12. BÖLÜM
"korkuyor musun sen?"
"Saçma sapan konuşma!"Sorunsuz bir gün dileyerek okula gelmiş kantine inip kahve alıp bahçeye geri dönmüştüm beyaz etrafı yeşille kaplı banka yerleşirken karton bardağımı bükmeden yanıma koyup elimde ki dosyayı elime aldım içerisin de bölüm derslerinin notları bulunduğu kağıtlara bakarken iç çektim kafamı geri itip gözlerimi kapattım. "Meral?" Duyduğum sesle gözlerimi açıp kafamı öne çektim. "aa selam." tebessüm etti. "iyi görünmüyorsun gibi." kaşlarımı yukarı kaldırıp kafa salladım. "gibisi az kalır aslında." çatık kaşlarıyla eğik olan kafasını bana döndürdü. "sorun ne?" derin bir iç çekip salla dercesine elimi savurdum. "anlatırım bir ara." yerinden kalkarken parmağını bana doğrulttu. "anlatacaksın ama." gülerek kafa salladım. "anlaşıldı." gülüp ilerlerken arkasından baktım kafamı yana çevirdiğimde bana boş bir gözle bakan Borayı gördüm arkasında ise giden Semihe ve bana kızgınlıkla bakan Melisa. Kaşlarımı yukarı kaldırıp kahvemden son yudum alıp dosyaları iç içe koyup yerimden kalkarak okula ilerledim merdivenlerden çıkarken koridor da gördüğüm Atalaya elimle selam verip sınıfa girdim. Ah evet hoş geldin kimya sınavına Meral çalışmamıştım da neyse diye geçirdim içimden yapacağız bir şekil artık.
"Evet herkes yerleştiyse sınavı başlatıyorum." Sınıftan ses çıkmayınca hoca güldü. "tam da tahminim gibi" kafasını iki yana sallayarak konuşmaya devam etti. "ne zaman hazır oldunuz ki." Herkes memnuniyetsiz bir çekil de önüne konulan kağıda bakarken önüme konulan beyaz kağıt parçasına baktım iç çekip çözmeye başladım.
Aşağıdaki maddelerin hangisi petrolün ana bileşenlerinden değildir?
A)Ligroin B)Benzin C)Naftalin D)Asfalt E)Parafin mumu
Tabi diye geçirdim içimden Naftalin olmalıydı diğer sorulara bakarken aklıma olmadık şeyler geliyordu kendimi sınava veremiyordum. Berk yanlış yapmıştı, Annem babam olduğunu sanan adamı bana karşı savunmuştu kafamı nereye çevirsem sıkıntıydı, Aman Meral kendine gel kızım sen kafanı sınava çevir.
Sınavdan çıkmış Tarih dersine girmek için yerimde sağa sola sallanıyordum. "Meral." arkamı döndüm. "gelsene." Derenin yanına doğru ilerlerken Boranın da orada olduğunu gördüm yüzüm gerilirken tek rahatsız olan ben olmayacağım ki Bora elini çocuklara uzatıp yumruk yaptıktan sonra yanlarından ayrıldı "derdi ne bunun?" Mert burun büktü. "senle bir ilgisi yok kanka" kafa salladım. "belli oluyor." Yiğit lafı değiştirmek istercesine konuştu. "çıkışta bir şeyler mi yapsak?" Deren dünden razı bir şekilde hemen atladı. "ay çok güzel olur." Yiğit göz devirirken Mert elinde ki çubukları yemekle meşguldü Atalay onaylarken ben sessiz kaldım. "Bilmiyorum ben aslında iğrenç bir sınavdan çıktım zihnen çok yorgunum çıkışta duruma göre karar versek." Deren beni köşeye çekiştirdi. "kızım yapmasana şöyle sen gelmezsen gidemem." "o niye?" kafasını kaşıdı. "seni yalnız mı bırakacağım?" haklıydı onlarda kalıyordum benim sorunlarım yüzünden evde tıkılıp kalması haksızlık olurdu. "ben belki eve dönebilirim dönemezsem de çıkarız." Deren gözlerini büyüterek konuşmaya başladı. "saçmalama ben onun için söylemedim.!" elimle yanağını sıktım. "sorun değil yanlış anlamadım canım." kafasını yana çevirdiğin de bende baktığı yöne baktım Yiğit bize doğru bakıyordu Deren ona döndüğün de ise gözlerini devirip önüne döndü bu hallerine güldüm. "sakat." yanağından makas alıp Tarih dersine ilerledim.
Annem defalarca arayınca telefonu uçak moduna aldım. "nereye akıyoruz gençler" Mert mertlik yapıyordu yine. "hiç bilmiyorum." "buluruz." sessiz kaldım. Bora yanımızdan geçip giderken yüzüme bile bakmadı. "derdin ne senin ya" "ne dedin canım?" Kafamı Derene çevirdim sesli düşünmüştüm yine. "ha yok bir şey demedim." kuşkuyla bana bakıp önüne döndü. "yemek yiyelim ya midem sırtıma yerleşti yeminlen." Atalayın güzel yemek yapmasını midesine borçluyduk fakat bende feci açtım. "katılıyorum." Mert elini benim ve Derenin omzuna attı çocuklara da bakışlar atarak "o zaman bebeklerim önce tıkınıyoruz ardından kopuyoruz." göz devirdim. "abartı sanatı." bana küstün bakışlar atarak elini burnunu bükerek omzumdan çekti.
"seninle aramızda küskünlük var fakat bana tuzu vermen gerek." gülerek tuzu alıp Mertte uzattım. Önüme gelen Patatesle bakışırken çok da aç olmadığımı fark ettim içimden gelmiyordu bir şeyler yemek yada yapmak. Aklım Annem de, Berk de ve Bora daydı ne olmuştu ben varım diye yanımıza yaklaşmıyordu resmen ne yapmıştım ki. "ya ben çok daraldım biraz dolaşacağım size sonra katılsam olur mu?" Deren kaşlarını çattı. "ee yemeğine dokunmadın." omuz silktim. "aç değilmişim." Mert yerinden kalkıp yanıma geldi elinde tutuğu koladan höpürterek içip bana masum bakışlar attı. "ben küsüm diye mi gidiyorsun kuşum hiç öyle şeylere gerek yok tuzu uzatınca tuz barışlığı ilan ettim ben." bu haline burukça gülümsedim. "iyi ki varsınız." Mertte sarılıp herkese elimle selam verip dışarı çıktım ve arkamda bir sürü şaşkın yüz bıraktığıma emin olarak.
Kolumda ki saatime baktığım da yediydi havanın kararmasına daha vardı buda oturmaya devam etmem de sorun yok demek oluyordu. Gözlerimi mezar taşlarında gezdirdim ne boştu aslında her şey neden bu kadar yükleniyorduk düşüncelere, derin iç çekerken farkın da olmadan gözlerimden süzülen yaşların akmasına izin verdim ve de sesli düşünmeme. "ölmekten korkmuyorum, ödüm kopuyor fakat sebebi yaşayamadan ölmek istememem." burnumu koluma sildikten sonra gökyüzüne çevirdim kafamı. "milyonlarca insanı sığdırıyorsun içine ben neden yabancılaştım böyle." gözlerimi kapatıp toprak kokan havayı içime çektim ölü kokuyor gibiydi burası bana yaşama sığınmamı sağlıyordu. "selam" "Bora?" yanıma çöktü. "nefes mı alıyorsun?" şaşkınca baktım normalde biri görse ne yapıyorsun burada derdi. "yani bir nevi diyelim." sırttı ardından gözlerini kapatıp yüzünü gökyüzüne çevirdi istemsizce yüzünü inceledim. "benle derdin ne?" gözlerini açıp bana döndü. "ne?" kafa salladım. "evet benimle derdin ne yüzüme bakmıyor olduğum ortama gelmiyorsun bir sorun mu var?" olduğu yeri eliyle gösterdi. "olduğun ortamdayım." gözlerimi devirmeme engel olamadım. "kelime yapma bana." güldü. "farklısın Meral farklı kal olur mu?" ardından yanımdan kalkıp mezarlığın çıkışına ilerledi arkasından öylece bakmaktan başka bir şey yapamadım. "hey bora.!" olduğu yerde döndüğün de hızla ona doğru koştum yeterince yakınına geldiğim de; "ben bizimkilerin yanına geçeceğim eğer gelmek istersen birlikte gidelim." hava da kararmıştı kafamı etrafta gezdirirken güldü. "korkuyor musun sen?" gözlerimi büyüterek kafamı hızla iki yana salladım. "saçma sapan konuşma." "evet korkuyorsun." "yok öyle bir şey." çıkışa beraber yürüyorduk adımlarımı sayarken sinirlerimi bozmaya devam ediyordu. "karanlıktan korktuğunu bilmiyordum." "Bora.!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVANTA CİNAYETİ (TAMAMLANDI)
ChickLitTüm hayatının bambaşka olduğuyla yüzleşen Meral içinde bulunduğu durumda ne yapacağını bilemez. Olan her şeyin yalan olduğunu öğrendiğin de kendisi gibi yakın arkadaşlarını da çoktan büyük bir çıkmaza sokmuştur. İçine hapsedildikleri yerde ne yaşaya...