Manav değildi.
Bakkaldı.
Tabelası değişmişti ama kesinlikle burasıydı, emindim.
"Eliz? Ne oldu?"
Bakkalı işaret ettim.
Önünde meyve ve sebze stantı olan bakkalı.
"Orasıydı. Manav değildi."
Bora kaşlarını çatarak açık bakkala baktı.
"Ben görünür olacağım ve birlikte bakkala gireceğiz. Eğer o adam ise bana söyle."
"Tamam." derken korkudan her yanımın titrediğini hissediyordum.
Bora ile bakkala girdiğimizde kasadaki adama baktım.
O değil.
"O değil. Daha gençti."
Bora ben susunca bakkala "Normalde burada başka biri olurdu, nerede şimdi?" diye sordu.
"Bu mahalleden değil misin?" diye soran bakkala Bora, "Değilim, nereden anladınız?" diye sordu.
"Yoksa buranın eski sahibinin yaptığını bilirdin."
"Ne yapmış?" diye sordu, Bora.
Katilim yakalanmış mıydı yoksa?
"Bu mahallede oturan bir kıza evinde saldırmış. Kardeşini vurmuş, kızı ise kaçırıp günlerce işkence çektirmiş."
Duymak istemiyordum.
Sıkıca gözlerimi kapatırken adam anlatmaya devam ediyordu.
"Duyduğuma göre kıza zorla..."
Bora, adamın sözünü böldü ve "Anladım." dedi.
"Kızcağızların ailesi perişan haldeydi. Daha bugün kızlarından birini gömdüler. Diğeri yoğun bakımdaymış, durumu ciddi yaşamaz diyorlar. Doktorlar hiçbir şey yapamıyormuş."
Yoğun bakım...
Doktorlar...
"Bir kızımı kaybettim, lütfen diğer kızımı kurtarın doktor bey."
"Üzgünüm Hatice Hanım. Şu durumda elimizden hiçbir şey gelmez. Beklemek zorundayız."
"Sanki ölen kızım hep başımda. Kardeşini kurtarmamız için bekliyor."
Yoksa tesadüf değil miydi?
"Annemin adını sor çabuk." dedim.
Bora sebebini anlamasa da "Annelerinin adı neydi?" diye sordu.
Adam bu soruya anlam verememişti.
"Hatice Hanım. Kızının her yanına geldiğinde karşıdaki manavıma gelirdi, sevecen bir hanımefendi."
Oydu.
Tesadüf değildi.
"Elif için gittiğimiz hastanede gördüm. O benim annemdi."
Gözlerim dolarken Bora'nın merakı artmıştı.
Bakkaldan çıkar çıkmaz beni sorularına boğacaktı.
"Peki buranın eski sahibi? Katil tutuklandı mı?"
"Akıl hastası olduğu ortaya çıktı. Hastaneye yatırıldı."
Adam hastanenin nerede olduğunu biz sormadan söylerken derin bir nefes aldım.
Öldürülüşümü, katilimi dinliyordum.
Bana onları yapan bir insanın sağlıklı olduğunu düşünmek bile saçmalık olurdu.
"Katil olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmadım." diyen adama merakla baktım.
"Niye?" diye sordu, Bora.
"Eskiden çok iyi adamdı, iyi bir esnaftı lakin son zamanlarda değişmişti. Sebebi hasta olmasıymış. Mahallemizin kızlarına bakışlarından anlamam gerekirdi, ona konduramadım. Keşke... Keşke daha önce müdahale edebilseydim. O iki genç kızı kurtarırdım."
"Bilemezdiniz. Bazı olayların önüne geçilemez."
"Doğru diyorsun yeğenim."
Bora derin bir nefes aldı.
"Eyvallah abi, ben gideyim."
"Ee sen niye geldin, niye gidiyorsun?" diye soran bakkal ile Bora dikkat çektiğini fark ederek gülümsedi.
"Anlattıklarınızdan sonra kafa mı kaldı? Su alacaktım." diyerek dolaptan su alıp parasını verirken bakkal, "Sen de haklısın, insan olanları duyunca bile deliriyor. O kızcağız ne yaşamıştır." dedi.
"Haklısınız. Çok ağır şeyler yaşamış olmalı."
Bakkaldan çıktığımızda "Katilim zaten bulunmuş." dedim.
"Evet."
"Öyleyse belki bunu öğrendiğime göre gidebilirim."
"Gitmek mi istiyorsun?"
"Zorundayım."
Derin nefes aldı.
"Önce annenden bahset. Niye bana bir şey söylemedin?"
"Doktor ile konuşmasını duymuştum ama bir kızının ölmesini tesadüf sanmıştım. Ona benzemiyordum."
"Keşke deseydin."
"Buna gerek olmayabilir. Gidebilirim belki."
"Yolunu açmamı istiyorsun."
"Evet."
"Bu kadar kolay olduğunu sanmazdım." diyerek yolumu açtığında ona baktım.
"Her şey için teşekkürler Bora."
"Görevimdi."
Gülümseyerek ona bakarken gitmeme üzülmesine dayanamayarak ona sarıldım.
"Arkamdan üzülme. Yoksa seni izleyip sana gülerim."
"Söz veremem." derken kollarını belime sarmıştı.
Ona uzaklaşmadan baktım.
Parmak uçlarıma çıkıp yanağından öptükten sonra utanarak ondan uzaklaştım.
"Görüşürüz bunak dev."
Eli öptüğüm yanağındaydı.
"Görüşürüz bücür."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mandalina
FantasyHafızasını kaybeden bir ruhu öbür tarafa götürmek ile sorumlu olan kommonun ve ısrarla öbür tarafa gidemeyen bir ruhun aksiyon ve heyecan dolu hikayesi.