Asansörün üstünde otururken alttaki sohbetleri dinlemeye çalışıyordum.
"Görevden mi?" diye sordu diğer kommo.
"Evet."
"Ben de birazdan gideceğim, gece mesaim çok görünüyor."
"Anladım, kolay gelsin."
Çok soğuk davranıyordu.
Meslektaş sayılırlar, az kibar olması gerekir.
"Birkaç güne buradan ayrılacağım. Veda için toplanacağız, sen de gel." dediğinde cennete mi acaba diye düşündüm.
Başka nereye olabilirdi ki?
"Cezan hızlı bitti."
"Günahlarım çok değilmiş desene."
"Günahsızlar da cezalandırılıyor."
"Senin gibi mi?" diye sorulduğunda cevap alamadı.
Asansör durduğunda diğer kommo dışarı çıktı ve asansör hareket etmeye devam etti.
"İnebilirsin Eliz."
Önce bacaklarımı sarkıtıp sonra aşağı atladığımda "Gerçekten günahsız mısın?" diye sordum.
"Bunu evde konuşacağız diye anlaşmamış mıydık?"
"Evet ama konusu açılınca merak ettim."
Bana doğru çocuğunu azarlayan bir anne edasıyla eğildi ve "Öyleyse ben de konusunu kapatıyorum. Evde geri açarız." dedi.
"Hemen kızma." diyerek dudağımı büzdüğümde doğrulup asansör duvarına yaslandı.
"Gidecek olan adam benden genç, biliyor musun?"
Şaşırarak ona baktım.
"Ama sesi yaşlı çıkıyordu. Altmış var gibiydi."
"Dünya yılına göre öleli yüz sene oldu ama öldüğünde altmış üçtü."
"Ama sen yirmi yedi yaşında öldün ve öleli bin yıl bir şey oldu. O adamdan çok daha fazlasını görmüşsün."
"Bin yedi yüz yirmi yedi yıl geçti. Bin yedi yüz elli dört yaşındayım." diyerek beni düzelttiğinde göz devirdim.
"Her neyse."
Dayanamayıp güldüğünde ona baktım.
"Bir şey mi oldu?"
"Benden kaç bin yıl küçük birine dert yakıyorum. Halime güldüm."
"Önemli olan yaş değil, baş canım. Bunu bin küsur yılda öğrenemedin mi?" diye sorduğumda tek kaşı havalandı.
"Bin yedi yüz elli dört sene."
"İyi, bin yedi yüz elli dört yılda öğrenemedin mi?"
"Öğrenmemiş olsam konuşur muyum burada?"
"Bilmem, belki çaresiz kalmışsındır."
"Çaresiz kalmadım Küçük hanım."
"Yoksa önümüzde geçireceğimiz saatler size işkence gibi gelirdi." dediğimde güldü ve duran asansörün kapısını açtı.
Dışarıyı kolaçan ettikten sonra "Hadi." dedi.
Arkasından dışarı çıktığımda koridordaki bir kapıyı açıp içeri girmemi işaret etti.
İçeri girdiğimde kapıyı kapattı ve "Evime hoş geldin." dedi.
Dünyadaki evlere benziyordu.
Normaldi.
"Sade ve çok sade."
"Zevkler çok hızlı değişebiliyor. Bu yüzden sade tutmak en mantıklısı." dediğinde ona baktım.
"Tam olarak sen öldüğünde zevkler nasıldı?"
Bana cevap verecekti ki onu durdurdum ve "Bir saniye." dedim.
"N'oldu?"
"Sen öldüğünde sene kaçtı?"
"İki yüz doksan beş."
"O zaman sen çok yaşlısın."
"Bunu yaşımı söylediğimde anlaman gerekmez miydi?"
"O kadar da büyük görünmüyordu. Ama sen üçüncü yüzyılda yaşamışsın. Anlatabiliyor muyum? Üçüncü yüzyıl! Ve günümüz Türkçesi ile konuşuyorsun."
"Çünkü günümüzdeki insanlarla ilgili bir vazifem var."
"Sen moruksun!"
Durup bana baktığında "Sinirlendin mi?" diye sordum.
"O kadar da yaşlı değilim."
"O kadar da yaşlısın. Üçüncü yüzyılda ne olmuştu ki? Ateş mi bulunuyordu?"
"Abartma istersen."
"Sen çok eskisin. Antika değeri taşıyorsun. Buradaki herkes mi öyle?"
"Aslında en yaşlılardanım. Genel daha genç."
Koltuğa kendimi attım ve "Sizin döneminizde ünlü kimler vardı?" diye sordum.
"Gaius Aurelius Valerius Diocletianu var." dediğinde yüzüne anlamayarak baktım.
"O kim be?"
"Roma imparatoru."
"Peki, ne halt etmiş de bilmemiz gerek?"
"Alt tabakadan gelen bir imparator ve kendisi Roma imparatorluğunu Batı Roma ve Doğu Roma olarak paylaştırdı."
"Peki."
"Roma İmparatorluğu'nun sonraki dönemi" olarak bilinen ikinci dönemi için zemini hazırladı bu adam. Diocletianus'un reformları devlet yapısını temelden değiştirdi ve imparatorluğun ekonomik ve askerî açıdan dengeye oturmasını sağladı. Bu sayede imparatorluk bir yüzyıl daha bütünlüğünü korudu."
"Üzgünüm, ilgimi halen daha çekmiyor." dediğimde pes ederek yanıma oturdu.
"Ama ilgimi çeken bir şey var." dediğimde bana baktı.
"Ne o?"
"Senin hayatın. Günahsız isen nasıl buradasın?"
"Bir an unuttun sanmıştım." dediğinde gülümsedim.
"Asla unutmam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mandalina
FantasyHafızasını kaybeden bir ruhu öbür tarafa götürmek ile sorumlu olan kommonun ve ısrarla öbür tarafa gidemeyen bir ruhun aksiyon ve heyecan dolu hikayesi.