11.Bölüm

23.1K 1K 142
                                    

Medya:ÖLÜRÜMMMM

........
Eve geldiğimizde kimseye görünmeden odama gidip kıyafetlerimi değiştirdim ve banyoya girip elimi yüzümü yıkadım.

Telefonumu alıp salona indiğimde Tuğsem Hanım ve Ege'nin olduğunu gördüm. Ege Tuğsem Hanım'ın dizine yatmışken Tuğsem Hanım da Ege'nin saçlarını okşuyordu.

Bu görüntüyü gülümseyerek izledim. Tuğsem Hanım çok güzel bir anneydi. Evdeki herkesin Tuğsem Hanım'a çokça bağlı olduğu belli oluyordu.

Tam oradan ayrılacakken Ege bana seslendi, "Doğa, gelsene. Neden döndün?" dediğinde ona şaşkınlıkla baktım. Boran hariç ikisinin de kafasına bir şey düştüğünü düşünüyordum.

Kafamı sallayıp koltuklardan birine oturdum. Tuğsem Hanım, "Nasıl geçti günün güzelim?"dedi.

" Güzeldi, çıkışta kafeye oturduğumuzda sıkıldım biraz ama genel olarak güzel ve uykuluydu." dediğimde bu sefer Ege konuşmaya başladı "Ben de çok uyurdum okulda, bana çekmişsin." dedi.

Ona karşılık olarak "Allah korusun, tövbe de." dedim.

"Kırdın beni Doğa."

"Banane."

"Ay boş boş konuşmayın. Doğa'cığım aç mısın canım?" Tuğsem Hanım'ın bu dediğine küçük bir kahkaha atıp, "Açım vallahi Tuğsem Hanım, ama bekleyebilirim." dedim. O sırada Ekin konuşarak salona girdi, "Anne ben çok açım ve bekleyemem." dediğinde Tuğsem Hanım, "O zaman ben Doğa ve sana sandviç hazırlayayım, beraber yersiniz." deyip hızla yerinden kalktığında bacaklarında yatan Ege koltuktan düştü.

Ege düştüğü gibi yerine atlayan Ekin'i Ege ayağa kalkıp koltuktan düşürmeye çalışıyordu.

"Lan, lan belimi niye ısırıyorsun gerizekalı mal?" diye bağıran Ege ile kahkaha atmaya başladım.

Çok komik görünüyorlardı. Ege sonunda koltuğa oturmuştu ama Ekin koltuktan kalkmıyordu. Ama Ege onu biraz daha iterse beli masaya çarparacaktı.

"Lan Boran abi! Düşeceğim Doğa! Yardım etsene. Lan mal itme." dediğinde daha da kahkaha attım.

Ellerimi suçlu gibi havaya kaldırıp, "Ben karışmam." dediğimde salondan içeri giren Doğu da Ege'nin yanına geçti ve beraber itmeye başladılar.

O sırada Ferit Bey de salona girdi ve "İtin oğlum itin." dediğinde artık nefes alamayacak gibiydim.

Ekin sonunda düştüğünde belini masaya vurmaktan kılpayı kurtulmuştu.

"Doğa, Ekin! Hadi gelin canlarım." diyen Tuğsem Hanım ile Ekin ve ben birlikte mutfağa ilerlemeye başladık.

İkimiz de mutfaktaki masaya oturduk. Tuğsem Hanım elindeki sandviçleri önümüze koyduğunda ona teşekkür etmeyi unutmadım. Bana gülümseyip mutfaktan çıktı.

"Yarın amcamlar gelecek, ne düşünüyorsun?" dedi Ekin. Neden Ege de Ekin de bana böyle davranmaya başlamışlardı,anlamıyordum.

"Hiç bir şey düşünmüyorum."

"Merak etmiyor musun kuzenleri falan?"

"Sizi merak ettiğimde çok da bir şey farketmediğini gördüm. Gelecekler, tanışacağız, büyük ihtimalle bazıları bana sizin gibi ön yargılı davranacaklar ve gidecekler."

"Neden bu kadar dik başlısın? Normal bir soru sordum."

"Ters bir cevap vermedim Ekin." dediğimde sandivicini tabağa bırakıp sandalyesinde geriye yaslandı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı, "Bak Doğa, her ne kadar başta sana ön yargılı davransam da şimdi öyle olmak istemiyorum. Aynı zamanda annem de çok üzülüyor ve ben bunu da istemiyorum. Hemen gel bizi kabul et demiyorum çünkü bunu gerek Boran'nın gerek benim davranışlarımdan dolayı söyleyemem. Sadece birbirimize alışmayı bekleyelim. Bu ailedeki herkes seni bekliyor, tamam belki Boran'nı çıkartabiliriz. Bize değil ama belki babama belki anneme bi adım atmanı bekliyoruz çünkü onlar bunu hakediyorlar."dedi.

PiyanistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin