$8$

82 9 14
                                    

(Yeonjun'dan)

Ve inip yanımdan geçip gitti. Geride donakalmış bir ben ve beynimde yankılanan bir kapı sesi bırakarak. Neden yanında olmamı istememişti. Hoşlanmıyor muydu yanında olmamdan? Yoksa yanlız kalmaya mı ihtiyacı vardı? Nedendi neden?

Ayaklarımın bir anda tutmamasıyla dizlerimin üstüne düşmüştüm. Aklımda milyonlarca soru vardı. "Yeonjun! Hey! Yeonjun kendine gel lütfen." Taehyun beni sarsarak kendime getirmeye çalışıyordu.

Gözyaşlarım gözlerimden çıkmamak için savaşıyordu ama sarsmasıyla savaşı kaybetmiş, akıp gitmişlerdi. "Neden beni yanında istemiyor Taehyun?" diye sordum.

Sesim ne ağladığımı belli ediyordu ne üzgün olduğumu. Normalde nasılsa öyleydi. Taehyun da önüme oturmuştu. "Sakin ol. Sadece belki, yanlız kalmaya ihtiyacı vardır. Herkes buna ihtiyaç duyar. Senin yerinde başka biri olsa da böyle derdi eminim." dedi.

Beni yatıştırmaya çalıştığı her halinden belli oluyordu. "Hadi sil göz yaşlarını lütfen. Unutalım bunları sınıfa gidelim. Soobin ile de düzelticez aranı tamam mı? Merak etme." dediğinde elleri yanaklarımda, baş parmakları yüzümü okşarken gözyaşlarımı siliyordu.

Yüzüme buruk bi gülümseme yerleştirdim. Çok güzel bir arkadaşım vardı. "Sen olmazsan ben ne yapardım Taehyunie." dedim ve bir anda üzerine doğru atlayarak sarıldım.

"Böyle ağlamaya devam eder, derse geç kalırdın. Amaa sen benim gibi dersleri önemseyen bir arkadaşa sahipsin." dedi sesinde alaycı bir ton varken. Güldüm dediğine.

Kendimize geldiğimizde yüzümdeki yaşları tamamen sildim. Beraber ayaklanıp sınıflarımıza gittik. Soobin hala üzgün duruyordu hatta biraz daha üzgün gibiydi. Sırama geçip oturdum Soobin ise bana bakmayıp sürekli dışarıyı izlemişti.

Öğle arasına kadar teneffüslerde Taehyun ile sohbet edip duruyorduk. Öğle arası değişiklik olsun diye ikizlerin yanına gittik. Tam o sırada onlarda dışarı çıkıyordu. Hyunjin ondan önce çıkan sarışın çocuğa bakakalmıştı ki ensesine elimi geçirdim.

Hyunjin'in ödü kopmuştu drama queenliğini konuşturup yere yapıştı. Öndeki çocuklar dönüp bize doğru baktığında sarışın çocuk hemen Hyunjin'in başında belirmişti. "Hyunjin iyi misin?" diye sordu ince bir ses ile.

Sorduktan sonra Hyunjin'in şaşkın suratını umursamadan bana dönüp "Üst sınıflardan olmanı bize zorbalık yapabileceğiniz anlamına gelmez tamam mı?" dedi hafif bağırarak ve az önceki sesinin aksine kalın bir sesle. Ses farkıyla şok olmuştum.

Ağzımı açtığım an Hyunjin "O benim hyung'um." dedi. Sarışın şok olmuştu "Ne?" Hemen ayağa kalkıp eğilerek "Özür dilerim, bilmiyordum." dedi. Eğildiği an "Gerek yok, sorun değil." diyerek dik durmasını istercesine omzuna dokunuyordum.

Sınıfından çıkamamış olan ve gülmemek için kendini zor tutan Yeji artık dayanamayıp kahkaha atmıştı. Sarışın Yeji'nin kahkahasıyla kızarmıştı. Muhtemelen daha fazla kızarmaması için diğer arkadaşları gülme isteklerini reddetmek zorunda kalmıştı.

Sarışın daha fazla burda durmamızı engelleyerek Hyunjin'i kaldırıp göğsüne başını gömerek yürümeye başlamıştı. Gördüğüm manzarayla şok olup sarışından Hyunjin'e döndüğümde kulaklarının hafif kızardığını farkettim.

Yeji'ye dönüp "Hey dedikodu makinesi ne oluyor bunlara böyle? Anlat çabuk" dedim.

L$R=L♡R

Bölümün başıyla sonu arasındaki duygu farkı.

Okuyanlara çok teşekkür ederim. Bir dahaki bölümde görüşürüz...

Lo$er=Lo♡er YeonBinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin