Bora ile evinde otururken yaptığım bitki çayını ona götürdüm.
"İyi gelir diye düşündüm."
"Teşekkür ederim." diyerek bardağı elimden aldığında yanına oturdum.
"Nasıl hissediyorsun?"
"Bilmiyorum. Sanırım biraz korkuyorum."
Elini tuttum ve "Bu işin peşini bırakalım." dedim.
"Nasıl?"
"Hatırladıkça kayboluyorum. Eğer hatırlamazsam gidemem. Sen de işime devam edersin."
Karara göre Bora son görevini yapacaktı. O görevi de beni göndermekti.
Benim haricimde de sadece bir ruhu daha diğer tarafa gönderecekti.
Onu götürmek zorundaydı ama ben gitmesem de olurdu.
"Nasıl?"
"Ben gidersem görevin bitecek ve cehenneme gideceksin. Yanında kalayım."
"Ama hayata dönme ihtimalin var."
"Biliyorum."
"Eliz saçmalama hatırlaman lazım. Hafızan yokken ne yaparsın? Burada rahat nefes bile alamıyorsun."
"Hatırladığım anılarım güzel değil. İzin ver, yanında kalayım."
"Eliz şansın varken hatırlamaya çalış, belki geri hayata dönebilirsin. Bu fırsatı elinin tersiyle ittirme."
"Ben hayata dönersem sen cehenneme gidersin."
"Biliyorum ama eğer öncesinde ayaklanmamış olsaydım bu hatam dediğin gibi görmezden gelinebilirdi. Bu yaşananlar benim eylemlerimin sonucu. Şimdi benim için kendini feda etmeyi düşünme." dedi ve ayağa kalktı.
Elini tutan elim yere düşerken "Gittiğimde cehenneme gönderileceksin. Bunu bile bile gitmemi nasıl istersin?" diye sordum.
"Çünkü seni seven bir ailen var! Baban sana değer veriyor, annen uyanman için her şeyini verebilir. Sırf hatırladıkların ağır diye onlara gitme şansına sırt çeviremezsin. Bu yaptığın bencillik!"
Söyledikleri gözümün dolmasına sebep olurken "Bora." dedim.
"Belki her şeyi hatırlayınca ölebilirsin ama ailene dönme ihtimalin var. Bu kumarı istesen de istemesen de oynayacağız."
Bakışlarımı ona çevirdim.
Gözlerim dolduğu için onu net göremiyordum.
"Özür dile."
"Ne?"
Ayağa kalktım.
"Bana bencil davrandığımı söylediğin için özür dile!"
Konuşmasına fırsat vermeden bağırmaya devam ettim.
"Cehenneme gitmemenin tek yolu benim gitmemem! Sırf sen haksız yere cehenneme gönderilip acı çekme diye kendi ailemin yanına dönme, yaşama şansımı elimin tersiyle itiyorum ve sen bana bencil diyorsun! Sen... sen gerçekten ahmaksın! Yaşlılıktan aklını kaybetmişsin!"
"Eliz..."
"Kes sesini! Sana artık yardım edeceğime öleceğim kesin olsa bile hafızamı kazanmaya çalışırım!"
Gözümden yaş akarken ne diyeceğini bilemeyerek bana bakan Bora'ya "Özür dilesene!" diye bağırdım.
"Özür dilerim!"
"Şimdi odamdan çık. Tek başıma kalmak istiyorum."
"Eliz konuşalım."
"Düzgünce konuşmak varken bana bağırmayı tercih edip seni düşünerek söylediğim isteğimi farklı anlamlara vurdun. Bundan sonra seninle konuşmam."
"Eliz aile konusundaki..."
Sözünü kestim ve "Bana Eliz deyip durma. Aramızda bir samimiyet yok." dedim.
"Bana adımı veren bile sensin. Nasıl aramızda bir samimiyet yok."
"Verdiğim gibi de geri alıyorum öyleyse. Bundan sonra annen baban sana hangi ismi koyduysa onu kullan. Şahsen ben Bora demeyeceğim."
"Yapma şunu. Seni düşünüyordum."
"Ben de seni düşünüyordum ama sen bana bağırmayı tercih ettin."
Konuşmaya devam edecekti ama dinlemek istemiyordum.
Kolundan tuttuğum gibi Bora'yı odadan dışarı attım ve kapıyı sertçe kapatıp kilitledim.
"Ahmak!"
Sinirle koltuğa otururken Cemil yanıma ışınlandı.
"O nasıl kavgaydı?"
"Duyuldu mu?" diye sordum, çekinerek.
"Bu kattakiler hep kapılarının önüne çıktı ama herkes kavga sonu evlerine döndü. Ben de seni merak ettim."
"Teşekkür ederim, iyiyim. Sadece biraz sinirlendim."
"Asıl resmi göremeyip sana bencil demesi saçmalık. Sadece onu düşünüyordun. Sen gidince cehenneme gidecek."
"Öyle. Ahmak herif!"
"Seni iyi sinirlendirmiş."
"Bağırması kırdı. Sadece onun iyiliğini istiyordum."
"Öyleyse ne yapacaksın? Hafızanı geri toplamaya mı çalışacaksın?"
Başımla onu onayladım.
"Evet, hatırlayacağım. Belki sonuç tahmin bile edemeyeceğim bir şey olacak ama hatırlayacağım."
"Öyleyse... Sana yardım edebilir miyim?"
"Yardım mı?"
"Yardım. Malum Bora ile kavgalısın. Her yere yürüyerek gidemezsin."
"Şuna Bora deme. O ismi ben vermiştim."
"Peki... Teklifime ne diyorsun?"
"Bu akşam planın var mıydı?"
"Olsa da sizin gibi güzel bir hanımefendi için boşaltırdım." dediğinde güldüm.
"Öyleyse hastaneye gidelim. Daha hatırlamam gereken çok anı var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mandalina
FantasyHafızasını kaybeden bir ruhu öbür tarafa götürmek ile sorumlu olan kommonun ve ısrarla öbür tarafa gidemeyen bir ruhun aksiyon ve heyecan dolu hikayesi.