Suçlu kim

3 2 0
                                    

BÖLÜM.45

     Zaman için yapılacak bir şey kalmadığında kovamanın bir anlamı olmadığını görüyordunuz. Duvarda asılı olan saatin çıkarttığı tik tak seslerinin hep bir anlamı vardı. Buna inandım ve direttim. Dinlerken huzur buldum zamanın akışına bazen hüzünle bazen mutlulukla baktım ancak şuan gördüğüm manzara karşısında zamanın akış sesi ilk defa kulağıma korkuyla eşlik ediyordu. Bu eceldi ve biz cellatimizi tanımıyorduk.

"Bu nasıl oldu?"
"Bizden bilecekler."
"Bilemezler zaten buradan çıkmadık."

Atalaya döndüm.

"O da çıkmadı."

     Eylül yerde kanlar içinde yatıyor gözleri açık bize bakıyordu. Hızla yanına ilerledik.

"Bora polise koş yardım çağırsınlar nefes alıyor."
"Eylül hanım neler oluyor."
Gözlerini kırptı zorlukla geri açtı. "Siz değildiniz yanıldım."
"Zorlamayın zorlamayın nefes alın."

     Avuç içlerim kan içinde kalmıştı yarasına baskı uyguluyor tampon yapıyordum. "Sarı" diye mırıldandı.

    Ardından bir kaç polis içeriye koşturdu yanların da savcı da vardı.

"Siz ne yapıyorsunuz!"

    Yerde ölmek üzere olan polis erkek olan polise yaklaşmasını işaret etti.
Diz çöken polisin gözleri ağlamaklı yüzüyle eliyle yüzünü avuçladı kadının.

    Evliler miydi ya da nişanlı, içimden kaynar bir suyun aktığını hissettim.
"Onlar değildi." Nefes aldı.

"Bir kız. Sarı kıvırcık.." Gözlerini kapattı.

     Baştan aşağıya buz kestiğimi hissettim. Benim gölgesini gördüğüm kişiydi o olmalıydı. İçeriye bir kaç öğrenciden sonra çığlıklar ardı ardına gelirken Lara da girdi içeriye yüzünde sahte bir korkuyla dikilirken göz göze geldik.

     Onda sevemediğim bir şeyler vardı, içimi titreten enerjisini uzak mesafeden bile alabiliyordum. Mertle yakınlığından dolayı sessizliğimi koruyordum ancak onda normal olmayan şey her ney ise bulmaya hazırdım, belki yorgun fakat daima hazır.

"boşaltın burayı derhal!" Yerde kanlar içinde yatan sevgilisinin ya da her neyi henüz bilgimiz yoktu, kafasını kaldırıp bize kükreme edasıyla bağırdı.

    Elimde tuttuğum hırkanın kolunu çekiştirerek konferans salonundan çıktım. Kafam da rayına oturmayan şeyler vardı, biz odadaydık Meral hanım odadaydı başka birinin olma olasılığı yoktu. Birden aklıma gelenle durdum tam bizimkilere dönecekken Larayla göz göze geldik, biraz bekleye bilirdi şimdilik doğru zaman değildi çünkü bu kız her kimse ona zerre güvenmiyordum. Kameralar bizden bağımsız sadece kameralar vardı, bizim görmediğimiz ne varsa o kayıt almış olmalıydı ve bahse girerim ki katilin bizi dinletip görüntü alacaklarından haberi yoktu, bizim de olmazdı ancak biz daha önce yaşamıştık. Umarım düşündüğüm gibi olurdu da katil her kimse hesaplaşma vakti gelirdi.

     Sorulacak çok soru anlayacak çok şey vardı öncelik bizden ne istediği cinayetleri neden bizim üzerimize yıkmak istediğiydi, derin nefesler alarak ilerlemeyi sürdürdüm. "ben acıktım." yan gözle Mert'e baktım. "ay bende." sen eksik kalmazsın zaten yapıştın arkadaşıma neyse ki bunu içimden söylemiştim. İstem dışı Derenle bakıştık onun da rahatsız olduğu belliydi söylediği şeyle de düşüncemi doğruladı. "şu durum da bağrı boğazınızı tuttun." sesi buz gibi soğuktu saçlarımı önüme düşürüp sessiz bir gülüş bağışladım.

     Günün yorgunluğu omuzlarıma çökmüş koca bir ağırlık yapmıştı, iç çekip kendime sade bir kahve yapıp mutfak masasına oturdum. Düşünüyor düşünüyor bir yerde ipin ucunu kaçırıyordum, Sanki gökyüzünde bir iple aşağıya asılı bırakılmıştık seçimlerimiz elimizde bir bıçaktı. Kimi bıçağıyla bileğini kesti bazılarımız ise özgür kalacağını sandığı ipi, her koşulda ikisi de intihardı.

LAVANTA CİNAYETİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin