☆19☆

93 12 47
                                    

(Yeonjun'dan)

Coşan Beomgyu'nun yanından geçerken "Sakin ol şampiyon. En son böyle coştuğunda ne olduğunu biliyoruz." dedim ve güldüm. Soobin elini kafasının arkasına atıp okşadığında hep beraber gülmüştük.

"Doğru." dedi Beomgyu ve ekledi. "Ama arkadaşlarım bana inanmıyor. Neyse size katılabilir miyim?" Soobin ve Taehyun istememezlik etmiceği için "Elbette." dediğimde arkadaşlarına dil çıkardı.

Yemeklerimizi alıp başka bir masaya oturduk. Yemek yerken "Desibel filmini izlediniz mi?" diye sordum. "Ben izledim." dedi Soobin. Taehyun başını sallarken Beomgyu lokmasını yutmaya çalışıyordu yuttuğu anda "Bende izledim sırf Lee Jong-suk için adam çok iyi." dedi.

Beomgyu ben. Ağzım dolu olduğundan sadece başımı salladım. "Ama o adam çok yan karakterdi ya. Sondaki şeyi de." dedi Taehyun. İzlicek falan vardır spoiler vermeyelim. Bence de Yazar-shii. Zaten hepimiz neyden bahsettiğini anlamıştık.

"Aktör olarak Hwang İn-youp'ta çok iyi bence." dedi Soobin. Taehyun'un o adamı çok sevdiğini biliyordum. Hemen atlayıp "Zevkli insanın hali gerçekten başka oluyor." dedi gülerek.

"Ben o adamı pek sevmiyorum." dedi Beomgyu. Taehyun öksürmüştü, boğulucak gibi. "Ahh sen delisin valla." dedi öksürüğü geçince. Beomgyu hemen "Zevkler ve renkler tartışılmaz." diye cevapladı. Bir süre daha konuştuk ve zil çaldı.

Sınıflara dağıldığımızda bir yorgunluk çökmüştü, uyuyakalmışım. Çıkış zili çaldığında uyandığımı anında boşalan sınıftan anlamıştım. Kafamı kaldırmadan diğer tarafa döndüm.

Soobin'in eli saçımdan elime doğru kaymıştı. Uyku sersemi saçlarımda olan elini farketmemişim. Ama şuan yüzümün çoğunu kaplayan elin farkındaydım. Karşımda dudakları büzük saçları dağınık uyuyan bir bebek vardı.

Bir süre öyle izledim onu. "Hyung gelmeyi düşünmüyor musu- ay." Hyunjin sınıfa girip Soobin ve beni yerimizden on metre yukarı sıçratmıştı. "Özür dilerim korkuttuğum için." diye ekledi daha sonra.

Saçımı başımı düzeltirken "İyi oldu yo-" deyip bir an tekrar korktum. Sırtımda ceketim varmış ve hareket edince kayıp beni korkutmuştu.

Diğerleri bana gülerken "Korkmaya doyamadım galiba." dedim. Soobin de saçını düzeltiyordu ona yardım ettikten sonra "Sıraya koyduğun yanağın kızarmış çok tatlı." dedim ve kızarık yere elimi koyup baş parmağımla biraz okşadım.

Soobin "Kızarınca daha tatlı olan birini tanıyorum." dedi ve işaret parmağıyla burnuma dokundu. Bunu bana yapma Soobin, ölürüm ben. Bazen duygularımın karşılıklı olduğunu düşündürüyorsun ama değil muhtemelen.

O yüzden yapma bunu bana. Umutlandırıyorsun, gerçek olmadığı yüzüme çarpınca yıkılırım ben inanırsam.

Beraber çantamızı toplamıştık yine ve ikizler, Taehyun, Beomgyu dörtlüsünün yanına gittik. Onlarla birlikte okuldan çıktık. "Keşke aynı yöne girsek Yeonjun." dedi Soobin bahçenin kapısında ayrılcağımız sırada.

Üzgün üzgün "Bence de ama maalesef." dedim. "Üzül diye demedim ki şapşik, niye üzüldün? Gel buraya." dedi kollarını açıp. Normalde donup kalmam lazımdı ama o an hemen kollarına atlamıştım.

Ne yaptığımı farkettiğimde diğerlerinin varlığını hatırlayıp utanmıştım. Utanıyor olmama rağmen gözlerim kapalıyken bir süre kafamı göğsünden çekmedim. O da beni istemiyor gibi değildi.

Burnunu saçlarıma daldırdığını hissettiğimde kalp atışlarım hızlanmıştı. Soobin saçlarımj derin bir nefes çekerek kokladıktan sonra bir öpücük bırakmıştı. Gözlerimi açıp pörtletmiştim.

Yavaşça geri çekilip yüzüne baktım. "Yüzün saçlarınla aynı renk oldu." dedive güldü Soobin. Kaşlarımı çatıp, dudaklarım büzük bir şekilde "Bir anda neden yaptın?" diye sordum.

Biraz telaş olmuş bir şekilde "Yapmamalı mıydım? Özür dilerim." dedi kafamı iki yana sallayıp konuştum. "Yapman sorun değil ama bir anda yapman sorun hemde Felix gibi sürekli özür dilemeyi kesmelisin."

Soobin gülüp "Peki bir dahakine haber veririm." dedi. "Nesiniz siz? Birbirinden ayrılamayan aşıklar mı?" dedi Hyunjin. Ona döndüğümde sırıttığını gördüm. "Ne diyorsun Hyunjin!" dedim hafif kızarak.

Ellerini 'suçsuzum' dercesine kaldırıp sırıtmaya devam ediyordu. Tekrar Soobin'e döndüm ve "Gitme vakti geldi sanırım." dedim. "Sanırım." dedi ve ekledi. "O zaman görüşürüz pembe ördek."

Kaşlarımı çattım. "Ben ördek değilim." Bana gülüp "Şaka yaptım. Neyse artık gitmezsek diğerleri bizi dövücek sanırım, o yüzden görüşürüz." dedi. Yalancı bir kızgınlıkla "Evet görüşücez Soobin efendi." dedim ve el salladım.

Sonunda ayrılmıştık. "Ne o oppa? Soobin oppa da senden mi hoşlanıyor yoksa?" diye yürümeye başladığımızda sordu Yeji. Beomgyu'yu umursamadan sordu bu soruyu. Deli çocuk, neyse önemli değil öğrenmesi.

"Aynen canım bende de o şans vardı zaten." diye cevapladım. "Soobin hyung'tan mı hoşlanıyorsun Yeonjun hyung?" Beomgyu ondan beklediğim soruyu sormuştu bile. "Evet ondan hoşlanıyorum." diye cevapladım.

Beomgyu başını anladığını belli edicek şekilde sallarken "Hm anladım. Söylemem doğru mu bilmem ama bence o da senden hoşlanıyor olabilir. Bir şansını deneyip söyle derim." dedi. "Hm denerim, tavsiye için teşekkürler." diye karşılık verdim ve ekledim.

"Konu açılsın diye soruyorum, senin hoşlandığın biri var mı?" Elleriyle oynamaya başlayıp "Evet var." dedi. Taehyun'un suratı düştü ve bakışlarını yere çekti.

İkizler bir anda "Ooo kimden hoşlanıyorsun?" diye sordu. Beomgyu durmuştu çünkü bizden ayrılıcaktı. "Ee şey... söyliyim işte." Son kelimeleri kendi kendine söylemiş gibiydi.

"Senden hoşlanıyorum Taehyun hyung!"

L$R=L♡R

Bomba atıp kaçıcam hahaha. Bildiğim sadece iki tane aktör vardı bende onlar hakkında sohbet ettirdim bunları.

Bugün bir arkadaşım yanımda bu kitabımı okudu tepkileri çok iyiydi feels geçirip durdu. Bende merak ettim acaba sizde öyle oluyor musunuz?

Lo$er=Lo♡er YeonBinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin