2.1

3.5K 198 58
                                    

"İlk kapıyı sen çal Nuriye." Diye fısıldadım. "Ben en arkada duracağım."

"Ben çalmam. Aylin Sultan direkt üzerime atlar vallahi."

"O zaman Kedi sen aç."

"Rüyanda bile göremezsin Şule. Senin yüzünden Aylin ağzımıza sıçacak."

"Öyle demesene ya! Of! O zaman sen açsana Dolunay." Diye sordum son şansımı deneyerek.

"Niye ben ya?!" Diye cırladı. Ona sen bir açma bak ben seni ne yapıyorum bakışlarımı atacakken Nuriye suratıma küçük bir tokat atıp "Aypatimi tehdit edemezsin!" Dedi.

Ona göz devirip bir adım öne çıktım. Onlar en öndeyken uzanıp zile bastım ve hızlıca merdivenlere koştum. Onlar şaşkın şaşkın dururlarken kapı açıldı.

Ve siz merak ediyorsunuz değil mi şu an ne oluyor? Kısaca özet geçeyim.

Katty, Kelly, Dolunay ve Şule salondayken

"Saçımı boyatacağım!"

Derin bir sessizlik.

Ve çığlık. "Ay! Çok güzel olur! Hangi renk istiyorsun Şulepatim?" Dedi Kelami mutluluktan havalara uçarak.

"Bayadır kızıl düşünüyordum aslında. Koyu kırmızı falan."

"Dur bir bakayım..." dedi ve işaret parmağını çenesinin üstüne koyup kafasını aşağı yukarı salladı. "Hmm. Evet. Yakışır sana. Ne zaman gideceğiz?"

"Yarın gideriz olmaz mı? Hem geç oldu."

"Olur!" Dedi Selami şakıyarak. Diğerlerine baktım. Onlar da kafalarını salladı.

Çikolata çöplerini çöpe atıp kırıntıları da süpürdükten sonra hepimiz koltuklara yayıldık. Annemin yarın özel dersi olacağı için o erkenden yatmıştı.

"Eee? Sizin okulunuz yok mu yarın?" Diye sordu Kedi. Dolunay benden önce cevap verdi. "Yok?"

Ağzımdan 'hih' diye bir ses çıktı. "Yarın Emir'le ödevi bitirmem gerek. Ondan sonra gideriz."

"Tamam. Biz zaten burada oluruz." Diye cevap verdi Kedi.

"İyi."

Daha sonra Selami sevgilisiyle ingilizce anlamadığım bir şeyler konuştu. Kedi telefonuyla ilgilendi ve Dolunay'ın suratı asıktı. Kolunu dürttüm. "Pşt. Suratının şekli ne öyle? Ne oldu?"

"Hiç," diye mırıldandı. "Kaan'la kavga ettikte biraz."

"Kesin sen başlatmışsındır. Çocuk çok pozitif yoksa."

Suratı biraz daha asıldı. Anlaşılan Dolunay başlatmıştı. Omuzunu dürttüm. "Boşversene. Bende Arden'le küstüm zaten."

"Arden? Şu Kaan'la birlikte yaşayan çocuk mu?"

Arden Kaan'la birlikte mi yaşıyordu?

"Ne?" Diye sordum. "Arden Kaan'la mı yaşıyormuş?"

"Ben bile biliyorum sen bilmiyor musun yani oha Şule!"

"Ne bileyim ya." Diye mırıldandım. Sahi ben onun neyini biliyordum ki?

Bir saate hepimiz hem sohbet etmiş hem de gülüşmüştük. Böyle buluşmayalı baya uzun süre olmuştu. Selamilerde burada 2 hafta falan kalıp geri döneceklermiş. Selami ve Kedi'nin ailesi onların burada olduklarını bilmiyordu çünkü ailesiyle daha doğrusu baba tarafından hiç kimse annemi sevmiyordu. Oysa annem suçlu değildi. Babam denen o şerefsiz annemi hamile bırakıp gitmişti.

Odama 4'ümüz çıktığımızda Hepimiz benim yatağa yan yana dizildik. Yani şöyle, yastık tarafına değil de onun yan tarafıma. Ayaklarımız dışarıda kalıyordu ama cenin pozisyonunda yatınca hepimiz sığıyorduk.

Sarmaş dolaş uyurken bu gece de böyle bitmişti.

Ertesi sabah haftasonu olduğu için erken kalkmadım tabi ki. Saat 11 gibi -12'de olabilir- annem odaya dalıp yorganı üzerimizden fırlatırcasına atınca tüm kızlar çığlık çığlığa uyanmak zorunda kalmıştık.

"Anne!" diye cırladım ağlamaklı bir sesle. "Daha kuşlar bokunu yememiş, sabah sabah ne yapıyorsun ya?"

Dolunay cenin pozisyonunda Selami'yle uyumaya devam ederken Kedi gözlerini ovuşturuyordu. Bende anneme çemkirmekle meşguldüm tabi.

"Şule saat 3 oldu 3! Sen Emir'le buluşmayacak mıydın hele?"

Ona alık alık baktım.

Emir'le buluşmak? Ben?

Ona sırıttım.

"Ne buluşması ya? Kimseyle buluşm-"

"Kız kalk!" Diye cırladı annem ve ayağındaki terliği eline aldı bir çırpıda. Allah aşkına daha dün bu terliği camdan kafama atmamış mıydı? Ne ara gidip aldı ki?

"Emir salonda seni bekliyor! Hey gibi hey. Rezil ettin bizi."

"Salonda ne işi var onun ya?"

"Hani karşı apartmanda oturuyor ya güzel kızım. O yüzden sen mesajlarına cevap vermeyince o da buraya gelmiş," diğerlerine döndü. "Sizde kalkın çabuk!"

Öyle bir gürlemişti ki şimşek bile bu kadar gürlememiştir vallahi.

Hepsi hızlıca kendisine geldi. Kelami "Ne oluyor sabah sabah?" diye mırıldandı. Annem ayağındaki terliği alıp bana fırlatacakken son anda eğilince duvara çarptı. Bir kolumla Selami, diğeriyle Kedi'yi tutarken onları çekerek odadan koşarcasına çıktım. "Eyvah! Annemin tersten kalkma günü bugün! Dolunay! İnşallah odamda cesedini bulmam kuzen!" Diye bağırdım tuvalete doğru kollarımda insancıklarla koşarken.

Kapının kolunu kavramıştım ki benden önce birisi kapıyı açtı. Çarptığım sert bedenle tuttuğum kolları bıraktığımda iki kuzenim de yere yapıştı. Ben ise dengemi toplamaya çalışıyordum ama toplayamadan kuzenlerimin yanında yerimi almıştım. Gözlerimi açacağım esnada da Dolunay'ın sesi kulaklarımı doldurdu. "Aylin teyzee! Dur bir Alla-" demesine kalmadan onun da ayağı bize takılınca dördümüz de yerde yatmış olduk.

"Do-dolunay!" diye cırladı Kelami. "Üs-üstümden kalk!"

"Aa! Kızlar? Siz ne yapıyorsunuz yerde öyle?" diye sordu annem. Kafamı kaldırıp ona baktım 'bir de soruyor musun' dercesine. Karşıma baktım bu sefer; tuvalet kapısına.

Orada tüm sırıtışıyla bize bakan kişi elbette Emir'den başkası değildi.

"A!" dedim yapmacık bir şekilde. "Emir? Senin orada ne işin var?"

🤍

A? Emir? Ne işin var acabaa smdmdmnfrm

Okuldayken bölüm atıyorum he değerimi bilin msnmsmdmf

Instagram: golgeyazarrr

BEYAZ ÇİKOLATA | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin