Seçim

33 9 1
                                    

Bölüm.28 Kocaman bir karmaşayla geldim. İç içe girmiş sorunlarla tutundum. Tamam bu kez dediğimiz de yeni yeni engeller geldi önümüze. Artık anlayamıyorum. Korkum vazgeçmek çünkü ısrarla tutunduğum dal nerenin kökü anlayamıyorum. Birini sevmek bir olmak değil midir? Neden umursamaz bir bencil gibi yaşıyorsunuz. Biri sizi seviyor diye istediğiniz her şeyi yapamazsınız. Ben anlamıyorum sizleri bu kadar mı ölümsüz sanıyorsunuz kendinizi.

Bana umutla bakan kadının gözlerine baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bana umutla bakan kadının gözlerine baktım. Ne arıyordum bu gözlerin ötesinde ne bekliyordum bilmiyorum. İçimden hıçkırırarak ağlamak geçiyorken acı acı tebessüm edip kollarımı karşımdaki kadına sardım. Bizi dışarıda bekleyen arkadaşlarımın ve üvey abimin yanına ilerlerken derin bir nefes aldım.
"Konuştunuz mu?" Hep beraber oturup çay içerken deren kulağıma fısıldadı kafamla onu oynayladım. "Mektup da senin üvey abim olduğu yazıyordu?" Selim kafasını salladı. "Evet beni daha küçükken yetiştirme yurdundan aldılar." Derince nefes çekip devam etti. "Orada işler zordu benim için annenle baban beni o halde gördüklerinde bırakamadılar." Şimdi herşey daha netti. "Tabi bu abin olduğum gerçeğini değiştirmez ona göre davran." Alayla güldüm. "Ciddiyim küçük." Kafa salladım. Gözlerim yeni tanıştığım kadına anneme kaydı hüzünle, özlemle bana bakıyordu. "Çocuklar bu arada ben artık burada kalıyorum." Sonra melise döndüm. "Sende benimle kalıyorsun" ardından anneme döndüm. "Tabi senin içinde bir sakıncası yoksa." Çayından aldığı yudumu hızla yutup bana cevap verdi. "Olur mu öyle şey kızım tabikide kalabilir. Hepiniz istediğiniz zaman gelebilirsiniz." Tebessüm ettim. Melis mahçup bir şekilde teşekkür ettiğinde annem elini onun elinin üstüne koydu. "Okul ne olacak?" Yiğit sorulması gereken en önemli soruyu sormuştu. "Aslında bakarsanız." Diye söze giren Üzey abim selim devam etti. "Ben Meral için benim gittiğim okulu düşünmüştüm. Fakat sizlerin birbirinizden ayrılmak istemeyeceğinizi düşündüm o yüzden de aynı okula kayıt yaptırırsınız diye umdum." Herkes bu fikri onaylamıştı. "Ama evlerimize uzak da onu ne yapacağız." Derenin problemi öne sürünce annem söze girdi. "Eğer sizin için bir sıkıntı olmayacaksa ve rahat edecekseniz. Bizim üst kat boş orada kalabilirsiniz." Ardından derene döndü. "Sen bizimle kalırsın çocuklar da üst katta. Tabi isterseniz." Ailelerine diyecekleri şeyler neydi bilmiyorum fakat hepsi onaylamıştı. "Zaten bir olmamız lazım ayrı ayrı tehlikedeyiz." Atalay haklıydı hemde çok haklıydı. Ardından telefonumuza mesaj geldi. Hepimiz ellerinize telefonu aldığımız da bu anı en iğrenç yerden tanıdık.

Bilinmeyen.
Hemen attığım konuma gelin. Sizi bekleyen bir ceset var.!
Kimdim ben şimdi bunca zaman kendim diye bildiğim yanlarım da yalan mıydı yoksa bu sahtelik kandan gelen bir virüs müydü?
Karanlıktan korkan her defasında ona sığınanım. Korkularımın acılarımın üzerine sürekli yürümem beni yıpratsa da uslanmadan, pes etmeden ilerlemeye devam eden kişiyim. Arkadaşları tarafından bir türlü sevilmeyen ardından kimsesiz kalanım. Babasının sertliği sevgisizliğini hayatına aldığı insanlara adayanım. Ben kocaman bir haksızlığın ortasında haklı olanım. Suçlanan küçük günah keçisiyim. Bu benim hikayem, küslüklerim, kırgınlıklarım, mutluluklarım vede ilkerim. Ben herşeye rağmen nefes almaya çalışan kocaman dünya da tek bir kişinin gözlerine bakan kişiyim. Ben kim miyim acılarla sarmalanmış küçücük bir mutluluk avcısıyım..

Ne yapacaktık bilmeden birbirimize baktık yeni kavuştuğum anneme ve üzey abim arasında gitti geldi gözlerim ardından bizimkilere baktım sudan çıkmış balığa dönmüştük hepimiz.
"Ne yapacağız."
"Gitmeyeceğiz." Bora o kadar kesin konuşmuştu ki ama unuttuğu bir şey vardı.
"Adamın elinde görüntüler var gitmediğimiz anda polise gidecek." Sıkıntıyla nefes verdim.
"Ne yani bu adam size ceset taşıtırken kameraya mi aldı?"
Selim'in surusunu Atalay kafa sallayarak yanıtladı. Yiğit Derenin omzuna koymuştu elini son olaylardan sonra hiç bir şey yokmuş gibi davranmaya karar vermiş fakat farkında olmadan daha yakın olmaya başlamışlardı. "Bence gidelim." Mertte şaşkınca baktım. "Ne.!" "Saçmalama." "Kafan mı güzel mert."
"Delirmiş." Mert kafasını iki yana sallayıp saçlarını karıştırdı. "Hayır. Gitmezsek burayı bulacaklar gidelim ve hiç bir şeyden haberimiz yokmuş gibi davranalım. Aksi taktirde gerçek baban olmadığını öğrendiğini bilirse üzerimize daha rahat oynayacak." "Haklı." Dedi selim.

"O zaman gidiyoruz..."

LAVANTA CİNAYETİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin