Melisa öfkeyle çıkıp gitti. "Ne oluyor sorun ne?" Semihe bakıp sustuk. "E şey biz" yiğit Derenin sözünü kesti. "Aslında özel bir konu başka zaman sessiz bir yerde konuşalım." Semih kafa sallayıp elini omzuma koyup sınıftan çıktı.
"Bu kıza ne oluyor?" Bora o sırada tuvalete gitmişti. Mert gözlerini üzerimizden çekince Deren konuşmayı diretti. "Dökül Mert.!" "Tamam kankalar arasında sır olmaz. Bu kız semihin eski sevgilisi. Boraya da ben kötüyüm sana ihtiyacım var diye yanına çağırıyor işte bir nevi yumuşak yanını bulmuş kullanıyor. O gün beni melisayla konuşurken görmüştünüz tartışıyorduk. Bu konu hakkındaydı bora için kızıyordum. Sonra bana sevgilisi olduğunu Borayla mutlu olduğunu söylemişti. Fakat yalanmış Borayla konuştum. Sadece zor durumda olduğu zamanlar yanında bulunmuş o kadarmış." İstemsizce gülümsedim aralarında bir şey yokmuş. "Noldu Meral bir mutlu oldun sen sanki?" Melise sert bakışlar attım. "saçma sapan konuşma." Deren güldü. "sen ne zaman bunu desen karşı taraf haklı oluyor biliyorsun değil mi kankam." Sinirle nefes çekip sınıftan çıktım. "Kızdı." Mert'in söylediği son şey buydu ve kulaklarım da kalan gülüşmeleri. Haklılar mıydı mutlu mu olmuştum. Hayır tabikide neden mutlu olayim ki banane. Telefona gelen mesajla düşüncelerimden ayrıldım. Neyseki kendi telefonunun sesiydi o lanet adamın bizlere verdiği telefondan gelmiş olsaydı yine başımıza iş alırdık.
Anne: "Bu gece evde ol. Yemek yiyeceğiz.!"
Emri vakinin sözlük anlamısın anne neler oluyor sana böyle neredesin sen ne oldu sana böyle bu adam seni neden bu kadar değiştiriyor. Dolan gözlerimi silip mesaj yazdım.
"Tamam."
Uzatmaya gerek yoktu boşa kavga edecektik ne yaparlarsa yapsınlar artık sesimi çıkartacak güç bulamıyordum kendimde.

"Şu tabakları sofraya diz." Kafa sallayıp dediklerini yaptım. "soğuk suyu da koy." "Birde dolapta sarma olacaktı ısıt." Beni test ediyor gibiydi ne istiyordu bağırıp çağırmamı felan mı. Dediği herşeyi tek kelime etmeden yapıp sofraya oturdum. Kişilik bozukluğu yaşayan adam da baş köşeye oturdu. "Senin neyin var?" Annemin sorusuyla biraz durdum. Neyin vardı senin Meral diye sordum kendime önce. Bu içinde olduğun olaylar yetmiyor gibi annem diye kucaklaştığın kadın bambaşka birine dönüştü daha ne olsun diye yanıtladı iç sesim. "Bir problem yok." "Emin misin?" İç çektim. "ne duymak istiyorsun anne?" Nefes alıp verdi benim gibi. "Gerçeği." Pekala. "Yorgunum." Diyip kalktım. Onlar belki bedenen yorgun olduğumu düşündüler fakat ben ruhen ne kadar yorgun olduğumu kastetmiştim. Odama geçip günlüğüme bir şeyler yazmaya başladım.

Bugün vardık yarın var mıyız bilmiyoruz. Belki uykumuzda belki en korktuğumuz şekilde veda edeceğiz nefes almaya. Her ne şekilde olursa olsun, olsun artık dediğiniz duyar gibiyim. Demeyin geri dönüş yok gidilen yerden. Bir biletle veya tonlarca parayla bu gününe, hayatına geri dönmezsin. Aldığın nefeste faydan dokunsun öyle yada böyle gidiyoruz işte... Gitmeden elinden geleni yap ki keşke demeyesin insanı en çok bu keşkeler yorar.

 Gitmeden elinden geleni yap ki keşke demeyesin insanı en çok bu keşkeler yorar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
LAVANTA CİNAYETİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin