3.4

2.7K 165 104
                                    

Emir...

Anonim nasıl o olabilirdi, aklım almıyordu!

Emir olamazdı, hayır o cidden olamazdı. Emir bana beni sevdiğini yüzüme direkt söylemişti. Neden anonim olarak yazsındı ki? Hadi tamam madem öyle, daha sonradan niye yazmaya devam etmişti ki?

Hem ben ona hiç bir zaman Aydın'ın uyuşturucu kullandığını anlatmamıştım. Beyaz çikolata sevdiğimi söylememiştim, kantinde görmüştür en fazla. Onun dışında Kaan'la da bir ilgisi yoktu. Tanıdığını bile sanmıyordum.

Peki öyleyse karşımda neden bana sırıtarak bakıyordu?

"Emir?" diye sordum korka korka. "Sen... o musun?"

"Ne?"

"Anladın işte... sadece... seni beklemiyordum. Garipti. İhtimal bile vermemiştim senin olabileceğine. Hem..."

"Ne diyorsun?"

Bir saniye ya.

"Sen niye masama oturdun?" diye bir soru ortaya attım. İnşallah oltanın ucundaki yemi yerdi... Yani yesindi. Yemesi gerekiyordu.

Yemesi lazımdı!

"Boş gördüm oturdum. Birisi mi gelecekti?"

Hayatımda bu kadar rahatladığım hiç bir zamanı hatırlamıyordum. Aman Allah'ım... Anonim Emir değildi. O kadar mutlu olmuştum ki.

Hem bir saniye ya bu çocuğun hapishanede olması gerekmiyor muydu?

"Aslında evet, bir arkadaşımı bekliyordum. Yani sen kalksan iyi olur."

Suratı düşmüştü ama pek umursamadım çünkü onun kötü işler içinde olduğunun farkındaydım ve bu içten içe beni korkutuyordu. "Gelince kalkarım. Bayadır konuşamıyorduk zaten. Ödevi de bitiremedik." Dedi. Ödev zamanı geçmişti çoktan. Hoca tamamlayanlara 100 vermişti ama tamamlamayanları da sınav senesi olduğumuz için geçirmişti bu yüzden Emir'le buluşmamıştım ki şu 2 haftada yüzünü neredeyse hiç görmemiştim. Okula da gitmiyordum, yine müdür yardımcısı tüm 12. Sınıflara izin vermişti sınava çalışmamız için.

"Seni azıcık bekleteceğim." Diye mırıldandım cebimden telefonumu çıkartırken. Mesajlara girdim. Mete'den oldukça fazla mesaj vardı.

Dağ Odunu: Pastanenin oradayım. Geliyorum (15:48)

Dağ Odunu: Heyecanlıyım çok. Gelmesem mi?

Dağ Odunu: Şule?

Dağ Odunu: Emir ne alaka? (15:50)

Dağ Odunu: Şule, Emir'i ben sanmadın, öyle değil mi?

Dağ Odunu: Şule?

Dağ Odunu: İnanamıyorum sana ya. Cidden inanamıyorum.

Dağ Odunu: Beni nasıl o sanabilirsin aklım almıyor.

Dağ Odunu: Neyse. Sohbetiniz bol olsun. Heyecanım boşunaymış. Gidiyorum. (15:52)

Son mesajı birkaç saniye önce atmıştı. Cüzdanımdan alelacele para çıkartıp masanın üzerine bıraktım ve Emir'in bağırışlarını önemsemeden pastaneden koşarak çıkıp etrafıma bakındım. Neredeydi bu? Ne taraftan gelmişti, nereye gitmişti?

Gözüm ara sokakların birisine kaydı, siyah kapüşonu kapalı bir çocuk hızlı adımlarla ara sokağa girmişti. O olabilir miydi? Korkuyordum. Fazlasıyla hem de. Yine de o tarafa doğru koşmaya başladım.

Allah senin belanı versin Emir! Senin yüzünden düştüğüm hallere bak!

Telefonumu zar zor cebime sıkıştırıp bende o yöne koşmaya başladım. Çocuk koşmuyordu, sadece hızlı yürüyordu ve ben biraz daha hızlı koşarsam ona yetişebilirdim.

BEYAZ ÇİKOLATA | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin