◇33◇

60 7 38
                                    

(Soobin'den)

Yeonjun'un böyle tanıtması beni bile şaşırtmıştı. Hyunjin ve Yeji anlamaz gözlerle bakarken Yeonjun kendi çantasını eline aldı. İçini kurcalayıp iki mektubu da çıkardı.

"Şimdi ilk önce herkes bi otursun Hyunjin kapıyı da kapa." dedi Yeonjun ve sırtını yatağına yaslayabilcek şekilde yere oturdu.

Hepimiz dediğini yapıp oturduğumuzda mektupları ikizlere verdi. İkisi de merakla açıp okudu mektupları. Yeji okumaya başladığı an ağlamaya başlarken, Hyunjin tepki vermiyordu.

Hyunjin mektubu okumayı belli edicek şekilde yere bıraktı ve bize arkasını döndü. Sanırım gözyaşlarını görmemizi istememişti.

Yeji gözyaşlarını umursamadan "Oppa... annem öldü mü?" dedi cılız çıkan sesiyle. Yeonjun cevap vermedi, ne diyebilirdi ki zaten? Kalkıp ikiz kardeşlerinin ortasına oturdu. Bir kolunu Yeji'nin sırtına diğer kolunu Hyunjin'in diğer tarafında kalan omzuna koymuştu.

İkisini de kendine doğru çektiğinde Hyunjin kafasını onun omzuna koydu. Niki de gözleri dolu dolu onları izlerken Yeji gelmesi için işaret etti. Niki şaşırsa da yanına doğru sokuldu.

Buruk bir gülümsemeyle onları izliyordum. Evet şuan geçirdikleri zaman zordu ama beraber birbirlerine destek olmaları çok güzeldi. Yeonjun'un ne annesi ne babası yanında olmuştu, ama onlar olmadan da çok güzel bir ailesi vardı.

Gerçekten özeldi Yeonjun, sadece o da değil yanında olan herkes onun sayesinde özel oluyordu. Kardeşlerine her zaman destek olması çok özeldi mesela. Mutlu olması insanı mutlu ediyordu bana göre hatta.

Ben bunları düşünürken Hyunjin Yeonjun'un omzundan kalkmış gözyaşlarını silmeye çalışıyordu. Sildikten sonra "Demek o yüzden anneme benzettim seni." dedi Niki'ye.

"Hadi yeter bu kadar sulugözlülük. Bakın bende ağlicam şimdi." diye araya girdim. Hepsi burukça gülümsedi buna. Bende onlara gülümseyip "Evet böyle, Choi ailesi böyle daha güzel." diye ekledim.

Aşağı ki katlardan kapı çarpma sesleriyle gülümsemelerimiz solmuştu. Ne oluyordu? Yeonjun telaşla kapıya gittiğinde bizde ayaklandık. Kapıdan çıktı ve merdivenin tırabzanından aşağıya baktı.

O sırada olduğumuz kata gelen babası, Yeonjun'a doğru yürümeye başladı. "SEN NE HAKLA BENİM EVİME İZiNSİZ PİSLİK BİRİNİ GETİRİRSİN!" diye bağırdı. Sanırım Niki gerçekten sinirini acayip bozuyordu.

"O sesini alçalt ve bir daha kardeşime pislik demeyi aklının ucundan bile geçirme." dedi Yeonjun. "O PİSLİK ÇOCUĞU EVİMDEN DERHAL GÖTÜRÜYORSUN CHOİ YEONJUN."

Ahh bu adam ne baş ağrısı ama. "Ona pislik demeyi kes dedim sana. O benim kardeşim ve adı Niki tamam mı? Bu evden de gitmicek." dedi Yeonjun kararlı sesiyle.

Sakin görünüyordu ama belki de sadece görünüşü öyleydi. Niki bir anda önüme geçip "Yeonjun hyung özür dilerim ben gitsem de olur. Sorun olmaz tamam mı? Sen zaten beni görmeye gelirsin." dedi.

Minicikti ama kalbi aynı hyungu gibi kocamandı. Yeonjun'un babası "Demek sen de burdasın ha. Sana birşey yaparsan ne olucağını gösteremedim sanırım." diyerek üstüne yürüdüğünde onu geri çektim.

Yeonjun da babasını kolundan tutup kendine çevirdi. Bunu yapması korkutmuştu çünkü babasının ne yapıcağını kestiremiyordum. Hiç birimiz çıt çıkarmazken sadece onların konuşmalarını dinliyorduk.

"Ona hiç birşey yapmana izin vermicem. Hyunjin Yeji'yi ve Niki'yi alıp odana geç." dedi Yeonjun. Sesindeki otoriteden ben bile etkilenmiştim. Hyunjin onları daha çok Niki'yi babasının dokunamicağı şekilde odadan çıkardı ve koridorda ki hemen yan odaya götürdü.

"Ne o Yeonjun kahramancılık mı oynuyorsun?" diye sordu babası kışkırtmak ister gibi. "Genelde babalar herşeyden korur çocuklarını, ama burda kötü adam baba. Her çocuğun kahramanı olan adamlara böyle bir leke sürüyorsunuz siz." dedim araya girerek.

Bana dönüp "Sen kim olduğunu sanıyorsun da aile işlerimize karışıyorsun!" dedi kızarak. Yeonjun adamın arkasından "Senin bir ailen yok baba. Bize boşuna aile deme." dedi.

Adam dişlerini sıkıp ona döndü ve "O çocuğu burdan göndericeksin Yeonjun." diyip aşağıya indi. O gittiğinde Yeonjun her an yere yığılıcakmış gibi oldu. Bende hemen yanında bitip kolunu omzuma atarak ayakta tuttum onu.

Ağır yükleri vardı, yorulup yere yığılıp kalabileceği kadar ağır. O an her zaman ayakta tutmak istedim onu. Çok güçlüydü o ama tek başına yapmasına gerek kalmasın istedim.

"Kardeşlerime ya da sevdiklerime kimse dokunamaz Soobin. Buna izin vermem." dedi. Gülümsetti yine, öyle bir anda bile. "Biliyorum Yeonjun. Biliyorum."

Hyunjin'lerin girdiği odanın kapısına doğru götürdüm onu ve yavaşça açtım kapıyı. Biz içeri girerken üçüde endişeli gözlerle bakıyordu büyük kardeşlerine.

"Hyunjin Yeonjun'a su verir misin?" dedim sakince. Hemen yatağın yanında ki komodinin üstündeki sürahiden bardağa su doldurup yatakta oturan Yeonjun'a getirdi.

Yeonjun başta bardağı tutsa da düşücek gibi olunca tutup içirdim ona. Kendini biraz toparladıktan sonra "Hadi boşverelim bunu. Niki sende bir daha gidebilirim deme anlaştık mı?" dedi.

Niki başını sallayarak cevap verdikten sonra Yeonjun herşey normalmiş gibi başka bir konu açıp onun hakkında bir sohbet başlattı. Eğlenceli konuşma bir süre daha sürdükten sonra lavaboya gitmek için kalktım.

Nerde olduğunu sorup gittim. İkinci katta en sondaki kapıdan geçip işlerimi hallettim. Çıktığımda yeniden Yeonjun'un babasının sesini duydum. Korumalara kızıyordu umursamamıştım.

Yukarı çıkacağım sırada dediği şeyle dondum. "Gel buraya gel küçük velet." Hemen arkamı dönüp hangi oda da olduğuna bakındım. Hayır Niki yanındaysa ne olucaktı? Ona dokunmasına izin veremezdim.

En sonunda oldukları odaya geldiğimde Niki onun arkasında öylece duruyordu. Yanına gittiğimde arkasını dönmesi ve yanağıma tokat atması bir olmuştu.

L$R=L♡R

Demek ki şerefsiz insan, şerefsiz insan, herşeyi yapabilir. Şero Choi sen kim köpke lan.

Eskişehirden Yeonjun aldım göstermessem çatlıyomuşum.

Tipi çok tatlı ya. Slikon yüzünden gözleri dolu gibi hissettiriyor bana. Junie diye sesleniyom.

Evet sesleniyorum mental sağlığımı sorgulamayın yok çünkü eğşdüwldğwleğwş

Lo$er=Lo♡er YeonBinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin