2.6

3.1K 175 61
                                    

Aramızdaki romantik anı telefon sesi bozmuştu.

Kendimi geri çekip cebimden telefonumu çıkardım. Arayan Dolunay'dı. Çabucak kulağıma görürünce sesini duydum. Ağlıyordu. "A-aylin teyze... Ka-kan..." telefonu başkası aldı elinden sanırım, arkadan hem hışırtılar geliyordu hem de Kaan'ın konuşması doğru olduğumu gösteriyordu.

"Şule! Aylin teyze ameliyattan çıktı. Gelin isterseniz."

Koşar adımlarla tekrar hastaneye girip ameliyathanenin olduğu bölüme gelmem çok uzun sürmedi. Arkamdan da Arden geliyordu. İlerde sedyedeki annemi görünce ona doğru koşup "Anne!" Diye bağırdım. Tekrar ağlamaya başlamıştım. Bu kadar duygusal olmaktan nefret ediyordum.

Annemi götürürlerken doktor, "Hasta yakını siz misiniz?" Diye sorunda ona döndüm. Bana değil Dolunay'a bakıyordu. Dolunay kafasını iki yana sallayıp "Yakınıyom ama şey," beni işaret etti. "Kuzenim Şule, kendisi kızı olur. O daha yakın."

Doktor bana doğru adımlayıp önümde durdu. Elindeki belgeyi bana uzattı ve "Geçmiş olsun." Dedi. Belgede yazanlar afallamama neden oldu. Gözlerim doktora döndü hızlıca. "Bu ne demek?"

"Okuduklarınız." Dedi. "Anneniz kanser Şule Hanım. Büyük ihtimal tedavi olmamış ya da aksatmış. Bu yüzden kısa süre içerisinde iliğe ihtiyacımız var anneniz için."

Zaman durdu.

Zaman sanki o an... durdu.

Benim güzeller güzeli annem ölecek miydi?

"Kı-kısa zaman derken?" Diye mırıldandım. "Ne kadar bir süre?"

"1 ay kadar."

Sendeleyince Arden beni tuttu. Doktor geçmiş olsun dileklerini iletip gidince yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Aman tanrım... Herkesin bir gün öleceğini elbette biliyordum fakat bu gerçek yine de beni sarsmaya yetmiyordu önceden. Yaşayınca anlarsın derlerdi, yaşayınca anladım.

Kelly yanıma çöküp, "Biriciğim! Ağlama." Dedi kendisi de ağlarken. "Bana baksana Şule! Bana bak ya!" Kafamı kaldırıp kendisine bakmaya zorladı beni. "Şimdi ağlamıyorsun ve biz Aylinciğimin odasına gidiyoruz, tamam mı?" Kafamı yavaşça onaylayınca "Şimdi gözlerini sil," dedi. "Ağladığını öğrenirse üzülür."

Gözlerimdeki yaşları sildim bu sefer. Beni yavaşça ayağa kaldırdığında "Heh şöyle," dedi. "Annen sana söylemezdi ama bana hep 'Şule çok duygusal' derdi. Görmeden inanmazdım. Soğuk nevale diye düşünürdüm seni," kulağıma yaklaştı. "Ağladığın belli olmasın da anneni haklı çıkarma. Sonra egosu tavan yapar Aylinciğimin." Güldüm. Böyle bile benim gülmemi sağlıyordu ya, ölsem bile gam yemezdim artık.

Katty koluma girip "Siz önden gidin." Dedi. Hepsi yavaşça onayladı. Aydın ve teyzemler de gelmişti. Zaten burada tek akrabamız da onlardı. Dedem ve ananem ben 4 yaşındayken ölmüşlerdi. Babam deseniz... yoktu. Annemin de başka kardeşi yoktu. Teyzemle birbirlerine destek oluyorlardı. İyi ki de teyzem vardı. Kelly ve Katty'nin ailesi de annemi sevmezlerdi. Arada gelince benimle görüştüklerini sanırdı bir tek. Otelde kaldıklarını bilirdi. Kısa zamanda geri dönmeleri gerekiyordu zaten. Geleli 2 gün olsa da anneleri onların otelde kaldığını düşündükleri için daha fazla durmalarına izin vermezdi. Bu hep böyle olurdu. İlk 2 gün bizde kalırlardı. Sonra fırsat buldukça gelirlerdi.

"Bana bak," dedi Katty. Ona döndüm. "Herkes iliğine baktıracak, merak etme tamam mı? İlla ki birisinin iliği uyuyordur anneninkine. O zaman yaşamaya devam edecek, tamam mı? Üzme daha fazla kendini."

"Ama ya... kimseninki uymazsa?"

Sustu. Cevabı o da biliyordu.

"Böyle... konuşma." Dedi zorla. Sesi titremişti. Boğazını temizledi. "Kötü düşünmemek lazım. Hadi gel. Anneni görelim şimdi."

Son görüşlerim olacaktı belki de. İyi değerlendirmem gerekiyordu.

Annemi aldıkları odaya girdiğimizde içeride bizimkiler vardı. Teyzem, Dolunay, Aydın, Kelly, Kaan ve Alara. Alara yeni gelmişti sanırım. Önceden gördüğümü hatırlamıyordum veya fark etmeniştim. Eniştemle çok yakın bir samimiyetimiz yoktu ama küs de değildik. Aşağıdayken görmüştüm ve büyük ihtimal geçmiş olsun diyip gitmişti. Kapının önünde görmemiştim. Arabasında teyzemi bekliyor da olabilirdi. Arden ve Kaan ise dışarıdaydı.

"Anne," diye mırıldandım. "Nasılsın?" Diye sordum yattığı yere yaslanırken.

"İyiyim güzel kızım." Diye mırıldandı. O da korkuyordu. Ölüm korkutmazdı anne ama olacaklardan korkuyordu. Belki de bana olacaklardan korkuyordu. Kızını bir başına bu dünyada yalnız bırakmaya korkuyordu.

Kafamı iki yana salladım. Kötü düşünmemeliydim.

"Taburcu işlemlerini isterseniz başlatabilirsiniz," dedi odaya giren doktor. "Ama dediğim gibi, iliği hızlı bulmamız gerekiyor. İsterseniz aile üyelerinden başlayalım."

Doktor konuştuktan sonra oda derin bir sessizliğe gömüldü ama yine de bir kaç saat içinde hem annemin taburcu işlemleri halledilmiş, hemde bizimkilerden herkes iliği anneme uyuyor mu diye baktırmıştılar.

Doktor annemi eve götürmeden önce yarın sonuçların açıklanacağını söylemişti. Bizde daha fazla durmayıp eve geçmiştik.

______________________

Gözlerim dolu dolu yazdım 🥹 Çok duygulandım... Yazarlar yazarken ağlamaz demeyin, en çok onlar bağlanırmış karakterlere. Yazmadan önce bende yazarlar üzülmez diye düşünüyordum çsöelföföfm

sizce aylin sultan ölsün mü 🥹 bence ölmesin... Kellepaçam çok üzülür ya. Bu arada klavye bile otomatik Kellepaça yazıyor artık wmöemdmwöd

ee bölüm nasıldıı

ınstagram: golgeyazarrr

BEYAZ ÇİKOLATA | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin