Bora ile evinde kitapları incelerken bana göre fazlasıyla ağır ve büyük olan, Bora'ya göre normal boyutta olan kitabı alıp önüme koydum.
Yorgunluktan kafam kitabı algılayamıyordu.
Sayfalarda öylesine gezerken rast geldiğim bir görsel ilgimi çekti.
Sayfadaki ilginç resimler bir ruhun insan bedenine yerleşmesinden bahsediyordu.
"Ne bulduğuma baksana." dedim, heyecan ile.
Bora sayfaya baktıktan sonra "Sana bunu göstermem bile büyük cezalar almamı sağlar." dedi ve kitabı önümden çekti.
Somurtarak ona yaklaştım ve incelediği kitaba baktım.
Sıkıcı şeyler okuyordu.
Bora'ya baktım ve "Biz suç ortakları sayılırız bence, haksız mıyım?" diye sordum.
"Biraz sayılabiliriz."
"Biraz mı? Bugün hakimimsi kommoyu birlikte kandırıp kaçtık. İki gündür burada gizleniyorum. Fazlasıyla suç ortağıyız."
"Olabilir."
Kaşlarımı çattım.
"Bir şey olsa beni satacaksın he."
"Yok be, satmam."
Dudağımı kıvırarak ona baktım.
"İnanayım mı?"
"İnan bücür."
"Bunak dev." deyip ondan uzaklaştım.
Bora gülerken koltuğa sindim.
"O kommonun dediği gibi donarak mı öldüm sence?" diye sordum.
"Mümkün görünüyor."
Hiç hoş bir ölüme benzemiyordu.
Bora da ölümümü hayal ettiğimi anlamış olmalı ki kitabı bırakıp bana döndü.
"Ölümün acısız olmuştur."
"Acısız?" dedim, sorarcasına.
Çünkü donmak kulağa hiç hoş gelmiyordu.
"Donarak ölürken bir noktadan sonra rahatlarsın, huzur içinde ölürsün. Acı çekmezsin."
"Yine de birisinin beni bu yöntemle öldürmesi dehşet verici. Birisi neden başkasını öldürmek ister?"
"Katilinin sebebini bilmiyorum ama sana söz, katilin cezasını çekecek."
"Polisler hiçbir zaman katilimi bulamayabilir." dedim, sıkıntıyla.
Gerçekçi olmamız lazımdı.
Kendimizi boşa ümitlendirirsek daha sonra fazla kırılırdık.
"Senin hafızanı yerine getirmeyecek miyiz? Sen bana katilini söyleyeceksin. Ben de polise ileteceğim."
"Polis öylesine birinin sözlerine neden inansın?"
"Ben o adama yönlendirip sebebini de verirsem polisler gerekli araştırmayı yapar."
Dediği mantıklıydı.
"Belki de içimde kalan katilimin bulunamamasıdır." dediğimde Bora bu seçeneği durup düşündü.
"Seni bulmalarını istemiş olabilirsin, ölmek üzereyken bu gayet mantıklı bir istek. İçinde kalacak bir durum da."
"Öyleyse katil mi avlıyoruz?" diye sorduğumda güldü.
"Hafızanı yerine getiriyoruz."
"Katilimi buluyoruz."
"Katilini hatırlıyorsun."
"Aynı şey."
"Değil."
Omuz silktim.
"Öyle."
Bora benimle baş edemeyeceğini anladığında konuyu kapattı ve "Ölüm yerin de garip. Orada donmaya başlamadığın belli." dedi.
"Katilim beni öldürmek istemiyordu belki. Hipotermi geçirince beni donduğum yerden götürüyordu ama yolda öldüm."
"Emin değilim." diyerek senaryomu beğenmediğinde "Öyleyse niye yoldaydım, sen söyle." dedim.
"Tutulduğun yer bulunduğu için katilin seni kaçırıyordu ve yolda dayanamayıp öldün."
"Sence cesedimi bir kenara mı attı? Bulunmamış olabilir mi? Belki de morglarda bedenimi bulamama sebebimiz budur."
"İhtimali yüksek. Belki bulunmadı, belki de daha bedenin katilde."
Son ihtimali düşünmek bile tüylerimi ürpertirken Bora kitapları toplayıp bir kenara koydu.
"Hadi biri daha ölecek, onu diğer tarafa uğurlayacağız."
"Sen de beni iyice yanında sürüklemeye alıştın."
Bora dediğime gülerken bileğimden tuttu ve bizi bir hastane koridoruna ışınladı.
"Beş dakikamız var. Yakında ölecek."
"Neden ölecek?" diye sordum, merakla.
"Ruhu ameliyat odasından alacağım yazıyor."
"Ameliyattan çıkamamak da sıkıntı, kim bilir ameliyattan sağ çıkmasını bekleyen kaç seveni vardır."
"Bilemezsin. Belki de tek başına."
"Bilmem, olabilir."
Bora ile ameliyathanenin önüne geçerken bekleyen insanlara baktım.
Belki de aralarından biri birazdan sevdiğinin ölüm haberini alacaktı.
"Gel, içeri girelim."
Bora'yı onaylayıp kapının içinden geçerken Bora yanıma ışınlanarak geldi.
"Beni unutuyorsun."
Güldüm.
"Sen de nesneler içinden geçseydin, bana ne."
Dediğime gülerek "Bunu ben seçebiliyor olsaydım geçerdim." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mandalina
FantasíaHafızasını kaybeden bir ruhu öbür tarafa götürmek ile sorumlu olan kommonun ve ısrarla öbür tarafa gidemeyen bir ruhun aksiyon ve heyecan dolu hikayesi.