medya :ölürümmmm
..
Piyanonun tuşlarına kafamı yorgunlukla bıraktım. Kaç gündür kendimi fazlasıyla yoruyordum ancak bi kaç gün sonra olacak törende iyi bir performans sergilemem gerekiyordu. Beni düşüncelerimden ayıran telefonumun sesiydi. Arayanın annem olduğunu gördüğümde içime dolan kasvetin beni boğduğunu hissettim."Neredesin Doğa?"
"Stüdyodayım, neden?"
"Hemen eve gel." Telefon suratıma kapandığında deşmek istercesine yüzümü sıvazladım. Artık ailem dediğim insanların üzerimde gereğinden fazla hakimiyet kurmasını değil de bana gerçekten saygı ve sevgi duymalarını istiyordum.
Soyunma odasına gidip üzerimdeki cropu çıkarttım. Stüdyoya genellikle piyano çalmak için gelirdim ama bugün uzun zamandır dans etmediğimi farketmiştim. Siyah kargo pantolonum ve siyah kısa kollu tişörtümü geçirip montumu giydim ve beremi taktım. Uzun boy aynasından kendime öpücük atıp çantamı aldım ve stüdyodan çıktım.
Eve yürürken hafiften yağmur atıştırmaya başlamasıyla yüzümde bir tebessüm belirdi. Yağmuru severdim, yağdığı yeri temizlediğine inanırdım.
Sonunda eve geldiğimde içeriden duyduğum seslerle zile giden elim yavaşladı.
Annemle babam bağırıyorlardı, her gün oluşan bir tartışmalar gereği ilk normal olarak düşündüm, tabii bu düşüncem kendi adım geçene kadardı.
"Alıp Doğa'yı karşımıza ne diyeceğiz sence? O kızı biz yetiştirdik Yiğit, bizim kurallarımızla büyüdü bize uyan Doğa." Diyordu annem
"Çiğdem haklısın biz yetiştirdik fakat öz çocuğumuz değil Doğa bizim, hem belki Doğa'dan daha iyi biridir. Ailemize daha layık olabilir. Araştırdım o kızı." Dedi babam.
Ne demek öz çocuğumuz değil? Ne dediklerinin farkında mıydı bunlar.
Daha fazla dayanamayarak zile bastım, çok kısa bir süre içerisinde annem açtı kapıyı.
"İçeriye gel Doğa, konuşacağız." Dedi annem. Kafamla onaylayıp peşine takıldım.
Salona geçip oturduk, annem beni süzdü.
"Ben sana böyle giyinmemen gerektiğini söylememiş miydim? Paspal paspal giyiniyorsun, özenli olmalısın. Her neyse seninle konuşmamız gereken konular var." Dedi.
Annem çok takıntılı biriydi, kiloya, fiziğe, giyime ve aklınıza gelecek her şeye takardı.
Babam ise karışmaz beni rezil etme demekten başka bir şey yapmazdı.
"Doğa bunca sene beraber yaşadık, biz büyüttük seni biliyorsun. Sen bizim kızımızsın. Bu sabah bir telefon aldım. Hastaneden aradılar, doğduğun hastanede aynı gün yaşanan iki doğum ve bir karışıklık olma durumu söz konusuymuş. Dna testi vermemiz gerekiyor." Dedi babam.
Duyduklarımın bende yarattığı şok etkisiyle hiç bir şey söyleyemedim, sadece kafamı salladım ama hâlâ tek bir noktaya odaklanmış kalmıştım. Ağır hareketlerle odama girdim ve kapının önünde yere çöktüm.
Odaya göz gezdirdim bembeyazdı odam, çok sadeydi. Bu benim zevkime uymuyordu, bunu istemiyordum. Her şeyim yönetiliyor onların ağzından çıkan kelimelere göre şekilleniyordu. Gözlerimin dolmaya başladığını hissettim, saç diplerim yanıyordu, sinir dalgası bedenime yayılmasına rağmen hiç bir şey yapmadım.
Yavaşça yere uzandım ve cenin pozisyonu aldım. Küçücük kalmıştım. Gözlerim yanıyor, ellerim titriyordu. Ben 17 yıllık hayatımın benim olmadığını öğrenmiştim. Sakin olmam mümkün değildi. Bir süre orda o şekilde ağladıktan sonra kendimi uykunun güvenli kollarına bıraktım.
Kapımın tekmelenmesiyle zor da olsa gözlerimi açabildim. Hemen kalkıp kapıyı açtığımda annemin sinirli bakışlarıyla karşılaştım.
"Kıyafetlerini değiştir, yüzüne çeki düzen ver. Gidiyoruz." dediğinde kafamla onayladım ve kapıyı kapattım.
Yüzümü yıkayıp dolabıma göz gezdirdiğimde ne giysem hem havaya uyar hem de annemden azar yemem diye düşünüyordum. Altıma siyah dar pantolonumu giyip üstüme fiziğimi belli edicek siyah body giydim. Bu anneme zıttı birazcık ama olsundu. Bi' çıtır makyaj yaptım, bi çıtır ama. Ayağıma postallarımı geçirip montumu giydim. Hava buz gibiydi.
Arabaya bindiğimde üçümüz de o kadar gergindik ki camı açıp atlayasım gelmişti.
Hastaneye geldiğimizde direkt odaya ilerledik.
Hastane ve evimiz biraz uzaktı, yarım saat 40 dakika kadar yol gelmiştik.
Odayı nereden öğrendiler gerçekten bilmiyorum ama şuan odada bekliyorduk, sadece annem babam ve ben vardım.
Bir süre sonra odaya doktor girdi. Ardından babam ve annem ile odadan çıktılar, bir süre dışarıda sanırım bir şeyler konuştular. Yeniden geldiklerinde doktor direkt bana yönelmişti
"Merhaba Doğa? Nasılsın? Kan almam için kolunu uzatabilir misin?" Diyerek gülümsemişti. Çok tatlı bir kadındı.
Kafa sallayarak kolumu uzattım, kan sevmiyordum. Bu yüzden bakmayacaktım.
Gözlerimi kapatıp şuan bu anın yaşanmıyor olmasını istemiştim.
"Geçmiş olsun, sonuçlar için net bir tarih veremeyeceğim size en geç 2 gün içinde çıkacaktır. İyi günler." Diyerek doktor odadan çıktı.
O an aklıma takılan bir soru vardı. Diğer aile neredeydi?
Anneme dönüp sordum.
"Diğer aile nerede?"
"Bizden önce gelip vermiş onlar kan, sen uyuşuk olduğun için onlara yetişemedik. Şimdi neden bana çekmediğini daha iyi anlıyorum." Diyerek göz devirmişti.
Arabaya gidip tekrardan eve dönmüştük, eve geldiğim gibi direkt önce duşa ardından uyumaya gitmiştim.
Bugün bedenen yorulmasamda zihnen gerçekten bitmiştim.
.........
Selaaammmm
Nasılsınız seker pareleri
Biz iyiyiz askolar yeni kurgu falann🤭🤭🤭
Siz de hep iyi olun umarım beğenirsiniz iyi okumalarrr💞💗💞
Bi de bazı yazım hatalarımız olabilir kusura bakmayın zaten düzenlemeye alacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyanist
Chick-Lit17 yaşında hayatını kendi müziği ile iyileştirmeye çalışan Doğa'nın hayatı bir anda tepetaklak olursa ne mi olur? Onu okumak için buradayız. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, iyi veya kötü -aile kurgusudur- İlk bölümler düzenlenecektir...